Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '13

 
Kategori
Deneme
 

Zümrüt-ü Anka kuşunun kulakları çınlasın! Çünkü ben; küllerimden yeniden, yeniden doğarım!

Zümrüt-ü Anka kuşunun kulakları çınlasın! Çünkü ben; küllerimden yeniden, yeniden doğarım!
 

Ben Zümrüt-ü Anka! Senin ölümsüzlük iksirinim bebeğim!


O ölümsüz kuşun, zümrüt-ü Anka kuşunun kulakları çınlasın! Çünkü ben, küllerimden yeniden, yeniden doğarım!

Geçenlerde çok sevdiğim bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Ve birden bana şunları söyledi. " Cem, ben bazen çok şaşırıyorum sana aslında. Neden? dersen; her seferinde yeniden, yeniden doğuyorsun küllerinin arasından; tıpkı zümrüt-ü Anka kuşları gibi... "

Arkadaşım, tam da benim en büyük yaşam gerçeğimi, hayat felsefemi keşfetmişti; bilerek ya da farkında bile olmadan... Evet, aynen öyle. Can dostumun söylediği gibiydim ben. Ve her bitti sanıldığımda, küllerimden yeniden, yeniden doğarım.

Evet, yeniliyordum ben de bazen... Ve elbette yoruluyorum bazı bazı... Gücümün azaldığı, yalnız başıma kaldığımı düşündüğüm bi dolu an yaşandı hayatımda. Ancak bugüne kadar iki temel değerimi hiç kaybetmedim. Birincisi, kendime ve ilahi adalete olan inancımı... İkincisi, düşüncelerime, hayallerime olan bağlılığımı ve güvenimi...

Geçen gün elemelerine katıldığım " Bir milyon kimin? " adlı bilgi yarışmasının sunucusu da bendeki bu güven duygusuna çok şaşırmıştı ve onunla aşağıdaki konuşma geçmişti aramızda:

- Kendine olan bu güvenin, kamera karşısındaki bu rahatlığın nereden geliyor senin?

- Bir haftadır dersime ( yarışmanın sorularına) çalışıyorum. Rahatlığım da oradan geliyor benim!

- Peki şu an, bu kitapçıktaki 10.000 sorudan kaçını doğru cevaplayabilirsin?

- Şu an size 6.000 doğru cevabı garanti edebilirim.

- Peki bu iddianı birazdan juri önünde de söyleyebilir misin?

- Elbette. Neden olmasın.

İnsan; yenilince değil, inancını, umudunu kaybedince ölür; bedenen olmasa da, ruhu bakımından. Ben bunu bilir, bunu söylerim anamdam doğdum doğalı. Bu gerçeğin farkında olan bütün insanlar gibi...

Bu dünyada yenilmeyecek, kaybetmeyecek insan yoktur. Ancak tarih, sadece yenilgilerini hazmedebilenleri, o yenilgilerinden kudretli, ihtişamlı zaferler çıkarabilenleri yazar.

Ama öyle ama böyle. Tarih, bir gün beni de yazacak. Bunu biliyorum.

Öyleyse ey doksandokuz canlı kuş! Ey küllerinden doğmasını en iyi bilen, ey ölümsüzlüğün sembolü zümrüt-ü anka! Ey yenilgilerimin unutulmaz külleri! Hepinize, topunuza birden selam olsun!

Bekle beni ey Tarih! Ben, senin altın sayfalarına adımı yazdırmaya geliyorum. Tıpkı tarihten her silindi sanıldığında küllerinden yeniden yeniden doğan büyük Türk milleti ve onun bugüne kadar kurduğu sayısız Türk Devleti gibi...

Zümrüt-ü Ankalık, bizim soyumuzda var çünkü. Büyük Türk milleti, bin yıllardır ölümsüzlük türküleri söyler; yeryüzünün ve gökyüzünün her yerinde. Bu dünyada olanıyla da olmayanıyla da...

Aynen zümrüt-ü Anka kuşlarının da söylediği gibi...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır. 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..