Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

06 Nisan '12

 
Kategori
Siyaset
 

12 Eylül darbesi

12 Eylül darbesi
 

12 EYLÜL YARGILANIYOR

1980 Askeri Darbe sonrası 1982 yılında o dönemin Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa oylanmış ve %92 ye varan oy oranıyla da o günün toplumunda “kabul” görmüştü,

82 Anayasasının geçici 15. maddesiyle “kendilerini koruma altına alan generallerin hiçbir şartta bu darbe nedeniyle yargılanamayacağı” hüküm altına alınmıştı.

AKP iktidarı referanduma sunduğu  Anayasa değişikliğiyle Anayasanın geçici 15 maddesini yürürlükten kaldırmış ve darbecilerin yargılanmasının yolunu açmıştı.

Referandum esnasında muhalefet “hayır” kampanyası yürütmüş, paket halinde sunulan Anayasa değişikliklerinin esas hedefinin yargıyı ele geçirmeye yöenlik olduğunu, maddelerin ayrı ayrı oylanması halinde Geçici 15. maddeye “evet” oyu vereceklerini beyan etmişlerdi.

Muhalefetin bu önerisine kulak asmayan AKP Anayasa değişikliklerini “paket” olarak meclisten geçirerek halk oylamasında da %58 varan bir “evet oyuyla” bu değişiklikleri meclisten geçirmeyi başararak Anayasa değişikliklerini kanunlaştırdı.

Yasa çıkmasına rağmen geçen süre zarfında bir çok tartışmada kamu oyu gündemine taşındı. Darbecilerin yargılanamayacağı, zaman aşımının bu oşlaya engel olduğu söylenegeldi.Bir taraftan da 12 eylül darbecilerinin darbe sonrası insanlık suçu işledikleri bu nedenle de zaman aşımı kavramının söz konusu olamayacağı günlerce tartışıldı.

Baskılara daha fazla dayanamayan hükümet ve yargı ise nihayet gereğini yaptı ve Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi dava açarak, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına olanak sağladı.

Bu davanın kanımca “simgesel önemi” çıkacak sonuçtan daha önemlidir.Askeri darbenin “mahkum edilmesi, bu mahkemece verilecek karardan” daha önemlidir.

Dün kendilerine göre “haklı gerekçelerle” bu Anayasaya “hayır” oyu veren CHP ve MHP’nin bu davaya “müdahil olarak” katılma talepleride doğru bir taleptir.

13 Eylül sabahı “bıçak keser gibi” kesilen terör ve kargaşanın ardından yaşananlar  ve yaşatılanlar ise birer insanlık suçudur.

Darbe sonrası Askeri yönetimi 1.5 milyon vatandaşı fişlemiş,yaklaşık 700 bin kişi gözaltına alınmış,200 bin kişi “sıkıyönetim mahkemelerinde” yargılanmış,50 kişi idam edilmiş,”sakıncalı” bulunan 30 bin kişi işten atılmış,200 e yakın kişi gördüğü işkence nedeniyle hayatınmı kaybetmiş,sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, sendika ve dernekler kapatılarak mallarına el konulmuştur.

Yapılan darbe sonrası ise Devrimciler ve ülkücülerin üzerinden “silindir” gibi geçilerek özellikle bu kesimlerin “genç kuşakları” adeta “pırasa gibi” doğranmıştır.

Askeri konsey temel felsefe olarakda “bir sağdan bir soldan” ilkesini benimseyerek birçok insanı idam edebilmiştir.

Darbe dönemini yaşayan ve o dönemde işkencelerden geçen, hukuksuzluğa uğrayan ve kısacası insanlık sucuna maruz kalan, bugün yaşları 50 nin üzerinde olan ülkücüler ve sol gruplar bugün bu yargılamadan sağlıklı sonuçlar alınabileceğine, geçmişin hesabının sorulacağına ise inanmamaktadırlar. Bunun en önemli belirgin nedeni ise açılan davanın insanlık suçundan değil,"darbe yapılması ve yönetime el konulmasının” sorgulanmasıdır.

Bu yargılamanın daha ileri gitmesi de mümkün gözükmemektedir. İşkencecilerin, işbirlikçilerin, o dönemin sıkıyönetim mahkemelerini yönetenlerin sorgulanması ve hesap sorulması ise bu günkü mevcut yargılama ile mümkün gözükmemektedir.

Bugün gelinen noktada önemli bir sorunda ortaya çıkacak gibi görünmektedir. Yürütülen bu yargılamayla birlikte toplumda yeni bölünmelere yol açılmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.Zaten bir kutuplaşma içersine doğru sürüklenen toplumun “ben hesaplaşıyorum” diye yeni bölünmelere ve yeni çatışmalara zemin hazırlaması faydadan çok bu ülkeye büyük zarar getirecektir.

MHP genel Başkanı Sayın Bahçeli’de bu hususa dikkat çekerek;

“Bu sürecin sonucunu görmek lazımdır. Bizim işaret etmek istediğimiz nokta budur. Sadece yaşları 90’ı aşmış olanlarla değil, 12 Eylül ara rejiminde ister talimatla ister istekle zulüm ve işkence yapmış kim, kişi olarak veya kademe olarak, varsa hepsinden hesap sorulabilecek bir mahkemeyi arzuladığımızı ifade ediyoruz. En büyük acı ve mağduriyeti çekmiş olan MHP olarak, milliyetçi ülkücüler davasının müdahil olarak o mahkemede bulunmasını arzuluyoruz ki gelişmeleri yakından görebilmek ve değerlendirebilmek için ama esas üzerinde durmak istediğim konu; oraya müdahiller gelirken geçmişin, 30 yılın bazı bölümlerini ele alarak ’şunlardan şöyle hesap sorulacaktır’diye olayı saptırmak isteyenler hattı zatında Recep Tayyip Erdoğan’ın bir oyununa düşüyorlar. Bu da sol anlayışa yakışmıyor gibi geliyor bana.”

Bahçeli bu açıklamasıyla bugünün sol gruplarının geçmişte yaşanan sosyal patlamaların hesabını ülkücülerle hesaplaşmaya yönelik bir kurgu içine girmelerinin yanlış olduğunu, ancak bu hesaplaşmayı yapmak isteyenlere karşı ülkücü hareketin de her zaman hazır olduğunu” belirterek, otuz yıl sonra “yeniden hesap görmeye kalkışmanın kimseye fayda getirmeyeceğini” vurgulaması ise önemli bir uyarıdır.

Artık bugün “köprülerin altından çok sular” geçmiştir. Geçmişin darbelerinden ve işlenen insanlık suçlarından bu toplum gerekli dersleri çıkarmış ve darbeler sonrası çok ağır bedeller ödeneceğini çok iyi görmüştür.

Bu açıdan 12 Eylül darbesinin toplum vicdanında mahkum olduğu, Türkiye de “darbeler” döneminin kapandığı da bir gerçektir.

Tüm siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve halkımız demokrasiye sahip çıkmalı, Türkiye’nin daha demokratik, daha özgür bir ülke olması için var gücüyle çalışmalıdır.

 Sonsuzluk    (Osman Özeker)        6.04.2012

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..