Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '09

 
Kategori
Kitap
 

"Şiirin adı İzmir"

"Şiirin adı İzmir"
 

İzmir beş bin yıllık ya da sonraki bulgularla sekiz bin beş yüz yıllık tarihi bir kent midir sadece? Körfezi, imbatı, Kordon’u, Saat Kulesi, Karşıyaka’sı, Göztepe’si, Konak Meydanıyla da anımsanan bir ege incisi midir İzmir? Çekici, etkileyici, güzel kızlar mı usa gelir yoksa İzmir denince? Belki hepsi belki daha fazlası. Belki Homeros’tur İzmir; Meles’tir, amazonlu kadınlardır, These’dir, aşktır, yüz yetmiş dokuz yıl önce Victor Hugo’nun Parislerden ünlediği “İzmir güzel bir prensestir”.

Şair ve şiir…. Türkçe olmasa da ne güzel yakışıyorlar birbirlerine. Yıllar önce özün sözcüğünü yerleştirmeye çok uğraş verdiler Hüseyin Atabaş ve arkadaşları. Hatta bir de dergi çıkarmışlardı ÖZÜN adıyla. Aslında güzel bir sözcüktü; ama nedense tutulmadı.

Şiir ve İzmir…Bu iki sözcük de yan yana gelince sesi, uyağı, ezgisiyle sıcak bir ilişki kurmuyorlar mı? Ahmet Günbaş ve M.Kadri Sümer İzmir’de yazın, sanat, dergi adları geçince özdeşleşen iki yazar, şair. Bir döneme damgasını vuran, nice yazar, şaire kucak açan, nicelerini öne çıkaran, yetiştiren DÖNEMEÇ’in kurucularından iki isim. Kadri Sümer kabuğuna çekilmiş görünse de Ahmet Günbaş şiirleri, öyküleri, denemeleri, kitap tanıtım yazıları, romanları, seçkileri, araştırma yazılarıyla gündemde olan bir yazın eri. Üstelik özverili çalışmaları olan Günbaş, unutulanlar kervanına katılmasın diye İzmir’in yetiştirdiği ama genç yaşta yitirdiğimiz Ali Rıza Ertan adına birkaç yapıta da imza attı. Ayrıca Genç yaşta ölen şairleri de Erken Ölümlü Şairler antolojisiyle önemli bir boşluğu doldurdu.

Bu kez Şiirin Adı İzmir’le (*)merhaba dediler Ahmet Günbaş ve M.Kadri Sümer. Kuşkusuz her kent için şiirler yazılmıştır. O kentte doğup büyümüş, havasını solumuş, aşını ekmeğini yemiş, suyunu içmiş şairler, şiir heveslileri nice övgü dolu şiirler kaleme almışlardır. Bunun yanı sıra bazı kentlere sonradan gelip yerleşen şairlerin de yaşamına bir sevda gibi oturmuştur kimi kentler. Esin kaynağı olmuştur kentin simge mekanları, yaşamsal dokuları. Bu konuda İstanbul’u dışta tutarsak, İzmir’in de şiirle özdeş bir yanı olduğunu, havasının, dokusunun şaire esin kaynağı oluşturduğunu görürüz. Ahmet Günbaş da bunun ayrımında olduğu için, kitabın önsözünde şu sözleri etme gereği duymuş: “Özetle bir kent için şiir düşürmek, onunla özdeşleşmenin vazgeçilmez aracıdır.İzmir belki de çok şanslıdır bu konuda. Çok yönlü esin perisidir. Yüzlerce, binlerce şiirle selamlanmıştır oldum olası.” Bu saptamaya katılmamak olanaksız. Dünya şairi Homeros şiir su Meles’den çıktığına göre, İzmir’in doğasında, suyunda, çiçeklerinde, havasında şiir olduğuna inanmak durumundayız.


Seçki’de ilk sırayı Kemalettin Kamu İzmir’e Tahassür adlı şiiriyle almış. Daha sonra doğum yılına göre Ahmet Kutsi Tecer, Nazım Hikmet, Zeki Ömer Defne, Rıza Apak biçiminde sıralanıyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu KARABİBER şiiriyle sanki bir resim çiziyor gibi: “İzmir’de bir ağaç gördüm / Adı karabiberdi / Dalının meyvasını, glgesini / Getirdi masamıza serdi / Yapraklarını görsen bayılırsın / Bir yazma oyası kadar ince / Söğüd dallarından narin /Saçlarının arasında dolaştığını duyarsın /İncecik, biberli ellerin”


Halim Şefik, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Baki Süha Ediboğlu, Behçet Necatigil, İlhan Geçer derken, Cahit Külebi’nin ünlü Atatürk’e Ağıt şiirinden şu inci gibi dizelerle buluşuyoruz: “İstanbul’dan bir yâr sevdim / Adamı günaha sokar / Savaştepe köprüsünden geçen trenler / Sel olur İzmir’e akar / İzmir’in denizi kız, kızı deniz / Sokakları hem kız hem deniz kokar.”

Aslı Milâslı ama kendini hep İzmirli duyumsayan bir şair Nahit Ulvi Akgün altı şiiriyle yer almış. İzmir’in kavakları, sokakları, çiçekleri, güvercinleri, imbatı, gemileri, cumbalarıyla…Salah Birsel kendine özgü ironisi, şakaları, gülümsemesiyle Soğukkuyu Tramvay Caddesini, mahallesini yeniden yaşatmış. İzmir’e kalkıp gidecekler için

de İzmir’in kızlarını, çıtkırıldım sokaklarını, canlı duvarlarını, gülüşen vapurlarını anlatmayı ihmal etmemiş Birsel. Ceyhun Atuf Kansu, Halim Yağcıoğlu, Mehmed Kemal’in İzmir şiirlerinin ardından, İzmir sevdalısı Necati Cumalı çıkıyor karşımıza yedi şiiriyle. İthaf, İpek Yolu, Kızılçullu Yolu, Hasret, İmbatla Gelen, Telli Böcek.

Şiirler akıp gidiyor, İzmir’i adım adım gezdiriyor şairlerimiz. Alsancak, Karşıyaka, Kordon, Güzelyalı, Kadifekale, Basmane… Birden İzmir’in simge şairlerinden Attila İlhan’la burun buruna geliyoruz Gaziler Caddesi’nde. “basmâne’de gaziler caddesi’ne / ürkek bir Çarşamba götürdüm /siz böyle akşamüstü görmediniz” diye sesleniyor arkamızdan sanki Attila kaptan. Oradan Kordon’a bir yol boyu uzanalım diyoruz. Bu kez Şükran Kurdakul “İzmir’in İçinde Amerikan Neferi”yle çıkıyor karşımıza. Şiirin içimizde yarattığı burukluğu yaşarken, Mustafa Şerif Onaran, Mesut Tarcan, Turgut Uyar’ın dizeleriyle İzmir’i bir başka yaşıyoruz. Bir de akşamlarına giriyoruz Edip Cansever’le: “İzmir’in akşamları İzmir’in, / Nasıl sevilmez böyle akşamlar. / Bir yanar bir söner Karşıyaka’nın ışıkları, / Gün olur insanı deli eder.”

İzmir’de yıllarca Cumhuriyet Savcılığı yapan, buradan emekli olan, adı Karşıyaka’da bir sokağa verilen, İzmir’in sanat, edebiyat, kültür yaşamına katılan, katkı sunan Berin Taşan iki güzel şiiriyle yer almış seçkide: İzmir’den Yazıyorum, Fuar 1955.

İzmir deyince elbette Kültürpark, fuar, Kemeraltı unutulmaz;ama Nedret Gürcan hangi sokağa girse bir İzmir kokusuyla geri döner; Şükran Oteli, Hamza Rüstem’i, terlikçileri, kitapçıları, Çatalkaya’yı unutmaz.

İzmir lirizmi, romantizmi, aşkı, eğlencesi, coşkusu, martıları, akşamı muştulayan gurubuyla da unutulmayan kentlerimizden biridir. Hemen tüm İzmirli şairlerimiz bu duygulara aracılık ederler. Erdoğan Çokduru Bitkilerin Aşkı’yla bir güzel yansıtır bu duygularını: “Güzelyalı’dan bir okaliptüs / Bir palmiye ağacına vurulmuş Karşıyaka’dan / Gelgelim arada koskoca deniz / Ah palmiye, ah okaliptüs”

Şiirimizin bu dünyadan ayrılan ve yaşayan şairleriyle İzmir yolculuğumuz sürüyor. Bir İzmir tutkunu olan Mahzun Doğan da İzmir’de yaşayan şair dostlarına sıcak, sevgi dolu göndermelerde bulunuyor şiirinde. Bu şiirli yolculuğumuzda İzmir’de yaşayan, duyguları, tutkuları ile İzmirli olan, sokaklarda, kaldırımlarda yorgunluklarının tadını çıkaran, İzmir Körfezi’nin kıyılarında esin perilerini kovalayan, imgeler rüzgârına takılan şairlerimize de rastlıyoruz: Mehmet Sadık Kırımlı, Dinçer Sezgin, Abdullah Neyzar Karahan, Ayhan Can, İsmail Mert Başat, Baha Önem, Hidayet Karakuş, Hüseyin Yurttaş, Hüseyin Peker, Avram Ventura, Asım Öztürk, Timuçin Özyürekli, Mehmet Mümtaz Tuzcu, Ahmet Günbaş, Veysel Çolak, Halim Yazıcı, Fergun Özelli, Muzaffer Kale, Mehmet Atilla’’yla.Daha sonra 1970 ve sonrasında doğan genç şairler karşılıyor bizi: Bilge Ay, Özgür Balaban, Serap Erdoğan, Gülenay C., Onur Akyıl, Zeynep İnağ, İlker İşgören, Mehmet Ersoy, Ertan Yılmaz, Atilla Büyüktuncay, Ayhan Sümer, Tayyar Tırpan.

Şiirin Adı İzmir’i İzmir’in hiçbir kitabevinde bulamazsınız. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Kültürü Müzesi’nde bulup satın aldım. Bu seçkiyi edinmek isteyenlerin mutlaka bu Müze’ye gitmeleri gerekiyor. Kuşkusuz o müzeyi görmek, gezmek de güzel. Ancak, emek verilmiş, özenle hazırlanmış bu seçkinin, daha çok kişiye ulaşması için, kitapçılarda da bulunmasının yararlı olacağını düşünüyorum.


(*) Şiirin Adı İzmir, Antoloji, Derleyenler: M.Kadri Sümer – Ahmet Günbaş. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, Ağustos 2008, 248 sayfa.

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..