Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '10

 
Kategori
Güncel
 

2010 kasım ayı ne güzel bir sonbahar ayı idi...

Bu yılın ekim ayı soğuktu, neredeyse her günü yağmurluydu... Özellikle de 28 ekim perşembe günü öğleden sonra tam bir yağmur fırtınası vardı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri İstanbul'da ertelenmişti. 29 ve 30 ekim günleri hava açık ve güneşliydi, ama havada ayazı hatırlatan bir durum da vardı. Akşamlar üşütüyordu. Derken kasım ayı ile birlikte kesintisiz güneşli sonbahar günleri başladı. Bu bir mucizeydi!..

Yaklaşan kışla ilgili çok korkutucu haberler de çıkıyordu. Ne bileyim "Bin yılın kışı geliyor" diye, kötü haberler ardı ardına dillendiriliyordu, yazılıp çiziliyordu... Sonraları bu bin yılın en soğuk kışı, yüz yıla indirildi. Arada dokuz yüz yıllık fark var!.. Neden böyle yaptılar, pek anlayamadık...

Otuz günlük kasım ayı ve ekim ayının son iki günü ile, aralık ayının ilk dokuz günü mevsime göre çok sıcak geçti. Genellik sözle ifade edersek, mevsim normallerinin üzerinde bir hava yaşadık. Çok güzel bir hava yaşadık. Kalın giymeye alışkın olmayan çoğu insan, kısa kollu giysilerle bu tatlı 2010 kasım ayı sonbaharını bir güzel yaşadı. Ama dün kıyametler koptu... Dün sabah fırtınaya eşlik eden yağmur, evlerinden çıkan biz İstanbul yolzedelerini perişan etti. Evden otobüs durağına gidinceye kadar, tepemde taşıdığım şemsiyeye karşın iyice ıslandım. Kış da olsa ince giyinirim. Palto, kaban, pardesü filan giymem; bunlar ağır yük!.. Ama kışlık ayakkabılarımı kalın tabanlı olanlardan alırım. Ayaklarım ıslanmaz, üşümez; başım da üşümezse, kış kıyamette bana birşey olmuyor çok şükür!..

Bugün 11 Aralık 2010 Cumartesi... İstanbul kara teslim... Kar kalınlığı, henüz kiremitleri bile görünmez hale getirmiş değil, ama sabahtan beri ister yağmurla karışık olsun, ister tek başına olsun kar yağıyor... Gazeteler sitelerinden kara haberler veriyor: "Sıcaklık "0" derecenin altına düştü... İstanbul-Ankara Karayolu ulaşıma kapandı... İzmir'e bile kar yağıyor..." (Milliyet.com.tr) Bazı gazeteler de "Vatandaşa kış müjdesi, bu kış da doğalgaza zam yok" diye yazmışlar... Yapılan zamlar zaten yetmiş de artmış durumda. Doğalgazı yakan mı var?!.. Milletin kendisi yanıyor... Bahardan sonra da seçim var, ne işe yarayacaksa!.. Seçim mi, geçim mi, neslin geleceği mi; bir türlü yüzü gülmeyen Türk Milleti'nin artık yüzünün gülmesi mi; acaba hangisi daha önemli?!..

Neyse ben geleyim 2010 sonbahar kasımına... Hiç unutamam ben bu kırk bir günlük kesintisiz güneşli günleri... Ne güzel bir sonbahardı... Geçip gitti, ama izi derin... Her sabah otobüsten Gözetepe durağında inişimi, ceketimi koluma atışımı, gömlek kollarımı geriye doğru kıvırışımı; Göztepe Oto Sanayii'ndeki esnaf kahvelerinde sabah çaylarından içişimi... Usul usul yürümeme rağmen terleyişimi... Toprağı örten sararmış ağaç yapraklarını... Okullarına giden öğrencileri... İşe giden rızık insanlarını... Bunları unutamam!..

Ama dün kötüydü... Dün 10 Aralık 2010 Cuma günü sabah saatlerinde fırtınalı yağmur vardı. Göztepe durağında indim, üst geçide çıktım; on beşten fazla kırılıp, parçalanmış, yerlere atılmış ucuz Çin şemsiyelerini gördüm. Üst geçidin altındaki seyyar satıcı 5 Tl'ye, 8 TL'ye ve 10 L'ye satıyordu Çin malı şemsiyeleri... Yetişen aldı, yetişemeyen alamadı... Alanlar da, alamayanlar da ıslandı... Alanlarınki parçalandı, almayanlarla birlikte aynı yazgıyı paylaştılar... Nerede bizim olan o eski şemsiyeler, şemsiyeciler!.. Nerede Türk Milleti'nin 1923-1938 arası mutluluğu!.. Her güzel şey elimizden alındı...

Gazeteler bugün neler yazdı derseniz: Orhan Dede sormuş Yeni Mesaj Gazetesi'nden, "Bir Türk kaç dolar?" diye... İsrail Mavi Marmara yitimlerimiz için 100 biner doları dillendirmiş de... Libya 1988 yılında düşen Pan Am uçağındaki her bir yolcu için 10 milyon dolar ödemişti... Yeniçağ Gazetesi'nden Arslan Bulut, CHP ve MHP'nin Türkye'de olan bitenler için kıyameti koparması gerektiğini yazmış, aslında haykırmış; Türk Milleti adına feryat etmiş... Hürriyet'ten bir haber: "Lise diplomaları bile yok ama... Milyon dolarlar kazanıyorlar" Kim, nasıl kazanıyor merak eden varsa da okusun... Fatih Çekirge de rahmetli polis amiri Gaffar'ımızı anarak şöyle bir başlık atmış yazısına: "Sen "gaddar"lardan değil, "Gaffar"lardan ol..." Yalçın Doğan'ın yazısı da uyandırmak istemiş hepimizi, yazısının başlığı şöyle: "Arkadaşlar, Kürtler gidiyor sanki. Talimat İmralı'dan geliyor..." Sami Kohen de; "Gençler her yerde isyan halinde. Yunanistan'dan İrlanda'ya, İtalya'dan İngiltere'ye kadar çeşitli Avrupa ülkelerinde protesto gösterileri ve öğrenci eylemleri giderek yaygınlaşıyor."

En güzeli şiir yazmak, şiire benzemese de... Ama şiir, şiirdir öyle değil mi, yeter ki içten olsun!.. Yazalım:

BUNLARIN HEPSİ SONBAHAR

Ağaçların sararan yaprakları

Sarardıkça toprağa düşen irili ufaklı yapraklar

Üzerlerinden yüründükçe çıkan hışırtılı sesler

Saklanıp saklanıp ortaya çıkan Güneş

Arada bir yağan yağmur, dağınık esen yel

Soğukla sıcak arası havalar

Ve yazdan kalan hatıralar

Hüzünler, sevinçler; varsa yeni hayaller

Bunların hepsi sonbahar...

Sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..