Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

12 Eylül mağdurları kimler?

12 Eylül mağdurları kimler?
 

Süleyman Demirel mi?

Bülent Ecevit mi?

Necmettin Erbakan mı?

İlk bakışta 12 Eylül mağdurları bu kişiler görünüyor.

Peki, 12 Eylül'den sonra bu kişiler hangi görevlerde bulundular?

Süleyman Demirel: Önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı...

Bülent Ecevit: Başbakan

Necmettin Erbakan: Başbakan

Peki 12 Eylül suçluları kimlerdi?

Ülkeyi 12 Eylül ortamına getiren yukarıdaki siyasetçiler mi?

Yoksa darbeyi yapan Evren ve arkadaşları mı?

Burada fazla detaya girmeyeceğim. 12 Eylül'den önceki ortamı anlatan aşağıda linkini verdiğim blogumu isteyenler okuyabilirler.

http://blog.milliyet.com.tr/12_Eylul_darbesi_gerekliydi___/Blog/?BlogNo=192349

12 Eylül'den önceki ortamı bilinçli olarak ancak 45 yaşın üzerindeki kişiler algılayabilirler. Bu yaşın altındaki kişiler, ya kulaktan duyduklarıyla veya okuduklarıyla fikir sahibi olmuşlardır. Olayları bizzat yaşamak ayrı, okumak veya duymak ayrı şeylerdir.

Şimdi referandum oylamasından önce, partiler mağdur rolü oynayarak 12 Eylül üzerinden siyaset yapıyorlar. Darbeyi yapanlara yargı yolunu açan geçici maddeyi kaldırsan ne olur? kaldırmasan ne olur? Sanki o kişileri yargılayabilecek misin?

Yeni anayasa hazırlanırken AKP nin amacı parti kapatmalarını zorlaştırmak, Anayasa mahkemesini kendi kontrolüne almaktı. Diğer demokratik denilen maddeler bir göz boyamadan başka bir şey değil.

Memurlara toplu sözleşme hakkı veriyorsun. Peki grev hakkı veriyor musun? Grev hakkı verilmeyen toplu sözleşmede son ulaşacağın nokta uzlaştırma kuruludur.

Dokunulmazlıkları kaldırıyor musun?

Hayır. Hatta parti kapatma halinde kapanan partiye mensup milletvekillerinin milletvekilliklerini düşürmeyerek dokunulmazlıklarını devam ettirmelerini sağlıyorsun.

Yerleşme ve seyahat hürriyetindeki madde ise yurt dışına kaçmayı kolaylaştırmaya yönelik. Artık bu maddeyi buraya koyanlar ne düşündüyse......

Anayasa mahkemesi üyelerini 19 a çıkarıyorsun. Bunun 16 sını Cumhurbaşkanı seçiyor. Diğer 3 ünü TBMM seçse de, çoğunluk hangi partidense o partinin istediği kişi seçiliyor. Şu andaki siyasi tabloya göre 19 u da aynı siyasi görüşe sahip kişiler tarafından seçiliyor.

Seçim barajını indiriyor musun?

Hayır.

1924 Anayasasında seçimler çoğunluk sistemine dayalıydı. Bu seçim sistemine göre örneğin 1954 seçimlerinde % 35 oy alan CHP 31 milletvekili çıkarırken, % % 57 oy alan DP 502 milletvekili çıkardı. Bunun da sonu adı partizanlık olan diktatörlüğe dönüştü.

1960 ihtilalinden sonra hazırlanan 1961 anayasasında ise tam tersi oldu. Nisbi seçim sistemine göre örneğin 1973 seçimlerinde % 33 oy alan CHP 185 milletvekili çıkarırken, % 29 oy alan AP 149 milletvekili, hatta % 5 oy alan CGP ise 13 milletvekili çıkardı. Bunun sonucunda da yaşanan koalisyon pazarlıkları, siyasi istikrarın sağlanamaması, ülkeyi 12 Eylüle götürdü.

Geçmiş zaman çabuk unutulur. 1982 anayasasında ülkeyi koalisyonlarla idare etmenin zorluğu görüldüğünden % 10 seçim barajı konuldu. 2007 seçim sonuçlarında % 46 oy alan AKP 341 milletvekiliyle tek başına iktidar olurken, % 20 oy alan CHP 112 milletvekilliğinde kaldı.

Şimdi dokunulmazlıkların kalkmadığı, seçim barajınının düşürülmediği referanduma sunulan anayasaya demokratik deniliyor.

Ben 1982 anayasa referandum oylamasında İstanbul'un Fatih ilçesinde sandık başkanıydım. O oylamada "Evet" oyları beyaz, "Hayır" oyları maviydi. Fatih ilçesi, kapatılan MSP nin sempatizanlarının ağırlıkta olduğu bir semtti ve oy atacak kişilerin giyimlerinden ne renk oy pusulası kullanacaklarını tahmin edebiliyorduk ve bu tahminlerimizde de hiç yanılmadık. Zaten mavi oyların rengi zarfın üstünden belli oluyordu. Yine de o bölgede %90 civarında "Evet" oyu çıktı. Şimdi ise o giyim kuşama sahip kişiler sadece Başbakan'ın İmam hatip okulunda edindiği hatiplik tecrübesinin de etkisi ve yaptığı takiyyelerle gözü kapalı pusulanın Evet tarafına mühürü basacaklar. Ramazan ve Bayramın hemen bitiminde 12 Eylül'de yapılacak referandum öncesinde Sayın Başbakan kimbilir, daha neler söyleyecek?

Yine de bu referandumun hile karıştırılmadan milletin iradesini yansıtmasını diliyorum. Hile karıştırılmadan diyorum, çünkü son seçimlerde, seçmen listelerinde adını bulamayan bir arkadaşım oy kullanmaya gittiğinde önce oy kullandırmak istememişler ancak arkadaşımın ısrarı sonucunda, saat 15 den sonra gelmesini, oy kullanmayanların yerine oy kullanabilecekleri söylenmiş kendisine. Artık düşünün kullanılmayan oyları kim kullanıyorsa!

Benim oyum mu?

Ben oyumu kullanıp fotoğrafını çektim bile......

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..