"Yes be annem."... Ne oldu be annem?!!..

2004 yılında RTE müzakerelere başlamak için tarih aldığında, AKP bu tarihi AB’ye giriş tarihi gibi gösterip halkı aldatmıştı.

O kadar ileri gidilmişti ki, bu tarih sanki AB’ye giriş tarihi gibi gösterilip, gündüz vakti havai fişek gösterileri ile kutlanmıştı.

Bu iki yüzlü ve yalan politikaya paralel olarak Kıbrıs Türk tarafında da Mehmet Ali Talat önderliğinde Annan planı olarak bilinen plan çerçevesinde yine satılmış ve iki yüzlü bir plan devreye sokuluyordu.

Öyle ya,

Türkiye AB’ye giriyor, o zaman Kıbrıs Türk tarafı da Güney Kıbrıs ile birleşmeli ve AB üyesi Güney Kıbrıs Cumhuriyeti’nde de Türkler fazla parazit yapmamalıydı.

Oh ne güzel..

Kıbrıs Türk tarafı zaten AB üyesi olan Güney Kıbrıs ile birleşerek otomatikman AB üyesi olacaktı.

Türkiye’deki AKP hükümeti de artık başını ağrıtmayacak ve her halükarda Güneye teslim olmuş olan bir KKTC ile uğraşmadan AB tarafından gelebilecek çatlak sesleri duymayacaktı.

Dolayısı ile AB’ye giriyoruz hayalleri ile uyuttuğu halkımızı kandırmaya devam edecekti.

Plan iyi işledi...

Yutanlar yuttu...

2005’te Talat KKTC’de,

2007'de diğer mağduriyet pozları ve yalanlarına destek olarak AB hayalleri ile AKP Türkiye’de tekrar iktidar oldu.

Fakat kazın ayağı öyle çıkmadı, her yalan gibi bu yalanda yatsıya kadar yanmayan mumu ile söndü ve Hem Talat hem de RTE “Yes be Annem” sloganı ile çıktıkları yolda ilk tokatı Güney Kıbrıs’ta yapılan eş zamanlı referandumdaki hayır oyları ile yediler ve Türk tarafı evet’inin bir işe yaramadığını gördüler.

Talat halkına yalan söyledi.

Türkiye kökenliler Güneye geçemezken, Kıbrıs kökenli Türkler’in güneye rahatça geçebilmesini halkına izah etmedi, edemedi.

Talat ileriyi göremedi,

Hristofyas’ı ve AKEL’i çok güçlü zannedip onların insiyatifi ile Ada’da bir anlaşma olacağını zannetti.

Talat şantaj yaptı,

“Türkiye’nin AB üyeliği benim seçilmeme bağlıdır” diyerek Ada’daki Türk kökenli seçmenlerin oylarının kendisine akması gerektiğini söyledi ve seçim stratejisini bu şantaj üzerine kurdu.

Daha da önemlisi Uluslar arası izolasyonların kaldırılmamasının yarattığı hayal kırıklığını seçmenlerine izah edemeyen Talat ve AKP hem Türkiye’de hem de KKTC’de bu dayatma karşısında nasıl bir tavır takınacaklarını bilmediklerinden ve her hangi bir yaptırım gücünü de daha önce attıkları imzalarla engellediklerinden sap gibi ortada kaldılar.

Ne oldu?..

Bu yalan ve ülke çıkarlarını satan ikiyüzlü politikaların çöküş sürecinin geldiği nokta bu.

Bu gün “Yes be Annem’ci” Talat gitti.

Yarın AKP gidecek.

Halkından uzak ve yalana dayalı politika yaptığını zanneden siyasetçilerin sonu budur, bu olmalıdır.

Kutluyorum KKTC halkını.

Saygılar

19.04.2010