Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '14

 
Kategori
Anne-Babalar
 

13'ündeki Çocuk mu, Hatalı Olan?

 13'ündeki Çocuk mu,  Hatalı  Olan?
 

Bir toplum, özündeki değerleri kaybederse, neler olmaz ki...


Doksanına doğru yol alan annem ve yaşdaşları olan akraba ve tanıdıkları bir araya gelince  gündemin baş konuları arasında "ahir zaman halleri"  vardır.  Onlara göre yaşanan tüm olumsuz gelişmeler,  ki bunların içinde doğal afetler de vardır; hepsi kıyamet alametidir...   "Eskiden  şöyle  edepliydi insanlar,  anne,baba-çocuk ilişkileri şöyle güzeldi"  ,  diye başlayan cümleler, "babamızın yanında değil bacak bacak üstüne atmak, dizimizi kıvırarak çöküp oturabilirdik"  örnekleriyle devam eder,gider...  Ekranlarda görülen tüm "ahlaksızlıklar"  birer kıyamet  işaretidir,  bu çok güngörmüş büyüklerimize göre...   "Yok, aslında;  eskiden de varmış, belki de daha fazlası  ama bugün;   gazete, radyo, televizyon,   olanları anında sağır sultanlara duyuruyor,  o nedenle bu tür olaylar çoğalmış  gibi gözüküyor " şeklindeki karşı görüşümüz onları iknaya yeterli olmaz. 

Bugün  internetten,gazete başlıklarına şöyle bir göz gezdirince,  belki büyüklerle ilgili olarak değil ama çocuk ve genç popülasyonunda  yaşanılanları, ben de kıyamet işaretleri olarak yorumlamak  durumunda kaldım.   İnsanlıktan bir nebze de olsa nasibini almış her bireyin midesini bulandıran tecavüz olayları ,  giderek hem boyut hem de  içerik olarak genişliyor, çoğalıyor... 

Haberin biri doğudan,  biri de şehrimizden, Antalya'dan... Bir imam...   Öz be öz kardeşine tecavüz ediyor,  kardeşi hamile kalınca da kürtaj yaptırıyor ...  

Antalya'daki ise daha da düşündürücü , çocuk dünyası açısından...  13 yaşında  ortaokul öğrencisi bir kızla  arkadaşlarının yaptıkları esrarlı sigara içme aleminden sonraki  Şeytan ayini, onun sonrasında da,  tecavüz olayı ... 13 yaş ...  çocuk... genç  bile sayılmaz.

Nerede bu anneler,babalar, nerede...  Kardeş  kavramını  verememiş, çocuğunu  sokaklarda başıboş bırakmış, kimlerle arkadaşlık ediyor, nerelere gidiyor kaygısı  duymamış  anneler, babalar... 

Evet... Eskilerin  hatta bizlerin  geleneksel  aile yapısına,  çocuk terbiyesine bakış açısı,  bir çok  yanlışları  da barındırıyor bünyesinde. Günümüz gençlerinin acımasız eleştrilerini hak ediyor bu nedenle  çoğu kez. Örneğin  çocuklarımızın giydiğine, çevresi ile ilişkilerine , arkadaş seçimine müdahale konusunda "haddimizi aştığımız"  örnekleri  ,  -çocuklarımız sağolsunlar - yeri geldikçe  hafif dokundurmalarla anımsatırlar... Bizlerin ise,  haşaa...  Ne  mümkün eleştirmemiz,   böyle bir teşebbüsümüz,  anında  değişen yüz ifadeleri ile engellenirdi . Günümüz çocukları ise  anne,babalarını yönlendiriyor hemen her her konuda...Çocuk nereye gitmek istiyorsa oraya gidiliyor, neyi severse o yeniyor  veya kullanılıyor.

Batı dünyasının dayattığı yaşam koşulları,  dünya görüşü ,  bizi biz olmaktan  çıkardı.  Oysa,  geleneklerimizdeki  katı disiplin kurallarını,  çağımız koşullarına uyarlıyarak  esnek bir  yaşam modeli oluşturabilmemiz  mümkündü aslında, beceremedik... Orta çizgide durmayı başaramadık.  Tamamiyle kabuk değiştirerek  30-40 yıl öncesinin profili ile hiç ilgisi olmayan bambaşka bir kimlik  oluştu  , insanımızda. Bu dengesizlik, bu  ani değişim rüzgarı,  aile  yapısını  çocuk-anne,baba ilişkilerini  yozlaşma düzeyine  indirdi.   Binanın temelindeki sorunlar,  üst katlarda çatlaklar oluşturdu.   Toplum   gerildikçe gerildi.Meclisten,trafikteki insana, komşulara kadar  herkes,  birbirleri ile kavga etmeye , kafa göz   operasyonuna her an  hazırlıklı olmaya  koşullanır oldular.

Hep söylüyoruz,eğitimciler olarak...  Yap demeyin, yapın; oku demeyin okuyun, her ne şekilde olursa olsun, çocuğunuzun her durumda arkasında olduğunuzu ona hissettirin, güven verin... Çocuğunuz en güvenli liman olarak evini, ailesini görsün.  En kötü iletişim, iletişimsizlikten iyidir.  Tartışma elbette olacaktır, her tartışmadan sonra sadece onu değil kendimizi de sorgulamalı, saygı perdesinin örselenmesine izin vermeden ilişkileri sağlam zemine oturtmanın yolunu bulmaya gayret etmeliyiz, diye diüşünüyorum...

13 yaşındaki o kızcağızımızın nasıl bir anne,babası vardı  , o imamın  ve onun gibi"sapık"  veya ruh sağlığı ile ilgilenenlerce "hasta" olarak nitelendirilenlerin anne,babaları  , onların anne,babaları...  Nasıl insanlardı,  hangi tezgahlardan geçmişlerdi ,  ACABA?

Bu dibe vuruştan sonra belki çıkarız yukarılara, bu kadar dersten sonra akıllanırız belki,  KİM BİLİR?...

31 Mart'da ;  duyarlı,  her şeye rağmen   kenetlenmenin önemini kavramış ,  özündeki değerlerini kaybetmemiş  insanların,  verecekleri doğru kararlar  sayesinde,   öngörülen KIYAMET   ötelenecek  ...  Diye,   umuyor ve diliyoruz . 

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..