Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '15

 
Kategori
Deneme
 

"Var" olmak...?

"Var" olmak...?
 

Bu evrende bizi biz yapan, biricik olmamızı sağlayan bütün özelliklerimiz bir bilgisayar çipi gibi yerleştirilmiş sanki herbirimize
 
Şimdi varız ve bir gün yok olacağız. "Var" lık ve "yok" luk arasındaki geçen süre içinde "ol" duğumuzu hissetmek ve bunu da ispat etmek ihtiyacı içindeyiz doğal olarak. 
 
Yani insan kendi kendine şu soruyu soruyor: Bu evrendeki anlamım ve yerim ne? Niye "var" ım ?
 
İnsanın buna cevap verebilmesi öyle kolay değil. Samimi ve bilinçli bir iç ve dış gözlem gerekiyor. İnsanın önce kendi özelliklerini, ilgilerini ya da yeteneklerini keşfetmeyi istemesi, keşfettiklerini iyi biçimde kullanması ve yönlenmesi gerek. İnsanın kendini iyi gözlemleyen, tanıyan birisi tarafından yönlendirilmesi de çok büyük bir şanstır. 
 
Çocukluğumdan beri hep okumaya, yazmaya ve sosyal derslere ilgi duydum ama Bahçelievler Deneme Lisesi gibi zamanının en iyi devlet liselerinden birinin Fen-Matematik mezunuyum hiç alakalı olmadığım halde! Şimdiki aklım olsa Sosyal-Edebiyat alanını seçerdim.
 
Yaşamım boyunca yazıyla düşündüm hep...Yazdıkça, düşündüklerimin üstüne de düşündüm. 
 
Yazmanın en iyi tarafı da bu sanki! 
 
Ve çok daha sonra fark ettim ki beni "var" hissettiren, mutlu eden şeylerden biri bu...
 
Duygu ve düşüncelerin havada asılı kalmaması lazım, sonra çok çabuk sağa sola uçuşurlar.
 
Herkesin mutlaka bir iç sesi var ona ilham ve yön veren.
 
O ilhamı yansıtacak bir enstrüman da var aslında, mesele onu bulmak.
 
Kalem, boya, nota, fotoğraf makinesi,kamera her neyse ...
 
Kendinizi, düşündüklerinizi, hissettiklerinizi ortaya koymaya yarayacak istek, araç, bir de cesaret lazım.
 
İnsanın kendini ifade edişi, bazen anarşist bir eylem olarak kabul edilmiştir pek çok çağda ve coğrafyada. ..Maalesef bazı yerlerde hala...
 
Eleştirilebilir, tepki toplayabilir, hedef gösterilebilir, alaya alınabilir ya da hakarate uğrayabilir, cezalandırılabilirsiniz.
 
Yazdığınız şiir, bir kitap, çizdiğiniz bir resim, karikatür, yaptığınız bir heykel, çektiğiniz bir film ya da bir fotoğraf başınıza iş açabilir.
 
Böyle bakınca aklımızı,yüreğimizi ortaya koymak aslında çok kısacık olan bu yaşamda ve bir toz zerreciği kadar yer kapladığımız bu evrende bir ses verme cesaretidir.
 
Aykırı, tehlikeli, hatta deli olarak bile görülebilirsiniz.
 
Descartes, varlığını " Düşünüyorum, o halde varım" sözüyle tanımlarken ve bilgi toplumları bu anlayışı benimserken, toplumumuzun azımsanmayacak bir kısmı için bunun karşılığı " Bu kadar düşünme, sonra kafayı bozarsın! " dır. 
 
Belki de bu sebeple Rodin'in " Düşünen Adam " heykelinin bir kopyasının Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin bahçesinde oluşu bir tesadüf değildir.
 
Varlığımıza anlam katmak, düşünmek, hissetmek ve bunu paylaşacak yolu bulmakla çok alakalı bana göre! 
 
Geçtiğimiz hafta Fazıl Say'ın konserine gittim. İzlerken görüyorsunuz, o insanı " var" eden şeyin beste yapmak, piyano çalmak olduğunu...
 
Serenad Bağcan sahnede, o da o muhteşem sesi ile, seslendirdiği parçalarla "var".
 
Aşık Veysel, Cemal Süreyya, Can Yücel, Nazım Hikmet, Turgut Uyar bu dünyadan gitmişler ama enerjileri, şiirleri ile salonda " var "lar.
 
Nazım Hikmet deyince Genco Erkal geliyor aklıma ya da Orhan Veli deyince Müşfik Kenter! Onlar da o şiirlere kattıkları yorumlarla " var "
 
Bu listeye aklınıza gelenlerden siz de ekleme yapın. Ressam, heykeltıraş,yazar, yönetmen, müzisyen, oyuncu vs. 
 
Ya da hiç tanınmayan ama sizi " var" lığıyla etkileyenler ya da sizin etkiledikleriniz ?
 
Herkes ünlü olamaz, önemli olan "var" olmak!
 
Kendi rengini keşfetmek, katmak...
 
Belki de Tanrı, her birimizi bu kadar mükemmel ve biricik yaratırken bunu istedi. 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..