Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

“Mevsim bahaaaarrr oluncaaaaaa…”

“Mevsim bahaaaarrr oluncaaaaaa…”
 

Güneyde, batıda havalar güzelleşmeye başlayınca tüm Türkiye’ye bahar geldi sanılır. Oysa karakış doğuda, güneydoğuda hâlâ devam etmektedir. Zaten hava koşullarından kaynaklanan olağanüstü durumlar batı kentlerine endekslidir. Batı kentlerinde kar yolları kestiğinde okullar tatil edilir, okullar tatilse tatil uzatılır v.s. Geçtiğimiz yazlardan birinde, İstanbul’da hava sıcaklığı 40 derecenin üzerine çıktı diye olağanüstü durum ilan edildiği hâlâ hafızalarımızdadır.

Neyse… Havaların ufaktan ufaktan düzeldiği bu günlerde, biz de tüm memlekete bahar gelmiş gibi düşünüp yazımızı yazmaya başlayalım bakalım.

* * *

Bu satırlar Adana’dan yazılmakta. Birkaç gündür muhteşem bir hava var. Günlük güneşlik. Adana caddelerinde yarım kollu gömlek, tişört giymiş insanlara rastlamak olağan bir hal almaya başladı bile. Caddeler boyu sıralanıp giden turunç ağaçlarının üzerindeki turunç sayıları hızla azalmakta. Kebapçı çırakları gece yollara dökülüp bu turunçları topluyorlar. Salatanın üzerinde turunç suyu enfes olur. Çok sürmez, tüm turunçların, portakalların yeni sezon çiçekleri açıp, tüm Adana caddelerini misler gibi kokutmaya başlar. Hatta başladı bile hızlıdan hızlıdan... Adana’nın en güzel zamanları bu zamanlardır.

* * *

Bugünlerde Adana bulvarlarında hızlı bir çalışma var. Kaldırımlar, dükkanlar, dükkan önleri yıkılıyor, yeniden yapılıyor. Yeni kaldırım taşları döşeniyor… Yukarıda Allah var, çok da güzel oluyor. Turgut Özal Bulvarı filan… Çok geniş ferah kaldırımlara kavuştu. At koştur valla! Bu kaldırım çalışmaları sürerken bakıyorum da… Yeni yeni ağaçlar da dikiliyor, kaldırımlar yeşillendiriliyor. E tamam yeni ağaç dikiliyor da… Bu ağaçlar neden turunç ağacı değil? Kaldırımlarımız ve dahi her bir yerimiz turunç bahçeleri gibi olsa… Her bahar ortalık misler gibi koksa güzel olmaz mı? Üstelik turunç ağaçları kalenderdir. Özel bir ilgi de istemez, kendi halinde yaşar gider.

* * *

Kaldırım deyince… Aklıma takılan bir konu var. Kaldırımlardaki kaçak yapılar, uzantılar, girintiler v.s. yıkıldı, kaldırımlar halkın kullanımına açıldı. Güzel de oldu. Peki buraları yıkıp güzelleştiren belediyemiz neden bu tip yapılaşmalara göz yumuyor? Kaldırımlarımız hiç işgal edilmese, belediyemiz de onları yıkmakla zaman, para ve enerji kaybına uğramasa… Üstelik o girintileri, çıkıntıları yapan vatandaşlar da “Herkes yaptığına göre yasak değil. Belediye bir şey demiyor galiba..:” diye düşünüyor olsa gerek ki, bir kucak para harcıyor oralara.

* * *

Belediye mevzuuna nereden geldik ki? Güzelleşen havalardan, mis kokan turunçlardan söz ediyorduk…
Bu havalarda çalışmak da zor be! Yazların aşırı sıcak olduğu memleketlerde öğle vakitleri tatil edilirmiş. Sıcak ortadan kalktığında, akşam serinliği çöktüğünde açılırmış dükkânlar, iş yerlerinde mesai o zaman başlarmış. Şimdi ben diyorum ki… Baharın böyle erken geldiği, soğuk kış günlerinden hızlı çıkıldığı memleketlerde de böyle uygulamalar yapılsa?...

Baharın bu kışkırtıcı etkisi ortadan kalkıp duygular eski yerlerine dönene kadar iş yerleri tatil edilse… Bu döneme rastlayan vergiler, SSK, Bağkur borçları affedilse ya da en azından takside bağlansa… Bahar nedeniyle çalışma ve de kazanma güçlüğü çeken esnafa düşük faizli, uzun vadeli kredi verilse… Baharın şiddetli yaşandığı bölgelerde olağanüstü durum ilan edilse… Bu bölgelerdeki iller özel teşvik kapsamına alınsa… Öğrencilerin bu döneme rastlayan sınavları ertelense… Aldıkları düşük notlar af çıksa... Belediyeler bu mevsimlerde, aşıklar için, gökyüzünün göründüğü, çiçek kokan, çıplak ayakla toprağa basılabilen özel bahar çadırları oluştursa… Aşıklar bu çadırlardaki banklara oturup birbirlerini gözlerine hülyalı hülyalı baksa… Sanki zaman dursa… Bir gülüş bin acıya bedel olsa… “Mevsim bahar oluncaaaa, aşk gönüleeee doluncaaaaa, sevenler kavuşuncaaaaaa!... Yaşamaaaaak negüzeeeeelllll!..” diye Orhan Ağbi’den şarkılar söylense…

Ne dersiniz? Hoş olmaz mı?

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..