Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '18

 
Kategori
Tarih
 

"Sarıkamış'tan Esarete"

"Sarıkamış'tan Esarete"
 

*Bir anı kitabı.
Bir Osmanlı subayı, Ziya (Yergök) askerlik yaşamını 1800 sayfalık anılarında anlatmıştır. Anıların Sarıkamış harekatından başlayarak esaretten kurtuluşuna kadar geçen bölümü "Sarıkamış'tan Esarete" (1915-1920) (1) adıyla kitaplaştırılmıştır.

Binbaşı Ziya Bey, Sarıkamış Harekatına Alay Komutanı olarak katılmıştır. Alayı (83 ncü Alay) 9 ncu Kolordu'ya bağlıdır. 9 ncu Kolordu Sarıkamış'ta kuşatma harekatını icra eden iki ana birlikten birisidir. Sarıkamış'a kadar ulaşmış, eriyerek gücünü kaybettiğinden taarruzda başarılı olamamış, maalesef Kolordu Komutanı bile esir düşmüştür.

Ziya Bey ve 83 ncü Alay da bağlı olduğu Kolordunun kaderini paylaşmış, Alay eriyerek yok olmuş, kendisi de yaralanarak esir düşmüştür. Altı yıllık esaretten sonra kaçarak yurda dönmüş ve Cumhuriyet döneminde de hizmete devam edip Tuğgeneral rütbesiyle emekli olmuştur.

*Anıların tarih açısından değeri var mıdır?
Tartışmalı bir konu.
Bir görüşe göre anılar subjektiftir. Gerçeği yansıtmaz. Sonradan yazılan anılar doğal olarak yazanın kendisini haklı çıkarma güdüsünün etkisi altında şekillenir. Üstelik, sonradan yazılan anılar, istenirse, "filmin sonuna" göre uyarlanarak gerçeklerden iyice uzaklaşabilir. 

Arzu edilen anıların günlük olarak yazılması ve sonradan üzerinde oynanmamasıdır. Yazıldıktan yüz yıl sonra anıları okuyan bizlerin amacı zaten anılarını yazanı yargılamak değildir. Amacımız o günlerin ortamını, duygularını, düşünce şekillerini anlamaktır.

Yöntemi ve kapsamı ne olursa olsun ben anılarını yazarak bize o günleri yaşatanlara saygı duyuyorum.

Ziya Bey'in anılarının bir kısmının gün ve hatta saat belirtilerek kaleme alınmış olması "ham", "sonradan işlenmemiş" olduğu izlenimini uyandırdı bende. Kendi yanlışlarını da çok yerde açık kalplilikle anlatmış zaten.

Sarıkamış Harekatı alay çapında bir birlik üzerinden yorumlanamaz. (Kitaptaki bilgilere göre 2000-2500 mevcutlu) Resmin tamamını görmek isterseniz "Sarıkamış felaketine giden yola döşenen taşlar" başlıklı blog yazımı okuyabilirsiniz. 

Bu yazının amacı yaşananları bizzat yaşayanlardan dinleyip, dikkatimi çeken olayların askeri ve insani boyutunu irdeleyerek yorumlamaktır. Moda deyişle "işin mutfağına" bakmaktır. Anılar bu amaca hizmet eder. Harekatın bu ayrıntıları resmi belgelerde yer almaz. 

Telif haklarına saygılı davranmak için hiç doğrudan alıntı yapmadım.  Anlatılanları hikaye ederek kendi yorumlarımı yaptım. Umarım emeğe saygısızlık etmemişimdir.

Yazıda askeri konular ağırlıklı olacaktır. Askeri konular ilginizi hiç çekmiyorsa okumanızı önermem.

*Köprüköy Muharebesi
1 Kasım 1914 tarihinde Rus birlikleri sınırı geçerek Doğu Anadolu'ya taarruza başlamıştır.

Köprüköy Muharebesi 11 Kasımda olmuştur. Sarıkamış Harekatından öncedir. Yıllarca sürecek Türk-Rus savaşının bizim açımızdan ender başarılı muharebelerinden biridir.

83 ncü Alay bu taarruza katılmış ve başarıda önemli rol oynamıştır.

*Taarruzun durdurulması emri
11 Kasım günü saat 10'da düşmana taarruz etmeleri birliklere emredilmiştir.

83 ncü Alay emredilen saatte harekata başlar ve taarruzu başarılı bir şekilde gelişir.

Taarruzun ortasında, birlik açık arazide savaşırken, üst makamdan taarruzun durdurulması emri alınır. Emir görevli bir subay tarafından iletilir. Nedeni, taarruza katılacak diğer dost birliklerin henüz bölgeye ulaşamamış olmasıdır. Komutanlığa göre, ilerlemeye devam ettiği takdirde 83 ncü Alay ileride tek başına kalacak ve muhtemelen ezilecektir.

Ziya Bey, uygulanmasını sakıncalı gördüğü bu emri uygulamaz ve taarruzu sürdürür. 83üncü Alay hedefine ulaşır. Üst makamdan da başka bir ses çıkmaz.

*İrdeleme ve yorum
Uygulama Osmanlı Ordusunun iyi yönetilmediğine dair ipuçlarıyla doludur.

Taarruzu planlayan üst komutanlık, taarruza başlama saati yerine taarruza hazır olma saati verebilirdi.

Taarruzun emirle başlaması halinde bu tür aksaklıklar önlenir, tek birliğin taarruzu yerine, hazır olduklarında birliklerin hep birlikte taarruz etmeleri sağlanabilirdi.

Birliklerin taarruza hazır olmadıkları anlaşıldığında taarruz ertelenebilirdi.

Taaruzun durdurulması emri 83 ncü Alay'a bir subayla iletilmiştir. Haberleşme habercilerle sağlanmaktaydı. Başka herhangi bir iletişim vasıtası ve irtibat yoktu. 

Bu iletişim eksikliği Sarıkamış Harekatının da genel zafiyeti olmuştur. Okumalar Alayları geçtim Ordu'nun Kolordularıyla bile haberleşme imkanının olmadığını göstermektedir. Böyle bir harekatın başarı şansı yoktur.

Ziya Bey taarruzu durdurmayarak "emre itaatsizlik" etmiştir. Çok ağır bir suçtur. Askerliğin en temel kuralına göre, emrin uygulanmasından doğacak sorumluluk emri verene aittir.

Taarruzun başarılı olması bu "itaatsizliğin" cezasız kalmasını sağlamıştır. Bu cezasızlık Ordu'nun yönetiminde her kademede zafiyet olduğunun açık göstergesidir.

Taarruzun sonucu ne olursa olsun Alay Komutanının görevden alınması gerekirdi.

83 ncü Alay hedefine ulaşmıştır ama sonra ne olmuştur? Gece Alay'ı kötü bir sürpriz beklemektedir.

*Gece baskını
Alay hedefine ulaşmış, gece olmuştur. İleride tek başınadır.
Ziya Bey, güzel bir akşam yemeğinden sonra dinlenmeye çekilir.

Bu arada anıların pek çok yerinde geçen bir konuya değinmek istiyorum. Anılarda en detaylı ve en sık anlatılan konu "yemek" konusudur. Ne yenmiş, nerede yenmiş, ne kadar yenmiş ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Uygun yiyecek bulunamadığında ise derin hayal kırıklıklarından söz edilmiştir.

Bu bir eleştiri değil, gözlemdir. İnsan savaşın içinde de olsa doğal ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Bu kadar önem ve öncelik verilmesini yadırgadım.

Geceye geri dönersek; Alay Komutanı dinlenirken birliği baskına uğrar. Ruslar, birincisi yatsıdan sonra, ikincisi gece yarısı, üçüncüsü şafak sökerken olmak üzere tam üç kez saldırırlar. Yani savaş gece bütün şiddetiyle sürmüştür. "Su uyur düşman uyumaz" deyişi maalesef gerçek olmuştur.

Birlikler mevzilerini savunmuş ancak çok ağır kayıp vermişlerdir. Bölük Komutanları şehit olmuş, 700 mevcutlu bir taburun mevcudu 200'e düşmüştür.

Gün boyu süren muharebede şehit ve yaralı olarak verilen toplam 200 kayıpla kıyaslandığında kayıp çok büyüktür.

Alay Komutanı birliğine yapılan saldırıyı uykudan uyanınca sabahleyin öğrenmiştir. Kendisine o ana kadar hiç bir bilgi ve rapor gelmemiştir. 

Kendisi yatmadan önce top ve tüfek sesleri duymuşsa da bunları "olağan" kabul etmiştir.

*İrdeleme ve yorum
Yorum yok deyip geçmek belki en iyisi ama şehitlerin anısına saygı duyduğum için konuyu değerlendirmek istedim.

83 ncü Alay en ileride ve yalnızdır. Sağı da solu da saldırıya açıktır. Dost birlikler hala görünürde yoktur.

Ziya Bey'in Alayın hassas durumunu üst komutanına iletip mutlaka takviye istemesi gerekirdi. Kara muharebelerinin inceliklerini bimem ama en azından birliğini bir çember içine alıp çepeçevre savunma tertibi alabilirdi. 

Kendisi de sıcak yerde uyumak yerine arazide savunmanın merkezinde olmalıydı. Yatmadan önce top tüfek sesleri duyduğunda nedenini araştırmalıydı.

Alay Komutanı gündüz elde ettiği başarının verdiği iyimserliğin etkisiyle 500 şehide mal olan bir yönetim hatası yapmıştır.

Buram, buram acemilik ve beceriksizlik kokan bir felaket. 

Kimsenin kimseden haberi yok.

*Küçük rütbeli birlik komutanları hakkında değerlendirme
Ziya Bey pek çok kez tabur ve bölük komutanlarının yetersizliğinden ve emirleri uygulamamasından yakınmaktadır.
Bu ciddi bir zafiyettir.
Örneğin, bir çekilme harekatında diğer birlikleri korumak için artçı bıraktığı birliğin herkesten önce geri geldiğini görünce sorguladığında aldığı cevap,"korktuk" olmuştur.

Ziya Bey, askerliğin gereklerini yerine getirmedikleri için Divanıharb'e verilmesi gerektiğini düşündüğü küçük rütbeli subaylarının ihmallerini hep görmezden gelmiştir. Her yanlış yapanı cezalandırırsa Alay'da subay kalmayacağını düşünmektedir.

Canla başla çalışan subay yok denecek kadar azdır.

*İrdeleme ve yorum
Savaşta erleri yönetecek küçük rütbeli subayların yetersizlikleri felaketin habercisidir.
Ordu eğitimsiz ve savaşa hazır değildir.
Gönülsüzdür.
Bu Ziya Bey'in çözebileceği bir sorun değildir.

*Askerin bakımsızlığı ve tükenmesi
Kasım ayı ortaları geçilmiştir. Henüz Sarıkamış Harekatı başlamamıştır.

Ordu. Köprüköy Muharebesiyle ele geçirdiği topraklardan geri çekilmiştir. Anılan bu çekilme şiddetli yağmur altında ve gece yapıldığı için düzen sağlanamamış tam bir kargaşa yaşanmıştır. Düşman baskısı ve taarruzu olmadığı için hava şartlarının verdiğinin dışında kayıp verilmemiştir.

83 ncü Alay da bu bağlamda karman-çorman geri çekimiş, daha geride bir savunma hattında beklemektedir.

Asker açtır. Ekmek yerine buğday verilmektedir. Askerler buğdayı çiğ çiğ suyla içmektedirler. Doymadıkları için de ayrıca ne bulurlarsa yemektedirler.

Hastalık ve bakımsızlık birlik mevcutlarını yarıya indirmiştir. Ayakta kalanlar söz dinlemez olmuştur. Üstlerine gidildiğinde, önce karnımızı doyurun sonra iş isteyin demektedirler.

Asker bezgindir. Ölümler olağan karşılanmaktadır.

Ziya Bey bir ahırda samanlar arasında bir insan ayağı görür. Eşelendiğinde ölmüş bir askerin cesedi ortaya çıkar. Ahırda yaşayan diğer askerler olayı umursamamaktadır.

Umursamamak sadece ölenlerle sınırlı değildir. Başka bir ahırda can çekişen bir askerle ilgilenen ve bir damla su veren yoktur. Su verilen askercik Kelime-i Şehadet getirmeye çalışırken ölür.

*İrdeleme ve yorum
Açlık ve başıboşluk askeri bitirmektedir.
Ordu savaşmadan tükenmektedir.
Devletin askerine bakacak besleyecek gücü yoktur.

*Sarıkamış'a doğru
83 ncü Alay Sarıkamış harekatına katılma emri alır.
İleriye doğru yürüyüş başlar.

Bu sırada bağlı olunan Kolordu'nun harekatından sorumlu şube müdürü gelerek Başkomutan Enver Paşa'nın harekat direktifini iletir.

Özetle, artık erzak ve cephane beklemeyeceksiniz. Çünkü kış şartları ve yol olmaması nedeniyle geriden ikmal mümkün değildir. Cephaneye ihtiyacınız olmayacak çünkü düşmanı süngü hücumlarıyla yeneceksiniz.

Erzakınızı ise kendi imkanlarınızla bulacaksınız.

Ziya Bey verilen "cephanesiz muharebe" emrini şaka sanır. Ama değildir.

*İrdeleme ve yorum
Başkomutanlık savaşın asgari ihtiyaçlarını bile karşılama gücünde değildir..
Birliklerden yapılması mümkün olmayan şeyler istenmektedir.
Hayal dünyasında yaşayan Enver Paşa'nın icat ettiği bu strateji akla uygun değildir.
Akıl dışıdır.
Akıl tutulmasıdır.

*Felaket başlıyor
Alay tek sıra halinde düşe kalka yürümektedir. Kar kalınlığı bir metreden fazladır. Hava sıcaklığı sıfırın altında 20 derece civarındadır. Sırtlarındaki ağır yükün altında ezilen askerler sık sık yol kenarına oturup dinlenmek istiyorlardı.

Felaket o zaman geliyordu. Oturan asker çok kısa sürede donuyor ve taş kesiliyordu. Yanına gidip haydi kalk denildiğinde öldüğü anlaşılıyordu.

Güç şartlarda Sarıkamış yakınına kadar ulaşan Alay girdiği muharebelerde tamamen tükenir. Yok olur.

Ziya Bey yaralanır ve esir düşer.

*İrdeleme ve yorum
Sarıkamış Harekatı hakkında çok yazılıp çizilmiştir.
Ziya Bey'in anıları bildiklerimizi doğrular niteliktedir.
Yanlış zamanda, yeterli hazırlık ve donanım olmadan hayal gücüne dayanan, başarı şansı olmayan bir harekat planlanmış sonuç hüsran olmuştur.
Çok değerli canlar kaybedilmiştir.
Yazık olmuştur.

*Kamışlof'ta bir kadın
Esaret başlamıştır.
Kamışlof adlı bir yerde esir Türk askerleri trenden indirilmiş yaya olarak yollarına devam edeceklerdir.

Askerlerin üstü başı perişan, ayakkabıları yırtık, bazıları çorapladır.
Rus kadın ve erkekleri esirleri seyretmektedir.

Bu acıklı görüntüden etkilenen bir Rus kadını ayağındaki lastik ayakkabıları çıkararak bir askere verir.
Subaylara küfürler ederek, "madem askeriniz böylesine perişandı neden harbe girdiniz", der.

*İrdeleme ve yorum.
Yorum yok!


(1) SARIKAMIŞ'TAN ESARETE   (1915-1920)  Yayına hazırlayan: SAMİ ÖNAL.

 

 
Toplam blog
: 82
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.05.13
 
 

Emekli pilotum. 1950 yılında Polatlı Çekirdeksiz köyünde doğdum. İlkokulu köyde ve Polatlı'da, li..