Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '08

 
Kategori
Siyaset
 

'Cak cak' çiğne sen sakızını, e mi?

'Cak cak' çiğne sen sakızını, e mi?
 

Yollarda serseri serseri dolaşan, bir tarafıyla oynayan, yerlere tüküren, çok afedersiniz karıya-kıza laf atan, küfürden, kaba kuvvetten başka bir şey bilmeyen, araçlarda bayanların arkasına yapışan, kafası attı mı bıçağını çeken, eve sarhoş gelip çocuklarına saldıran, töre cinayeti işleyen, bakkala girip mal çalan, bakkalına girip malını çaldı diye polise gitmek yerine onu kaçırıp kendi yöntemleri ile cezalandıran, 'hacıyım' diye ortalarda dolanıp binbir günah işleyen, ağzında cak cak, pabuç kadar cikletle, sokaklarda bağıra çağıra hafif meşrep dolaşan, okula gidiyorum diye evden çıkıp sersefil tiplerle parklarda fingirdeyen, hayatında bir sayfa ciddi yazı okumamış olan, 'kim kimle nerede ne yapmış, ay yazıııııık bak görüyor musun'lu sabah programlarından başka bir şey bilmeyen insanları ve benzer tipte vatandaşlarımızı koyun zaten bir kenara siz... Onları eğitmeye, kültür ve yaşam kalitesi daha yüksek bir toplum yaratmaya çalışmak yerine,

diğer 'tehlikeli'leri; hanımefendileri, beyefendileri susturmakla ilgilenin, olur mu?

'Ergenekon Komedyası' adı altında işlem görenlerin hemen hepsi ne güzel konuşuyor; ne öz cümlelerle, ne sakin, ne bilinçli konuşuyorlar... Ne kadar az cümleyle ne kadar çok şey söylüyorlar, bağırmadan, çağırmadan. Beyefendi ve hanımefendi hepsi de. Gurur duyuyorum. Bu arada bu dava ile ilgili tüm sorumlular; acaba siz hangi gruba giriyorsunuz, merak ettim birden, mazur görün... Hani yukarıdaki 'cak cak grubu'na mı yoksa bu paragraftaki 'hanımefendi/beyefendi grubu'na mı?

Haberler, yazılar, sohbetler.. İçim daralıyor, çok çok çok daralıyor.

Kelimelerin hiç birinin yetemeyeceği, yetemeyebileceği kadar daralıyor. Kızgınlık, öfke, haksızlık, gereksizlik, acıma, utanma, sabırsızlık, nefret, empati... Binbir türlü şey dönüyor beynimin içinde.

Bütün bu yaşananlar bir açıdan maske takmış 12 Eylül değil ise nedir Allahaşkına? Bu çağda; teknoloji başka, insanların katılımı başka, görünümü başka, televizyonunun ve internetin rolü ile beraber genel anlamda şekil şemal başka. Hepsi bu! Geri kalan aynı. Yani insanlar düşündükleri, ifade ettikleri ve tercihleri yüzünden susturulmaya çalışıyorlar.

Suçları ne?

1. Onurlu, gururlu, vicdanlı bir vatanda yaşamak istemek.
2. Bize emanet edilenin ne olduğunu anlamış olmak ve anlamamış olanların yüzüne vurmak.

O zamanlar kitaplar yakılıyordu, şimdilerde telefonlar dinleniyor, bilgisayar kasalarına el konuyor. Hem de aynı eskisi gibi sabaha karşı... Komediye bak sen! Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, insaf! Evlerimizde kamera da olabilir mi acaba? O peşlerinden ayrılmadığınız büyük önemli (!) yerlerde böyle mi oluyor? Onlar size 'Biz böyle yapıyoruz (sizi kandırıyoruz aslında siz de doymayın aptallığınıza) ve siz de bundan yapın istiyoruz' mu diyorlar? Kesin öyledir, başka türlü bir şey yapamazsınız siz, zira korkak, cahil, bilgisiz ve düşüncesizsiniz. Bir de yüzeysel. Derinliksiz yani; öngörüsüz, içgörüsüz... Bunların ne demek olduğunu bilmeme ihtimaliniz bile çok yüksek hatta.

Neyse, ne diyordum?..

Hatırladım; 12 Eylül... Mahkum kaçardı, asker peşinden 'dan dan' diye ateş ederek koşardı sokaklarda, sınıfımızın camından seyrederdik. Şaka gibi, çizgi film gibi! Şimdi daha moderniz çok şükür... Yaşanan tüm fiziksel işkenceler, kendilerini sakin ve derinden psikolojik işkence tekniklerine bıraktı yerini. Daha ne isterim? Üstelik çok daha çokulusluyuz bu sefer maaşallah.

Yahu, nasıl olabiliyor böyle şeyler? Nasıl izin verdik de bu konuma gelebildik, nasıl oluyor da bunlarla ilgilenebiliyoruz, tüm enerjimizi, mesaimizi delinin kuyuya attığı taş için harcıyoruz, nasıl da olacakları göre göre bu günlere kadar geldik? Kim aptal, kim akıllı, aşıyor aklımın sınırlarını... Kıs kıs gülenler kim? Bir şey bildiğini zannedip aslında bilmeyen zavallılar aslında hangi taraf, biz miyiz onlar mı?

Tek amaç üniter yapıya karşı insan, mekan ve zaman kazandırmak, bunun lâmı cimi yok artık! Davanın siyasi olduğunu da biliyoruz. Ama nasıl da herşey istedikleri gibi yaşanıyor, biz de öööööööyle buralara yazdığımızla, ya sabır çektiğimizle, dişlerimizi sıktığımızla kalıyoruz...

Biz bunlarla ilgilenelim zaten; kim ne düşünüyormuş, neye inanıyormuş diye kocaman bir magazin programı olsun hayatımız, siyasiler de bunun başını çeksin. Ne gerek var sanayide, bilimde, teknolojide ve diğer alanlarda gelişmeye, üretmeye, öncülük etmeye...

Biraz önce siz de duydunuz mu bilmiyorum ama ne dinledim biliyor musunuz? Yine özür dileyerek yazmak istiyorum; Sayın Alemdaroğlu'nu, hastasının arayıp 'Makatımdan kan geliyor hocam, ne yapmam lazım?' demesinin, iddianamede olduğunu!!!

Her topluluk hakettiği gibi yaşarmış, yönetilirmişşşş... İstemiyorum kardeşim böyle aptal aptal, bilinçsiz olayları çevremde, ben çok daha iyisini hakediyorum. Biz çok daha iyisini hak ediyoruz.

Hey Allahım, sen aklıma mukayyet ol! Bir mucize göster bize...

 
Toplam blog
: 61
: 937
Kayıt tarihi
: 20.09.08
 
 

Yazmak sorumluluk istiyor. Zor iş, başka bir alem. Yaşamın ta kendisi gibi. ..