Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '08

 
Kategori
Blog
 

"Alınganlık" gösterdim

"Alınganlık" gösterdim
 

Bugünün “İlk” yazısını “Blog” kategorisinde yazmaya karar verdim, geriye iki hakkım daha var.

Milliyet Blog’un ana sayfasındaki “Seyir defteri” başlığı altındaki “Yorumlar” bölümünde okuduğum iki “Kısa mesaj” beni bu yazıya yöneltti.

Birincisi; düşünce ve duygularını bizlerle paylaşan “DG” ve “Akdenizli” rumuzlarıyla yazan arkadaşlarımızın “Doğum günleri” olduğunu öğrendim. Aslında tabi “Dün” imiş ama olsun, ben bugün de onların “Doğum günlerini” en içten duygularımla ve “Bir yaş daha gençleştikleri” için kutluyorum.

İkincisi; Sayın Fahrettin ÇİTİL kardeşimizin “Yorumundaki” bir cümleye “Alınganlık” gösterdim.

Yorumunda “Yazarı olduğum Milliyet Blog ailesinin ilk ayında bana tanıdığı 'Güvenilir Yazar' imkânı ile de yazılarımdaki hassasiyet ve duyarlılık katlanmış bulunmaktadır” ifadesini kullanmış.

Şimdi bu <ı>'Güvenilir Yazar' cümlesine takıldım. Böyle bir ayrım mı var?

Olacağını sanmıyorum. Ama bir ayrım yapılacaksa, bunun adı <ı>“Tehlikeli yazı yazan” olarak tanımlamak gerekir. Hani yazar, dikkat etmez, lafın nereye varacağını hesaplamaz, ardından mahkeme kapılarından toplamak filan gerekir.

Örneğin ben…

Rahatça <ı>“Tehlikeli yazı yazan” sınıfına girenlerden biri olabilirim. Dolayısıyla da yazılarımızın değerli “Editör” kardeşlerimiz tarafından dikkatle okunup, dahası “Avukat”lardan içinde suç unsuru bulunup bulunmadığına dair süzgeçten geçirilmesi bile gerekebilir.

Genellikle “Siyasi” konularda yazı yazan kardeşlerimizin, yazılarında hama-hasa değmeden meramlarını anlatmaları gerekir. Ancak yazılarındaki ana fikirleri de TCK’yı dikkate alarak “İnce" ve "Hoş hicivlerle” ifade etmelerini öneririm tabi… Hani “Suç” unsurunu oluşturmamak için.

Ben her ne kadar “Milliyet Blog yöneticilerinin” dikkatinden kaçmayan <ı>“Tehlikeli yazı yazan” sınıfındaysam da, bu güne kadar 3-5 yazı dışında “Ret” edilen yazım olmadı. Onların “Ret” gerekçelerine de saygı duydum.

N’olur n’olmaz diye endişelerinde haklı olabilirlerdi.

Bir kaça kez belirttim, belki size “Kabak tadı” gibi gelebilir, 45 yıldır Anadolu gazetelerinde yazan biri olarak zaten her yazım “Savcı” denetiminden geçiyor. Bu nedenle de her harfe, kırk düşünüp bir tuşa basıyorum. Böyle olmasına rağmen “Yazıların 1500 karakteri geçmesin” uyarısı ile yazdıklarımın “Yazma süresi” on beş dakikayı geçmez. Nedeni de on beş dakikada yazacağım yazıyı, kafamda önce saatlerce evirir çevirir öyle yazıya dökerim.

Gelelim sadede… Yani sonuca…[1]

Saygın ve sevgili MB yöneticileri kardeşlerimiz. Eğer varsa “Güvenilir” veya "Güvenilmez” diye bir ayrımınız, lütfen bunu “Sorunlu” veya “Sorunsuz” yazı yazanlar olarak değiştiriniz.

Çünkü MB’de yazı yazan kardeşlerimizin “Güvenilirliği” konusunda endişe etmek, bizim MB ailemizin içinde olmaması gereken duygudur.

“Alınganlık” göstermemde haklı mıyım, orasını da açıkça bilmiyorum. Sürçü lisan eylediysem affola…

23 OCAK 2008



[1] Özü "Türkçe" olmayan kelimeler kullanınca, gençler anlasın diye zaman zaman böyle açıklamaları yapıyorum. Hoşgörünüze sığınarak.

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..