“Atatürk’e hakaret” moda mı, yoksa referans mı?

Son hakaretçi BDP Diyarbakır Vekili Altan Tan ile Atamıza hakaret eden, aşağılayan ve ağzını bozan kaç insanımız oldu sayabilen var mı?

Sanırsınız bu bir moda, ama değil!..

İyi de, bunca yaşa ve makama gelmiş insanlar, durduk yerde böyle ‘ileri atılıp sellercesine/ dikensiz bir gül bahçesine girercesine’ niye her şeyi göze alıp da bu sözleri sarf ederler ki? Bu durum; böyle basit, adi ve de vefasızca davranışı gösterenlerin; birilerinden bir beklentisi, bir göze girme çabası veya bir referansı filân olmasın sakın!?

Beni bu borazanların sözleri değil de; Atatürk ilke ve inkılâplarını, Cumhuriyeti, laikliği koruyacakları üzerine en önemli kürsüde, 74 milyonluk Türk halkının gözlerinin içine bakarak yemin etmiş olan en tepedeki yöneticilerimizin tutumları endişeye düşürüyor asıl!..

Bundan önceki kasıtlı söylemleriyle Atatürk’e hakaret eden yandaş yazar ve gazetecileri geçtim; belediye başkanlarını, sözümona tarihçi, profesör, okul müdürleri ve öğretim görevlilerini de geçtim…

Şehitlerimizin kanıyla boyanmış şanlı bayrağımızın altında, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Meclis’in çatısı altına, bu kahramanlar tarafından kurtarılmış halkın oylarıyla seçilip gelip, bu gariban halkın vergilerinden katmerli maaşlarını alan, yine Atamızın duvardaki resmi ve “Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir!” sözünün yazılı olduğu yerde kalkıp; “Atatürk bir diktatördü” diyen Milletvekillerine artık katlanamıyorum dostlar!..

Üç gündür gazetelerin hepsini tarıyorum, ne yazık ki, son hakaretçi Milletvekili Altan Tan’ın kin ve nefret dolu sözlerine, ne sayın Cumhurbaşkanı’ndan, ne Başbakan’dan ve Bakanlardan okkalı bir cevap verilemedi. Sadece Meclis Başkanı sayın Cemil Çiçek’ten, “şiş yanmasın, kebap yanmasın” mealinde, yuvarlak sözlerle bir karşı çıkış geldi, Muharrem İnce ve Oktay Vural’ın salonda tepkileri vardı, hepsi buydu!..

Gazetelerin birinci sayfalarında Arda Turan’ın sevgilisinden ayrıldığı, Kadir İnanır’ın ameliyat olduğu haberleri vardı da; lâkin kişi, kurum ve kuruluşlardan bu hakarete eleştiriler yoktu…

Bir Türk vatandaşı olarak bu durumdan hicap duyduğumu belirtmeliyim!..

Siz gidin de, Amerika’yı kuran George Washington’a, Hindistan’ın kurtarıcısı ve kurucu lideri Mahatma Gandhi’ye, İran Dinî Lideri Ayetullah Humeyni’ye hakaret edin bakalım, başınıza neler geliyor!? Maçanız sıkıyorsa, Küba’da Fidel Castro’ya, Suudi Arabiyya’da, Ürdün’de Kral ailesine “Diktatör” deyin!..

Birçok ülkede, eli kanlı Krallara bile “Diktatör” denilemezken, maşallah bizim burada “Demokrasi Adına” diye diye; kurtarıcımız, kurucumuz, Cumhuriyet’i armağan eden ve “Yüzyılın Lideri” seçilen Atatürk’ümüze, hiç hak etmediği hakaretler yapılabiliyor, yazık!..

Bu Atalarımıza vefa borcumuzu böyle mi ödeyeceğiz!? Buna bir karşı çıkış,  yasal ve yeni bir engel konulmalıdır artık!.. Gerçi, hâlâ yürürlükte olan ‘Devrim Yasaları’ var da, hani bunu uygulayacak adamlar nerede?

Bu hakaretleri halk olarak biz değil, bizi yönetmeye talip olanlar engel olmalı, ilk karşı duruşu onlar sergilemelidirler! Bu bize bir lütuf değil, Aynasal görevleri ve mecburiyetleridir!.. Ancak görüyoruz ki, 12 yıldır hiçbir şey yapılmıyor, hatta terfi ettirilip, ödüllendirilenlerini bile gördük!..

50 yıl önceki DP’nin son yılları da böyleydi, ama bu kadar da pervasızlık yoktu! Herkesi aklı başında davranmaya davet ediyoruz, çünkü bu devran hep böyle devam etmeyip, bir gün kervan da böyle keyfe göre gitmeyebilir???

10 Mart 2012/ Sakin KOŞAR…