Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '08

 
Kategori
Eğitim
 

2008-2009 Eğitim-Öğretim yılına başlarken...

2008-2009 Eğitim-Öğretim yılına başlarken...
 

Üç aylık yaz tatilimiz bitiyor. Bu yıl ilköğretim birinci sınıf öğrencileri ve okul öncesi öğrencileri 1 Eylül tarihinde okula başlayacak. Milli Eğitim Bakanlığının iki yıldan bu yana okula yeni başlayan öğrenciler için “okul korkularını yenmelerini ve okula uyumlarını sağlamak amacıyla” sürdürdüğü uygulama sayesinde öğrenciler;

-Öğretmenlerinin gözetiminde çeşitli etkinliklere katılacak,

-Okullarını, arkadaşlarını, öğretmenlerini tanıyacak.

Ayrıca velilerin çocuklarıyla birlikte okula gidip gelmelerinin alışkanlığa dönüşmemesi için sınıf ortamına alınacak ve rehberlik ve psikolojik danışma servislerince bilgilendirilecek.

Milli Eğitim Bakanlığının bu uygulaması elbette ki sevindirici. Bu sayede okula yeni başlayan öğrenciler, üst sınıftaki öğrencilerle karşılaşmadan önce okul ortamına alışacaklar.

Bu konuda velilere de büyük görev düşüyor. Çocuk annesinden ya da kendi bakımıyla ilgilenen kişiden ayrılacağı için korkuyor olabilir. Bu durumda çocuğu empatiyle dinlemek, korkutmamak, kızmadan sakin bir şekilde yeni olan okul ortamını tanıtmak ve ortamı, öğretmeni sevdirmeye çalışmak yerinde olacaktır.

Çocukta gelişen bir direnç varsa, buna sebep olan duygunun ebeveyn tarafından bulunması ve nedeni ne olursa olsun “çocuğun duygu ve düşüncesinin” alaya alınmaması da önemli.

Okula başladığımız o ilk günlerde bizler de korkmamış mıydık?

Öğretmenlerin kişinin geleceğini olumlu ya da olumsuz şekillendirebilen bir etkileri var. Örneğin, okulun ilk açıldığı gün, güneş ne renk diye soran bir öğretmene, öğrencinin heyecanla verdiği cevabı “kırmızı” olur. Öğretmen <ı>kırmızı mı?!! otur yerine diye çocuğu azarlar ve öğretmen daha ilk günden öğrencisini kaybeder. Bu örnekler o kadar çok ki maalesef.

Diğer taraftan gayretli, öğrencilerini çok seven ve onları destekleyen öğretmenlerimiz de var. Veli olarak çocuğumuza gösterdiğimiz özen ve önemi öğretmenleriyle de olan iletişimimizde de göstermeliyiz. Pek çok öğretmen arkadaşımız büyük bir özveriyle çalışmakta... Onları onore etmekle velilerimiz, bu güzel davranış biçiminin pekiştirilmesine katkıda bulunacaktır.

Yetişkin bireyler olarak bizler bile, tatilden iş hayatına dönerken zorluklar yaşıyoruz, kolayca iş ortamına alışamıyoruz. Henüz 5-7 yaşındaki çocuklarımız da elbette kendi içlerinde “okula alışma sıkıntısı” çekebilirler.

Hafta başında TRT-1 radyosunda yapımcılığını, Milliyet Blogda birbirinden güzel öyküleri Vakayinüvis ismiyle kaleme alan Gülname Gümüş Kurtgöz'ün üstlendiği, sunuculuğunu Hakan Kıra'nın gerçekleştirdiği "Gecenin İçinden" programına konuk olduğumda da yazdığım konuyla alakalı bir soru geldi. Yeni bir eğitim-öğretim yılında, anne-babalara ve çocuklarımıza önerilerim soruldu. Kısaca yazımda özetlediğim önerilerimi radyo programında da dile getirdim. Yalnızca şu konunun önemine dikkat çektim. Çocuklarımıza bırakacağımız en iyi miras <ı>“okuma sevgisidir” ailelerimizin bu konuda, özellikle çok dikkat etmesini tavsiye ettim.

Bireysel çalışma ya da grup çalışmalarıyla hızlı okuma eğitimi veriyorum ama hızlı okumadan önce çocuklarımızın doğru okumaya ihtiyacı var. Yanlış okuma alışkanlıkları nedeniyle birçok kişi okumadan uzaklaşıyor. Anlayarak, hızlı ve doğru okumak tamamen bir alışkanlık. “Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar.” Benjamin Disraeli’ nin bu güzel sözü, iyi alışkanlıklar içinde geçerli, kötü alışkanlıklar içinde.

Tüm çocuklarımızın ve ailelerinin yeni eğitim ve öğretim yılı hayırlı olsun.


 
Toplam blog
: 42
: 3194
Kayıt tarihi
: 29.05.07
 
 

İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümünden mezun olmuştur.  Aynı üniversitede  Pedagojik formasyon..