Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '21

 
Kategori
Tarih
 

"Gel de, Ordularını Kurtar!"

 

"Hacıanesti! Gel de, ordularını kurtar!"

Gazi Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922'nin şafak vaktinde başlayıp, 30 Ağustos 1922 tarihinde zaferle son bulan Büyük Taarruz'da işte böyle haykırmıştı; İngilizlerin desteğiyle topraklarımızı işgâl eden Yunan ordularının mağrur ve hadsiz komutanına. Bu tarihî haykırış, kendi topraklarında yıllarca güçlü Batılı devletlerin esareti altında bağımsızlık mücadelesi veren bir halkın artık özgürlüğüne kavuşacağının müjdecisiydi. 

30 Ağustos 1922'de Ege kıyılarına doğru yayılan Anadolu'nun bağımsızlık ateşi; çok kısa sürede işgâlci Yunan ordularını da yakıp, kül ederek, 9 Eylül 1922'de güzeller güzeli İzmir'in kıyılarından, Ege'nin mavi derinliğine gömmüştü. 

99. yıldönümünde İzmir'in kurtuluşu ile ilgili yazıma, 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Zaferi ile başlamak istedim. Zira 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Zaferi'ne değinmeden, İzmir'e ve İzmir'in kurtuluşuna dair yazılmış bir yazı da hiçbir anlam ifade etmezdi.

Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın, 13 Kasım 1918'de İstanbul'a geldiği Kartal istimbotunun güvertesinden, Dolmabahçe Sarayı'nın önüne demirleyen İngiliz ve Fransız donanma gemilerine yönelerek; "geldikleri gibi giderler" sözüyle başlayıp, 9 Eylül 1922'de Ege'nin mavi derinliklerinde sona eren bir istiklâl yolculuğunun son durağıydı İzmir. Ondan da sonra geriye artık, şehri yıllarca istilâ eden İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin büyük hayalkırıklıkları içerisinde anahtarlarını bıraktığı İstanbul şehrini, mekânın sahibi olarak gidip, teslim almaya gelmişti (6 Ekim 1923). 

Her neyse, konumuz İzmir'in kurtuluşu idi. İzmir'e dönelim. Ama nasıl ki İzmir'in kurtuluşu, 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Zaferi'nin sonucu olduysa; 9 Eylül 1922 İzmir'in kurtuluşu da, aynı şekilde 6 Ekim 1923'te İstanbul'un kurtuluşunun başlangıcı oldu. 

Doğma, büyüme İstanbul sakiniyim. Çocukluk yıllarımda İzmir'de yaşayan rahmetli dedem, anneannem, teyzemler ve dayımlara ailece sıklıkla yaptığımız ziyaretler, beni zamanla Ege'nin incisi bu şehrin fahri bir yerlisi yaptı. 1927 yılından bu yana 9 Eylül İzmir'in kurtuluş yıldönümünü de kapsayacak şekilde organize edilen İzmir Enternasyonel Fuarı, neredeyse ailecek her sene müdavimi olduğumuz bir etkinlikti.

2018 yılında Yunanistan'a yaptığım bir gezide, Ulu Önder Atatürk'ün doğum yeri Selânik'in pek çok köşesinde; İzmir'in Kordon sahilinin birebir benzeri yerler keşfettim. Bu toprakların özgürlüğü için hıncahınç savaştığımız Yunanlılarla coğrafyamız, mekânlarımız, yemeklerimiz ve kültürlerimiz arasında ne çok benzerliklerin olduğunu; biraz şaşkınlık biraz da hayranlıkla gözlemledim. 

Gördüğüm, gezdiğim yerlerin kendileriyle özdeşleşen tatlarından yemek gibi bir huyum vardır. Aynı şekilde zamanla İzmir'in boyozu, gevreği, lokması ve kumrusu gibi pek çok lezzetinin farkına vardım ve tutkunu oldum.

İzmir'in halkı, Ulu Önder Atatürk'e, kurduğu Cumhuriyet'e ve ilkelerine yüreğiyle bağlı yerel halkların hiç şüphesiz en başında gelmektedir. Çalışanı ve halkıyla herkesin, gerek dükkânı gerekse evinin camında millî bayram olsa da olmasa da ay yıldızlı Türk Bayrağı hep baş köşededir.

Sokak düğünleri ve kendine özgü rakı adabıyla bambaşka bir eğlence kültürünün temsilcisidir İzmir. 

İşte böylesine zengin ve güzel bir şehrin 99. kurtuluş yıldönümü bugün. "Denizi kız, kızı deniz; sokakları hem kız hem deniz kokan."(*)

* Atatürk'e Ağıt - Cahit Külebi

 

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..