Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '22

 
Kategori
Blog
 

Zorlu Hayatlar…

Evet, sevgili okurlarım. Başlıktan da anlayacağınız üzere, zor hayatları daha da zorlaştıran durumlardan bahsedeceğim.

 

Okudukça anlayacaksınız zaten neyden bahsettiğimi. Ama bazılarının vicdanlarına ağır gelecek yazdıklarım.

 

   İnsanoğlu zorluklar içine doğmuştur. Bu zorlukların İslami anlamı, sınav ve imtihandır.

En büyük zorluklardan geçenlerse engelli bireylerdir. Sağlıklı bireyler bir işi yaparken, hiçbir zorluk yaşamadan yaparlar. Ama engelli bireyler birçok işi yaparken zorlanabiliyorlar. Bir örnek vermek gerekirse, banyo veya lavabo ihtiyacını gidermek gibi. Farklı engelli grupları, ağır engel sahibi olabiliyor ve aile bireyleri onun banyo ya da lavabo ihtiyacını gideriyor. Bu esnada sizlere bir soru sormak isterim… Siz sağlıklı bireyler olarak ağır engelli bireylerin yerinde olmak ister miydiniz? ‘Allah korusun’dediğinizi duyar gibiyim.

 

Onların neler hissettiklerini biraz olsun düşünün. Hatta kendi aranızda canlandırma yapıp, hem görüntülü, hem de onların zorlu yaşamlarını, bir işi başardıklarında ‘bende varım’ demenin engelli bir bireyde bıraktığı mutluluğu görebilirsiniz. Çünkü engelli birey, varlığını kanıtlamak için çabalar. Kendini göstermek adına savaş verir; sırf eşit davranılmak, ötelenmemek için. Bunun adı zorlu hayattır. Bu zorlu hayata kimileri imrenerek bakar, kimileri de sadece bakar ve görmeden geçer gider.

 

Yazının başında da belirttiğim gibi, insanoğlu zorluklar içine doğar. Kimi yoklukla sınanır, kimi ise sağlığıyla. Sağlıklı insan, çalışır didinir evine parasını getirir.

 

Mesela engelli biri iş arar, işveren ya tekerlekli sandalyesine bakar, ya koltuk değneklerine, ya da herhangi bir uzvun yokluğuna. Vicdan sahibi insanların engelli çalışını vardır. Vicdan yoksunları şans vermeyi bırakın, yan bile bakmazlar. Önemli olan bedendeki engel midir, yoksa o engele rağmen başarabilmek midir?

 

Her insan yaptığı işlerle başarılı olmak ister. Bu insan vasfına engelli bireyler de dâhildir… Maalesef kendilerini insan vasfına laik görenler, engelli bireyleri laik görmüyorlar. Sanki yüceler yücesi Allah, onları gökten zembille indirmiş, engelli bireyleri normal doğummuş gibi görüyorlar. Hâlbuki her insan Allah katında aynıdır. Ah, keşke bunu mantığını kullanıp düşünebilseler.

 

   Kendimizi kanıtlamaya çalışmak demiştik… Engelli bir birey ne kadar istese de yalnız dışarıya çıkamaz. Neden peki? Ya aileleri izin vermez; başlarına kötü bir şey gelir diye veya mimari yapı engelli bireylere göre değildir. Böyle düşünürsek engelli bireyin kendini kanıtlama çabalarını görmek istemeyen bazı insanlarımıza çok görmemek lazım aslında.

Peki, sevgili okurlarım, engelli bireyler neden kendilerini gösterebilme çabasına girmişlerdir?

“Bakın bende başardım… Bende bu yaşam içinde varım!” demek zorunda kalmıştır?

Bazen biz insanlar bencil olabiliyoruz. “Ben başarılı olayım, benden bahsedilsin karşımdaki insan başarılı olmasa da olur” düşüncesine kaptırabiliyoruz kendimizi.

   “Bizde varız!” diyebilmek için var güçleriyle bağıranlar onlar. Bir araya gelebilseler, belki de duyurabilecekler seslerini. Bir çığlık değil, bin çığlık olsalar, tüm dünyanın kulaklarını yırtar sesleri. Çünkü engelli bireyler bilir; birbirlerinin neler yaşadığını… Ve de aileleri.

 

                                        Rukiye Türeyen!

 
Toplam blog
: 55
: 263
Kayıt tarihi
: 31.05.17
 
 

Rukiye TÜREYEN kimdir.     1980 yılında Sakarya'da doğmuştur. Üç aylıkken geçirdiği menenjit hast..