- Kategori
- Anne-Babalar
13'ündeki Çocuk mu, Hatalı Olan?
Bir toplum, özündeki değerleri kaybederse, neler olmaz ki...
Doksanına doğru yol alan annem ve yaşdaşları olan akraba ve tanıdıkları bir araya gelince gündemin baş konuları arasında "ahir zaman halleri" vardır. Onlara göre yaşanan tüm olumsuz gelişmeler, ki bunların içinde doğal afetler de vardır; hepsi kıyamet alametidir... "Eskiden şöyle edepliydi insanlar, anne,baba-çocuk ilişkileri şöyle güzeldi" , diye başlayan cümleler, "babamızın yanında değil bacak bacak üstüne atmak, dizimizi kıvırarak çöküp oturabilirdik" örnekleriyle devam eder,gider... Ekranlarda görülen tüm "ahlaksızlıklar" birer kıyamet işaretidir, bu çok güngörmüş büyüklerimize göre... "Yok, aslında; eskiden de varmış, belki de daha fazlası ama bugün; gazete, radyo, televizyon, olanları anında sağır sultanlara duyuruyor, o nedenle bu tür olaylar çoğalmış gibi gözüküyor " şeklindeki karşı görüşümüz onları iknaya yeterli olmaz.
Bugün internetten,gazete başlıklarına şöyle bir göz gezdirince, belki büyüklerle ilgili olarak değil ama çocuk ve genç popülasyonunda yaşanılanları, ben de kıyamet işaretleri olarak yorumlamak durumunda kaldım. İnsanlıktan bir nebze de olsa nasibini almış her bireyin midesini bulandıran tecavüz olayları , giderek hem boyut hem de içerik olarak genişliyor, çoğalıyor...
Haberin biri doğudan, biri de şehrimizden, Antalya'dan... Bir imam... Öz be öz kardeşine tecavüz ediyor, kardeşi hamile kalınca da kürtaj yaptırıyor ...
Antalya'daki ise daha da düşündürücü , çocuk dünyası açısından... 13 yaşında ortaokul öğrencisi bir kızla arkadaşlarının yaptıkları esrarlı sigara içme aleminden sonraki Şeytan ayini, onun sonrasında da, tecavüz olayı ... 13 yaş ... çocuk... genç bile sayılmaz.
Nerede bu anneler,babalar, nerede... Kardeş kavramını verememiş, çocuğunu sokaklarda başıboş bırakmış, kimlerle arkadaşlık ediyor, nerelere gidiyor kaygısı duymamış anneler, babalar...
Evet... Eskilerin hatta bizlerin geleneksel aile yapısına, çocuk terbiyesine bakış açısı, bir çok yanlışları da barındırıyor bünyesinde. Günümüz gençlerinin acımasız eleştrilerini hak ediyor bu nedenle çoğu kez. Örneğin çocuklarımızın giydiğine, çevresi ile ilişkilerine , arkadaş seçimine müdahale konusunda "haddimizi aştığımız" örnekleri , -çocuklarımız sağolsunlar - yeri geldikçe hafif dokundurmalarla anımsatırlar... Bizlerin ise, haşaa... Ne mümkün eleştirmemiz, böyle bir teşebbüsümüz, anında değişen yüz ifadeleri ile engellenirdi . Günümüz çocukları ise anne,babalarını yönlendiriyor hemen her her konuda...Çocuk nereye gitmek istiyorsa oraya gidiliyor, neyi severse o yeniyor veya kullanılıyor.
Batı dünyasının dayattığı yaşam koşulları, dünya görüşü , bizi biz olmaktan çıkardı. Oysa, geleneklerimizdeki katı disiplin kurallarını, çağımız koşullarına uyarlıyarak esnek bir yaşam modeli oluşturabilmemiz mümkündü aslında, beceremedik... Orta çizgide durmayı başaramadık. Tamamiyle kabuk değiştirerek 30-40 yıl öncesinin profili ile hiç ilgisi olmayan bambaşka bir kimlik oluştu , insanımızda. Bu dengesizlik, bu ani değişim rüzgarı, aile yapısını çocuk-anne,baba ilişkilerini yozlaşma düzeyine indirdi. Binanın temelindeki sorunlar, üst katlarda çatlaklar oluşturdu. Toplum gerildikçe gerildi.Meclisten,trafikteki insana, komşulara kadar herkes, birbirleri ile kavga etmeye , kafa göz operasyonuna her an hazırlıklı olmaya koşullanır oldular.
Hep söylüyoruz,eğitimciler olarak... Yap demeyin, yapın; oku demeyin okuyun, her ne şekilde olursa olsun, çocuğunuzun her durumda arkasında olduğunuzu ona hissettirin, güven verin... Çocuğunuz en güvenli liman olarak evini, ailesini görsün. En kötü iletişim, iletişimsizlikten iyidir. Tartışma elbette olacaktır, her tartışmadan sonra sadece onu değil kendimizi de sorgulamalı, saygı perdesinin örselenmesine izin vermeden ilişkileri sağlam zemine oturtmanın yolunu bulmaya gayret etmeliyiz, diye diüşünüyorum...
13 yaşındaki o kızcağızımızın nasıl bir anne,babası vardı , o imamın ve onun gibi"sapık" veya ruh sağlığı ile ilgilenenlerce "hasta" olarak nitelendirilenlerin anne,babaları , onların anne,babaları... Nasıl insanlardı, hangi tezgahlardan geçmişlerdi , ACABA?
Bu dibe vuruştan sonra belki çıkarız yukarılara, bu kadar dersten sonra akıllanırız belki, KİM BİLİR?...
31 Mart'da ; duyarlı, her şeye rağmen kenetlenmenin önemini kavramış , özündeki değerlerini kaybetmemiş insanların, verecekleri doğru kararlar sayesinde, öngörülen KIYAMET ötelenecek ... Diye, umuyor ve diliyoruz .