Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '13

 
Kategori
Güncel
 

"Cumhuriyet fazilettir."

"Cumhuriyet fazilettir."
 

Dinimizin de en büyük güvencesidir cumhuriyetimiz..


“Türk milletinin tabiat ve şiarına en uygun olan yönetim, Cumhuriyet yönetimidir.”

Gazi Mustafa Kemal..

Yukardaki sözlerin sahibi, Cumhuriyetin kurucusu ve Laik Türkiye’nin Mimarı Gazi Mustafa Kemal, 1907-1910’lu yıllarda, Padişahı, kumandanları, İttihat ve Terakki Cemiyetindeki arkadaşlarını cesaretle eleştirir. Tüm bu eleştirilerine ve memleketin kötü gidişindeki sorumluları sorgulaması üzerine yakın çevresi ve arkadaşları kendisine sorarlar;

Peki Kemal sen olsan ne yaparsın?..

Yapacaklarını anlatır.Önce memleketin ve ordunun genel bir tasvirini çizer. Padişah yıkılacaktır, ordu yeniden kurulacaktır.  İşte bu tartışmalar bu genişliğe varınca, artık hayalde işler. İlerde ve günün birinde edineceği yetkileri biliyormuş ve sanki bu yetkiler daha şimdiden elindeymiş gibi etrafındakilere görevler, meslekler dağıtmaya başlar. Hem de gayet ciddidir. Karar ve emirleri kesindir.

-Seni Harbiye Nazırı yapacağım,

-Sen Başvekil olacaksın..

Sorarlar yine kendisine:

Peki Kemal bizi bu mevkilere getirmek için sen ne olacaksın?. Yoksa Padişah mı?..

Cevap verir;  Hayır ondan da büyük..  

Cumhuriyetin faziletlerini bilen ve ülkesi için en uygun rejim olduğuna inanan bu yiğit insan ta o zamanlarda bile yeryüzünde halkın iradesi üzerinde hiçbir makam olamayacağını görmüş ve;

Ne olacaksın, yoksa Padişah mı? Sorusuna hayır ondan da büyük cevabını vermiştir. 

Bu cevaptaki “büyük” kavramı tabiki halkın iradesine olan güvenin dışa yansımasıdır .

Osmanlının çürümüş düzeni, ülkenin işgal altındaki hali, ordunun  pasifize edilmiş durumu karşısında topyekün bir milli mücadele ile sonucunda Cumhuriyet’in ilanı düşüncesi kafasında o zamanlardan filizlenmiş ve çevresindekiler tarafından (özellikle Enver Paşa’nın kompleksli ve kıskanç hali) ciddiye alınmaması ve bazende alaya alınmasına rağmen kendisini hiçbir zaman yılgınlığa düşürmemiştir. Kararlı, kendinden emin  hali adım adım yeni Türkiye’ye ve Cumhuriyet Rejimine doğru yönlendirmiştir ulusu.

Osmanlı enkazı’nın altından Yeni bir Cumhuriyet yaratacaktır. Bu durumu çok net bir şekilde çevresine aşılamaya ve inandırmaya çalışmaktadır.

O dönemden 28 Ekim 1923’e kadar olan gelişmeleri biliyoruz. Milli Kurtuluş Savaşının kahraman önderi tüm zorlukları yenmiş, Osmanlı’nın küllerinden ve Ümmet Toplumundan yeniden bir millet ve gencecik bir Cumhuriyet yaratmanın çok önemli adımlarını atmıştır. Bu şanlı yaradılış destanı tarihin sayfalarında çok görkemli bir şekilde vardır zaten.

Biz 28 Ekim 1923 gecesine gelelim.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk o gece Çankaya ‘da akşam yemeğinde bulunan ve aralarında İsmet Paşa, Milli Müdafa Vekili Kazım, eski kolordu kumandanlarından Sinop Mebusu Kemalettin Sami ve Milli Mücadele Kocaeli grubu kumandanı Halit Paşa’nın da bulunduğu  Milli Mücadele Kahramanlarına “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” demiştir.

Ve 29 Ekim 1923 te öğleden evvel Teşkilatı Esasiye Kanununda değişiklik yapılarak Cumhuriyet’in ilanı (Kanun no:364) ve Ankara Milletvekili T.B.M.M. Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın  oylamaya katılan 158 üyenin oy birliği ile Cumhurbaşkanlığı kabul edilmiştir.  Devamında da 30 Ekim 1923’te Malatya Mv. İsmet Paşanın “Başvekil” ünvanıyla ilk cumhuriyet hükümetini kurması gerçekleşmiştir.

Evet Gazi 1907’li yıllarda bir hayalmiş gibi  görünen ideallerini bir bir gerçekleştirmiş  ve yakın çevresinin alaycı, kıskançlık ve kompleks dolu yaklaşımlarına gereken cevabı vermiştir.  Genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, kendisi de padişahların çok çok üzerinde bir makama Cumhurun başı olarak gelmiştir.  

Peki ne olmuştur ondan sonra?.

Cumhuriyet ilan edilmesi ile kalmışmıdır?. Genç Türkiye, Cumhuriyetle birlikte yeni idealler peşinde koşmuşmudur?. Ülkenin (özellikle düşmanın kaçarken yakıp yıktığı viran ettiğ) hali yeniden onarılmayacakmıdır?.

Gazi’nin aklındaki Cumhuriyet tüm bu zorlukların üstesinde gelmeyi bilmiştir.  

Laik sistemin yerleştirilmesi, Tevhidi Tedrisat kanununun getirilmesi, Hilafetin kaldırılması, Tekke Ve Zaviyelerin kapatılması, harf ve kıyafet devrimlerinin gerçekleştirilmesi, iktisadi önlemlerin getirilmesi, Osmanlı’dan kalan dış borçların ödenmesi, ülke ekonomisinin geliştirilmesi ve canlanması için bir çok stratejik tesisin devletleştirilmesi, bankalardan, basma fabrikalarına, demiryollarından Demir Çelik tesislerine,  limanlara kadar bir çok ekonomik değerin kazanılması  çabaları  Cumhuriyetin altın yılları olan 1950’lerin başlarına kadar sürmüştür.  

Dost düşman tüm dünyanın saygısını kazanan ve takdir edilen bu büyük uğraşlar sonucu Türkiye (müslüman bir ülke olmasına rağmen) batıdan daha batılı bir medeniyet ülkesi olmuştur. O kadarki örn. Kadın hakları konusunda batıdan çok önce ve çok ileri adımlar atabilmiştir. Cumhuriyetle gerçekleşmiştir tüm bunlar ve ilelebette devam edecektir eminim.  Atatürk yeni Türkiye’yi kurmak için halka güvenmiş ve başarmıştır.

Günümüzde Cumhuriyet’in durumu ne?, her hangi bir tehlike varmı?, eğer Cumhuriyet  için bir tehlike varsa halkımız bunun farkındamı?.

Şüphesiz Cumhuriyet her zamankinden daha çok tehdit ve saldırı altındadır. Günümüzde Cumhuriyetin yarattığı değerleri sata sata bitiremeyen ve kurucuları için en ağza alınmayacak lafları edenler, bir yandan da 2. Cumhuriyet safsatası altında yıkıcılıklarını ve Cumhuriyet düşmanlıklarını açıkça beyan edebilmektedirler.  Daha dün BDP’nin yedek partisi olarak kurulan HDP’nin kongresinde "Biz bu 90 yıllık Cumhuriyeti tanımıyoruz" teraneleri dillendirilmedi mi?.

Ülkenin Başbakanı Cumhuriyet kurucuları için “ayyaş” demedimi?.

“ Laiklik dinsizliktir” hezeyanları dillendirilmiyormu?. , Türban tüm kamu kurumlarında serbest bırakılmadımı?. 

O saygın Cumhuriyet’in dünyaya açılan kapısı olan Hava Yollarında sarıklı, takunyalı, entari gibi tuhaf tuhaf kıyafetler giyinmiş sakallı tarikat muridleri çalışmıyormu artık?.

Ankara’nın tüm semtleri adeta bir tarikat cennetine dönüştürülmedimi cemaatler tarafından?.  

Eğitim sistemi tamamen İmam Hatip kaynaklı ve murid yetiştirmeye yarayan kurumlar haline getirilmiyormu?.

“Ulemaya” dayalı ruhban sınıfı yaratma çalışmaları içten içe kemirmeye başlamadımı Cumhuriyetimizi?..

Ordusu teslim alınmış, yargısı F Tipi olmuş, adaletten ve hukuktan eser kalmamış bir ülke haline getirilmedikmi son on yılda?.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildiği zaman T.B.M.M.’de “Din bakımından en muvaffık hükümet şekli  Cumhuriyet’tir.  Yaşasın Cumhuriyet”. Diye bağıran kahraman din adamı Antalya Mebusu Rasih Hoca’nın yerini şimdi meclise türbanla gireceğim diyen sahte dinciler almadı mı?.

Tüm bunlara bakarak Cumhuriyetimizin her zamankinden daha çok tehlike altında olduğunu görürüz.

Görürüzde, karşılığında yarın meydanlara toplanacak olan on milyonlarıda görürüz.

Ve Cumhuriyetinde, geleceğimizinde, Atatürk’ün unutturulmamasınında teminatının o on milyonlar olduğunuda görürüz.

Evet Cumhuriyet tehlike altında ama boş ve sonuçsuz kalmaya mahkum bir tehlikedir bu kabus.. Gelecek parlaktır ve o parlaklık yakındır. Tüm Cumhuriyet düşmanları hüsrana uğrayacaktır. Bu durumun gerçekleşmesinin müjdecileride yarın meydanlarda toplanacak olan on milyonlardır.

Her kesimin içi rahat olsun,  Cumhuriyet emin ellerdedir.

Yaşasın Cumhuriyet.. 

Yararlandığım kaynaklar; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Cilt I,II ve Sabahattin Selek Milli Mücadele Cilt II..

 Saygılar..

28.10.2013

Saat; 15.00

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..