Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '09

 
Kategori
Gönüllülük
 

"Devrimci Gençlik Köprüsü" Anılarım -7-

"Devrimci Gençlik Köprüsü" Anılarım -7-
 

anayaso köprüsü...


Pazar günü Yüksekova’ya doğru yola çıktık. Ufacık pikapta 18 kişiyiz. Yeni köprüde ayrıldı Yüksekova yolu ve birden düzgünleşti, güzelleşti, yola benzedi. Amacımız hem ilçeyi bir görmek hem de Cilospor’la bir maç yapmak. Bir müddet sonra sıyrıldık dağların arasından, geniş bir ovaya çıktık. İlk defa işlenebilecek toprak görüyoruz Hakkâri’de. Sağa sola bakarken girdik Yüksekova’ya. Küçücük bir çarşı, iki yanda iki sıra dükkânlar, bir kaç arkadaş şöyle bir gezelim dedik.


Bir kaç kahvehane var ortalıkta, geri kalanı dükkân. Dükkânlardan birine ilişti gözüm, radyo tamircisi. Ayni zamanda kitap da satıyor ve vitrinde bir kaç kitap: Büyük Namaz Hocası, Mevlit, Marx’ın Sosyolojisi, Sovyet Şairleri Antolojisi, Hazreti Ali Kan Kalesi Cengi... Hiç görmemiş gibi bakıyoruz kitaplara. Nedense yadırgıyoruz yan yana oluşlarını. Biraz ileride yenice bir bina var, Tüccarlar Kulübüymüş. Ve bütün diğer benzeri kulüpler gibi büyük kumar dönüyormuş her gece burada. Gittik bir kahveye oturduk, bir kaç Yüksekovalı ile sohbet ettik bölge üzerine. Kalktık bir başka kahveye gittik, bir kaç kelime de orada konuştuk.


Pinyaniş aşiretinin ağalarındanmış belediye reisi. Yüksekova kendi ilçesi ve elinden geldiğince güzelleştirmeye çalışıyormuş ilçeyi. “Doğu’nun Paris’i” diyorlar buraya. Bizim oralarda da koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler! Halk hayvancılıkla geçiniyor. Toprakların çoğunluğu Kerem ağanın oğlu Ahmet Zeydan’ın. Köylü koyun yetiştiriyor, sonra ya kendisi götürüyor İran’a, ya da tüccarlar.


Bunun yanında başka şeyler de para ediyormuş İran’da. Mesela lastik ayakkabının çifti orada 45 TL imiş. İran’dan da çay, pirinç, kadife kumaş, halı, radyo getiriliyormuş. Birisi “Türkiye’de 1200 liralık bir teyp orada 600 TL “ dedi. Son zamanlarda buradan İran’a afyon kaçakçılığı da başlamış. Diri aşireti Mehmet Emin ve abisi Rüstem (Rüsto derler bir adı) yaparlarmış bu masumane işi. Geçen sene 200 Kg. esrar yakalanmış bir pikabın gizli bir bölmesinde. Ve de bu işle uzaktan yakından ilişkisi olanların en fakir zamanlarında 500 TL olurmuş ceplerinde...


* * * *


Ve burada son vermişim notlarıma. Kamp koşullarında devamını getirmek, günü gününe notlar almak mümkün olmamış, olmadı... Yani Zap Günlüğüm burada bitiyor.


O köprü yapıldı, üzerinden kadınlar geçti doğuma gitti, çocuklar geçti okula gitti, babalar geçti iş aramaya gitti... Ve 1999’da bir gece kulakları sağır eden bir gürültü duyuldu Zap suyunda... Devrimci Gençlik Köprüsü bombalanmış ve kullanılmaz hale gelmişti. Bir dönemin, yardımlaşmanın, dayanışmanın, 68 ruhunun sembolü, bu değerlere düşman olanlarca tam otuz sene sonra yok edilmek istenmişti. Şimdi Zap’ın iki yakasında ayakları durmakta...


Günlükte yer almayan Zap anılarım da var elbette. Sanırım onları da anımsayabildiğim kadarıyla yazmak ve bu günlüğün sonuna eklemek, günlüğün eksik yanını biraz olsun tamamlayacaktır. En kısa zamanda o anıları da yazıya dökmek üzere, şimdilik bu kadar...

 
Toplam blog
: 195
: 688
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Dünyanın internet sayesinde küçüldüğü günümüzde büyüyen sorunlara ilişkin duygu ve düşüncelerimi pay..