- Kategori
- Efsaneler
Zümrüd-ü Anka

Zümrüd-ü Anka
Masallardaki kuş
Simurg
SênmurwPehlevive Sîna-Mrû (Pâzand)
Anka kuşu- Tuğrul kuşu
&
Anka Kuşu doğu mitolojisinde tüyleri güzel, boynu uzun, büyük bir kuştur. Boynu halka halinde beyaz tüylerle çevrilidir. Anka’nın anlamı gerdanlıktır.
Mısır efsanesine göre üzerinde otuz çeşit kuşun rengi bulunur.
İranlılar ise simurg olarak adlandırırlar... Gözle görülmeyecek kadar yükseklerde uçar ve Kaf dağında yaşar. Bir efsaneye göre beş yüz yıl yaşar...
Onun tanımlarında böyle yazıyor…
Bir başka yerde onun gücünden, saflığından, erdemliliğinden ve sadakatinden söz edilmiş. Mesela onun için söylenenlerden bir kaçı da şöyle:
Erişilmezlik, yücelik, olağanüstülük…
Birçok kültürde yer alan evrensel nitelikli mitolojik kuş.
&
Bir kuşun bu kadar çok ismi olabilir mi? Zümrüdü Anka kuşunun çok ismi var. Bunlar bilinenler kim bilir daha halk arasında bizlerin bilmediği başka isimleri de vardır. Onunla ilgili çok efsaneler vardır. Ona mistik kuşta deniliyor. Çocukluğumuzda bize anlatılan masallarda ya da okuduklarımızda devasa bir kuştan söz edilir. Çok büyüktür. Çok iyi hatırlıyorum. Sizlerde bilirsiniz diye düşünüyorum. Daha doğrusu orta yaştakilerin bileceği masallarda; Masal kahramanı kuşun sırtındadır. Kuş onu istediği yere götürecektir. Sadece bir olay vardır onu yapması gerekmektedir kahramanın. Bu kuşun acıkmadan ve susamadan uçması gerekmektedir. Düşünün dev bir uçak gibi. Yakıtı olmadan uçamayacağı gibi Zümrüdü Anka’da et ve su yemeden ya da içmeden uçamıyor. Onun için gagdiyince et gukdiyince su verecek masal kahramanı ki kuş onu istediği yere götürsün. Onu tanımlarken efsanelerde; çok büyük olduğu söylenir, uçabildiğine göre bu kadar büyük bir kuşun çok büyük kanatları olması lazımdır ki öyledir.
Bu kuş çok uzun yaşamıştır ve bilgi ağacağında yuvası vardır. Yükseklerdedir. Dünyanın kurulduğundan beri yaşadığı için çok şey görmüştür dolayısı ile çok bilgilidir. Bir yerde onunla ilgili ne yazılmış aynen aktarıyorum.(alıntı)
· Simurg uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine neden olurdu.
Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her bitki çeşidinin kök almasını sağlar ve böylece de (bu bitkiler yoluyla) insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederler.
· Simurg'un tüylerinin bakır renginde olduğu söylenmiştir.
Her ne kadar başlarda bir köpek-kuş olarak tasvir edilse de, daha sonraları sıklıkla bir insan veya köpeğin başıyla gösterilmiştir.
· Onun iyiliksever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırdı.
Efsanelere inanmak benim tercihim. Başkaları inanır mı bilemem. Düşününce kendimi çok haksız görmüyorum. Eski eserleri incelediğimizde özellikle mozaik çalışmalarda devasa bir kuşun resmedildiğini görürüz. Demek ki böyle bir kuş yaşamış. Bir başka alıntıyı da aktaracağım sizlere…
· Sufi Ferîdüddîn-i Attârbu kuştan kendini aramanın sembolü olarak söz eder.
Batı’da Feniks, İran tradisyonunda Simurg, Orta doğu tradisyonunda Anka kuşu, Türk tradisyonunda Kerkes adını alan bu efsanevi kuşların ortak bir özelliği ölümsüzlüktür.
· Ayrıca bu kuşlarla ile ilgili anlatımlarda genellikle bir yanma motifi bulunur.
Örneğin, Kerkes, Herodot ve Plütark’ın değindiği Feniks’te de görüldüğü gibi, öleceği zaman, bir tür ateş olup kendi kendini yakan ve kendisinden yeniden doğan bir kuştur.
· Anka ya da Zümrüd-ü Anka Orta doğu tradisyonuna göre, Kaf Dağı’nda yaşar.
Bu efsanevi kuş sembolizmlerinde simgelenen başlıca anlamlar, spiritüel aydınlanma ve reenkarnasyon(ruh göçü)olarak açıklanır.
· Feniks sembolizminde kuşun yanması cehenneme inişdeneyimini, yeniden doğması ise arınılarak saf şuur halinin elde edilişini simgelemektedir.
Güzel bir hikâye var onu da aynen aktarayım sizlere:
· Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş.
· Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış.
Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
· Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş.
Simurg un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
· Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş.
Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
· Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
· Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş
· Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
· Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
· Balıkçıl kuşu bataklığını..
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi ‘şaşkınlık’ ve sonuncusu Yedinci Vadi ‘yokoluş’ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg un yuvasını bulunca öğrenmişler ki; "SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurgmuş. Her biri de Simurgmuş.
Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
’Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır... ‘
Bütün bu güzellikleri yazdıktan sonra: Kuş aklı denilebilinir mi?
Efsanede olsa, kuşta olsa bize ders veriyor işte anlatımlarında.
Dünya bu kuşu tanıyor, onunla ilgili hikâyeleri ilk zamanlardan beri aynı heyecanla anlatıyor. Filmlere konu oluyor.
Hepimizin çok iyi bildiği Harry Potter bu konuyu işlemedi mi?
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı filmi ne kadar güzeldi…
Bu kuşun bereketli olduğunu öğrendik, uğurlu geldiğini anladık.
Muazzez İlmiye Çığ benim hayran olduğum bir âlim. Hoca, bilim kadını… O her şey. Onu gören şanslı insanlardanım. Kitap fuarında onun kitaplarını aldım ve imzalattım. Muhteşem bir duyguydu…
Onun yüzüne baktığınızda içiniz gururla doluyor. Göğsünüz kabarıyor ya aynen öyle oluyor. Onu bir gün size uzunca anlatmak istiyorum.
Zümrüdü Anka kuşu için bilgiler toparlarken, araştırmalar yaparken bu muhteşem insanın Sümerliler zamanındaki kuş hikâyelerini anlattığını okudum.
Birini hemen aktarmak istedim sizlere:
· Sümer metinlerinde gök gürültüsü bulutlarını simgeleyen İmdugud adlı kutsal bir kuş var.
Bu kuş kaderleri veriyor, sözüne karşı gelinmiyor ve yardımlar yapıyor.
· Onun kanatları açılınca bütün göğü kaplıyor.
Bu kuş Akad’lılar da Anzu adını alarak birinci yüzyıla kadar çiviyazılı metinlerde varlığını korumuştur.
· Bazen kartal olarak da algılanan bu kuş ve yılanla ilgili bazı hikâyeler var Sümer metinlerinde.
Bunlardan birinde:
· Aşk tanrıçası İnanna tanrılar bahçesinde dalsız budaksız bir ağaç yetiştiriyor. Ağacın tepesine Imdugud kuşu, ortasında Lilit isimli bir cin ve köküne de bir yılan yuva yapmış. Bu yüzden tahtasından yapmak istediğini yaptırmak için ağacı kestiremiyor. Gılgameş imdadına yetişip onları kaçırıyor ve ağacı keserek tanrıçaya veriyor.
Biz yine masal anlatmaya devam edelim. Masallarda hayaller var. Masallarda umut var. Masallarda masal bile olsalar öğretilen çok şeyler var. İyi ki masallar var.
Nazan Şara Şatana
http:// http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552
https://twitter.com/#!/nazansarasatana