Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

''Önlemek ödemekten ucuzdur''

‘Çalışma hayatı’

Genel güvenlik alanında emniyet kuvvetleri nasıl yirmi dört saat halkın güvenliğini sağlamak için canla başla çalışıyorsa, diğer kurumlarda aynı titizlikle görevlerini yapmalı.

Çalışma hayatını düzenleyen kanunlar, tüzükler ve kitaplar dolusu içtihatlara uyulup uyulmadığını gözetecek kurumlar var. Bu kurumlara uluslar arası sözleşmelerden gelen yetkiler verilmiş.

Çalışma hayatını düzenleyen mevzuat; İLO sözleşmeleri ile evrensel hukuk sisteminin gözetimindedir. İLO sözleşmelerini Ülkemiz 1952 yılında onaylamış ve bu sözleşmeler Ulusal iç hukuk sistemimizde yerini almıştır.

İş hayatını düzenleyen kanunlarımız düzenlenirken İLO (Uluslar arası çalışma örgütü) sözleşmeleri göz önünde bulundurularak düzenlenmiştir. İş mahkemeleri, iş hukuku, işçi işveren ilişkileri bu anlamıyla evrensel standartlardadır.

‘Mekanizma işlemiyor’

Çalışma hayatında yasalar ve kurumsal mekanizmalar işlemiyor. Çalışma bakanlığına bağlı iş teftiş kurulları; yürürlükte olan yasalara uyulup uyulmadığını denetlemekle görevlidirler. Üstelik yine İLO sözleşmeleri ile kendilerini; iktidarların tesirlerinden koruyacak, tarafsızlıklarını temin için yasal hakları vardır. Yine Ülkemiz 1952 yılında; iş müfettişlerini idare erkinin tesirlerinden korumak için ‘İş teftiş kurulları hakkındaki İLO sözleşmesini’ imzalamıştır.

Bu sözleşmeye göre iş müfettişleri iş hukukunun objektif kriterlerinin dışında başka bir etki yönlendiremez.

Çalışma hayatında işçi hakları yanında işverenin haklarının da gözetimini kapsayan bu sistem nedense işletilmemektedir.

‘İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü’

Adından da anlaşılacağı gibi; iş kanunda işverenin yükümlülükleri ile işçinin yükümlülüklerini düzenleyen kanun maddelerinin yanında, çalışma ortamında karşılıklı yükümlülükleri içermektedir. Bu tüzükte işverenin iş ortamında sağlaması gereken standartlar olduğu gibi işçinin de uyması gereken kurallar mevcuttur. İşçinin sağlığını korurken işin de güvenliğini ve devamlılığını sağlamayı amaçlamaktadır.

İşin güvenliği açısından uyulması gereken tekniklerden, bulundurulması zorunlu teçhizata kadar her ayrıntı düşünülmüştür. Üstelik bu tüzükte ortaya konulan koşullar, uzun yılları kapsayan her bilim dalının katkıları ile ortaya çıkmış uluslar arası tecrübelerdir.

‘Ağır iş kolları ve işçi sağlığı iş güvenliği tüzüğü’

Ülkemizde; işçi sağlığı ve iş güvenliği konusu ve ergonomi bilimi (işçinin işe uyumluluğu) konularında araştırmacı ve bilimsel çalışma yok denecek kadar azdır. Konu hakkında uzmanlaşmış bilim adamı da yok dense çeker.

Bu yüzden iş kazaları ve meslek hastalıkları açısından işletmelerin oldukça yüksek maliyetlere yol açan sonuçlarla karşılaştıkları ortadadır. İş kazası ve meslek hastalıkları bağlamında; işletmecilik açısından ve üretim maliyetleri açısından, ülkemiz istatistik olarak oldukça son sıralarda görülmektedir. Bu durum ülke ekonomisi anlamında değerlendirildiğinde; önlenebilir sebeplerden ötürü meydana gelen ekonomik kayıplar düşündürücü düzeydedir.

İşverenler ve devlet bu konuyu salt sendikacılığın işi gözüyle görmüş olacak ki; ‘Önlemek ödemekten ucuzdur’ gerçeği henüz en genel ilke düzeyine yükselememiştir.

Son zamanlar da özellikle özel kömür işletmelerinde ve Tersanelerde meydana gelen iş kazalarının önlenmesi için; bu işletme sahiplerinin kendilerini ilgili kurum müfettişlerine denetlettirmeleri aslında kendi çıkarlarına olacaktır. Bu kurum görevlileri tespit ettikleri eksiklikleri işverene rapor halinde sunduklarından almaları gereken tedbirleri de bildirmektedirler. Bu işleyiş zamanla; ilgili işletmeleri geliştirecek ve işlerinin kazalar sebebi ile sekteye uğraması azalacaktır.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..