'Yaratılanların Birliği' üzerine

Sevgili Dostlarim, bugun sizlerle,

1-‘Varlık, Yaratan’ın tezahürüdür’ ve

2-‘Varlık, Yaratan’ın yansımasıdır’ inanışları hakkında, dusuncelerimi paylaşacağım.

Bu ifadelerde yer alan ‘Varlık’ kelimesi, Yaratılmış olan ilk ve ustun enerji, tum evren, varolan soyut, somut her sey gibi algılanmalıdır.

Hemen belirtmeliyim ki bu inanışlar yeni degildir.Yahudi Kabalasında, Hristiyanlık’taki Üçlemede/(Baba, Oğul ve Kutsal Ruh birliği) ve İslam Tasavvufunda vardır ve ‘Panteizm/Doğa Tanrıcılık’ inanışıyla da büyük oranda benzerlik gösterir.

1-‘Varlık, Yaratan’ın tezahürüdür’ inanışına göre, VARLIK’ ile Yaratıcısı arasında bir cevher/öz birliği vardır ve Yaratan, yarattıklarında tezahür eder.

Bu inanış islam tasavvufunda, ‘Vahdet-i Vücut’ olarak adlandırılan inanca yakındır. BU görüşe sahip, Sufi Hallac-i Mansur 'Enel Hak'/' Ben Hak'tanım' demiştir.

2-‘Varlık, Yaratan’ın yansımasıdır’ inancında ise, ‘VARLIK’ ile Yaratıcısı arasında bir cevher/öz birliği yoktur ve ‘Tezahür eden Yaratan’ın kendisi değil O’nun bilgisi ya da kanunudur. Varlıkta Yaratan’a ait hiçbir zerre yoktur ve aralarında cevher farklılığı vardır’, görüşü savunulur. Ancak bu farklılık Yaratılanların, Yaratılan ilk ve tek üstün enerjinin farklılaştırılmasıyla oluştuğu gerceğini inkar etmediği için, 'Yaratılanların Birliği' inancını zedelemez. Bu görüş islam tasavvufunda ‘Vahdet-i Şuhut’ olarak isimlendirilen inanca daha yakındır.

Benim inancım ise, bu iki tanımın birleştirilmesiyle oluşmuştur.

Kaadir-i Mutlak bir Mimar gibi başkalarının yarattığı materyali kullanmamıştır.

Bu sebeple, Mutlak yaratan, hem varlık hem de yokluktur. Hem tezahür eden hem de tezahür etmeyendir. Hem enerji hem de enerji

olmayandır/(Veya enerjiye dönüşebilen madde dışı bir şeydir.)Yani O’nun kapsamadığı hiçbir şey yoktur. O halde ‘VARLIK’ ile Yaratıcısı arasında bir cevher/öz birliği olmamasi düşünülemez.

Ote yandan, bu ‘cevher/öz birliği’, kısmi bir birliktir..

Yoktan var etme eylemi, bire bir dönüşmenin ötesindedir.

Enerjiyi var eden, elbette var ettigi enerjiyi kapsar. Ancak Yaratan'da yarattigi enerjiden fazlasi vardir. Varolan hersey Ondandır. Fakat bu dalin, agactan olusu gibi bir seydir.

Agac, yarattigi daldan ustundur ve daldan fazlasina sahiptir.

(Bu sebeple ‘Ben/biz tanriyiz’ inancinda degilim. Biz sadece Tanri’daniz)
Ote yandan Yaradılışın, Büyük Patlama (Big Bang) ile basladigi Kuramına da inanmıyorum. Bence, Big Bang’lerin de Big bang’i olmamasi icin hiç bir sebep yoktur. Yaratma/var etme eyleminin de bir var edicisi olabilir. Boylece yaratma konisi/hiyerarsisi, aklimizla tahayyul edemeyecegimiz sonsuz kere sonsuza kadar gider.

Kaldi ki evrenin yaratılışı Big Bang ile baslamamis da olabilir. Nitekim farklı teoriler de vardir. Bilim deneysel ispata ve tekrarlanan sonuçlara dayanır. Dinin ise boyle bir mecburiyeti yoktur. Bu bakımdan, Dini inanışların ve kutsal kitapların Bilime doğrulattırılması gibi zorlama gayretleri onaylamıyorum. Bugün Bilime dogrulattırılan inançlar, bir gun gelir Bilim tarafından yanlışlanabilir.

Sozlerimi Sadiklar Plani Ruhsal Tebligleri 5/4/1968 tarihli 121. celseden bir alintı yaparak bitirmek isterim,

"Hiç kimse ve varlık, Kaadir-i Mutlak hakkında hiçbir bilgiye haiz değildir….

Sizler ve bizler yoktan var edilişin ne olduğunu ebediyen bilemeyiz.

Bu sadece Kaadir-i Mutlak'ın bilgi ve tasarrufunda olan bir hadisedir.

Biz ancak mevcut olan materyalin kompozisyonunu yapıp, yeni tecrübe sahaları teşkil edebiliriz. Bu yaratılmış olan varlığın bir fonksiyonudur.

Fakat yoktan bir varlığın teşkili, sadece Kadir-i Mutlak’a has, izahı gayrı kabil, anlaşılması şuur dışı bir hadisedir…. Şunu tekrar etmek isteriz ki, bütün nakiller(tebliğler), sadece daha üst bir planın bilgi ve direktifidir.

Yani Ruh varlığının değişik kademelerine ait nakillerdir. Hiçbir şekilde Kadir-i Mutlak’la ilgili bir bilgi değildir. Bunu böylece biliniz”

-Bu bilgilere başka ne ilave edebilirim ki.

Sevgilerimle.