Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '14

 
Kategori
Deneme
 

“Söz” ve “Mermi”

“Söz” ve “Mermi”
 

Söz” mü daha vurucudur yoksa “Mermi” mi?
 
Ya da “Hangisi daha güçlüdür?
 
(Bu yazıdaki söz; verilen ve tutulmayan sözlerle ilgili değildir. Elbette tutulmayan sözler de çok önemli ve irdelenmesi gereken bir husustur ama bu yazımızda; sözün sadece vurucu gücünü ele almaktayız.)
 
Mermi”de; başını eğme, sağa ya da sola kaçma ve diğer bazı bedensel hareketlerle vurulmadan, yaralanmadan kaçma olasılığı vardır ve o anda mutlaka mahalde olmak gerekir…
 
Yaradan bize beş duyu vermiş ve bunlardan “duymak” sayesinde kişiye giden bir “Söz”ü duymamak mümkün değildir…
 
Söz”de, “Mermi”den daha da kötüsü var! “Mermi”yi yemek için mahalde olmak gerekir dedik!  Olmadığınız bir yerde size mermi sıkamazlar ve dolayısı ile sizi vuramazlar…
 
Söz” ise öyle mi? Olmadığınız bir yerdeki “Söz” de sizi fevkalâde vurabilir!
 
Mahalde olmasan da bir şekilde “Seni çok seven!” yakınlarınca katmerli olarak sana mutlaka ulaşıyor. Bu durumda; başını eğmen, yana kaçman yetmez!  O “Söz” sana gelecek, o “Söz”le mutlaka vurulacaksın…
 
Bazen en yakın kişiler, ne kötü ki bu “Mermi”den daha vurucu olan “Söz”ü sana taşımaktan çok büyük haz da alıyorlar.
 
“Söz”; dilin (lisan) oluşumunda ve dolayısı ile de bireyin bilincinin oluşumundaki en büyük etken… “Söz” aslında çok iyidir, çok da gereklidir. “Söz”süz” nasıl iletişim olabilir. “Söz” olmadan nasıl sevgi ifade edilebilir?
 
İşin bu faslını istediğimiz kadar açabiliriz… Mutlaka ki “Söz”ün iyi yanlarını, olumsuzluk çerçevesinde irdelemek doğru olmaz. Ancak “Söz” nasıl ki anlaşmanın, uyuşmanın, birleşmenin, sevişmenin en büyük faktörü ise, aynı şekilde karşıdaki bireyi vurmak, kahretmek için, fiziki anlamda olmasa da ruhsal anlamda öldürmek için  “Mermi”den çok daha etkili...
 
Biriyle konuşurken “Onun anlamadığını anlamak!” da çok kötüdür. Bir şeyler anlatıyorsun, ama onun seni anlamadığını anlıyorsun…
 
Seninle konuşurken, bir yandan da sana laf sokanlar da vardır. Kişi neden karşısındakini “Geri zekâlı”  zanneder ki?  Bunu anlamak da zordur ya…  Yani laf sokacak ve kişiye “Geri zekâlı”   muamelesi yapacaksan o zaman neden kendini yoruyorsun!  O zaten anlamayacak ki!
 
İletişim araçları sayesinde; karşılıklı söylenen “Söz”ler artık sadece reel şekilde söylemsel olarak değil! Cep telefonu, sms, Facebook ve diğer sanal iletişim araçları vasıtasıyla karşıdaki kişiye her “Söz” gidiyor.
 
Yazdın ama yollamak istemedin. Hatta bekledin düşündün ve yollamadın. Ama elin istemeden tuşa deydi ve ne oldu? Neydi adı? “Tık” Evet, tıkladın ve gitti…  Hem de akıl almaz bir süratle. Bu bağlamda; sanal “Söz” de mermiden daha da vurucu olabiliyor!
 
Tık”lar artık yaşamımızda çok önemli!
 
Mermi”yi yemek için, vurulmak için mahalde olmak gerekli demiştik. Ve de yine bir kaçış yolu olabilir de demiştik. Ne denmişti yazının başında? Başını bedenini eğ, sola kaç, sağa kaç! Belki vurulmazsın!
 
Söz”ü yememek için ise bireyin işi çok zor! 
 
Bedenine en kıvrak Latin danslardan birini de yaptırsan “Söz” bu!  Gelir ve sana vurur. İletişim araçları ya da çok sevenler vasıtasıyla sana mutlaka ulaşır…
 
Demek ki “Söz”leri söylerken ve yazarken çok dikkatli olmak gerekiyor.
 
Ben onu demek istemedim”…
 
Dur yahu kıvırma! Bal gibi dedin işte! Yazdıkların artık bende!
 
Kişinin algılama kapasitesi hakkındaki kanaatin negatifse, neden o kişinin yanında ya da karşısındasın?  Mademki o sana layık değil! Neden reelde ya da monitörde karşısındasın?
 
İnsanın kötü anları da vardır. İşte o “Söz”leri çokça taşıyan yakınlar hatta akrabaların (genelleme olmasın) çoğu zaman işleri güçleri vallahi de billahi de kötü değildir…
 
Söz”lere dikkat edilsin. Çünkü kötü ve kırıcı “Söz”lerin geri dönüşü yoktur!
 
Ve anlaşıldı ki sözler “Mermi”den çok daha kötü!
 
Dans da edilse, aerobik de yapılsa kaçılmıyor.
 
Vuruyor ve geçiyor…  Deliyor ve acıtıyor….
 
Acı geçti gibi de olsa anlık bir sızı orada kronikleşerek kalıyor. Bu o eş, aşk ya da dostlarda bir yerlerde biriktirilerek duruyor, bekliyor. Bazen konuşurken gözlerde kararan bir görüntü olarak, bazen de başka bir “Söz”le birleştiriliyor. Ve beşeri varlıklar olan biz insanlar, anlık tepkileri çokça veriyoruz.
 
Eş de olsa, sevgilin de olsa, düz bir dostluk da olsa; bir “Söz”le ilşiki bitiyor/bitebiliyor…
 
Mermi sıkmanız hakikaten (size göre) gerekliyse ve sıktıysanız, tabi ki insancıllık kavramı içinde bunu kabul edemeyiz. Ancak “Mermi” sıkıldı ve (inşallah) öldürmedi halleri de çoktur…
 
Ama “Söz” sıkıldı ve gitti kişiyi vurdu. O kişi bir “Söz”le ölmez elbette ayakta durur ama içi devrilir.
 
Vurulan beden değildir… İşte bunu eşinize, aşkınıza ve dostunuza, hiç yapmayın!
 
Ve bir de “Söz”leriniz gerçek olsun! İçinde “Beyaz Yalanlar” barındırmasın!
 
Çünkü “Yalan”ın; beyazı, siyahı, kırmızısı, turuncusu ya da patlıcan rengi olmaz!
 
Yalan” yalandır…
 
Söz”ler gerçek olmalı…
 
------------------
 
Sonsöz” olarak tekrar olacak ama şunu bir kez daha demeliyiz:
 
Söz” “Mermi”den daha kötüdür. Aman sıkmayın!
 
Hele “Kurusıkı”sını hiç sıkmayın!
 
Kurusıkı “Mermi” vurmaz ama kurusıkı “Söz” bile çok kötü vurur…
 
 
Bojidar Çipof
3 Eylül 2010 Yeşilköy
 
Toplam blog
: 336
: 625
Kayıt tarihi
: 29.01.10
 
 

Araştırmacı yazar BOJİDAR ÇİPOF: 1953 yılında İstanbul'da doğdu. Ailesi; Ege Makedonyasından İsta..