Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '18

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

24 Kasım Üstüne- Para Bağımlılığı

24 Kasım Üstüne- Para Bağımlılığı
 

Her insan biraz öğrenci ya da biraz öğretmen sayılabilir hayatın toplamında. En başta çocuklarına hayatı öğretmeye çalışan anne-baba.

Öğretmen ise bu işi meslek olarak yapan ve mesleki eğitimini bu doğrultuda yapmış kişidir en genel tanımıyla.

Toplumları öğretmenler inşa ediyorsa ben biraz farklı bir noktadan bakmak istiyorum bugün olaya.

Günümüzde ellerimizle canavarlar yetiştirdiğimiz hissine kapılıyorum bazen. Maddeci, karşısındaki insanlar ile faydalanabildiği kadar dost, gerektiği kadar saygılı ve tamamen ben odaklı yeni nesil Frankeştaynlar dolaşıyor sağımızda solumuzda.

Hiçbir kazanımınız olmadığı halde, kenarda köşede kalmış, el uzatmazsanız bir yere gelme olasılığı çok düşük kişilere akademik anlamda yardım ediyor, sistemler kuruyor, maddi manevi bir yığın şey yapıyor ve arkanızı bir dönüyorsunuz ki bu insanlar bir araya gelip sizi yok etmeye çalışmak için başlıyorlar ellerinden geleni yapmaya. İnşaya çalıştığınız ve aslında bizzat bindikleri dal olan şeyi sizden almaya çalışıyorlar, hiçbir donanıma sahip olmadan. Kutsalları yok, maneviyatları ölü, en yakınlarını bir kuruşa satmak sıradan vatan millet sevgisi deseniz hak getire bunlar için.

Kapı kapı gezmekten, yutamadıkları lokmalar hala boğalarında ve parası tarafınızdan ödenmişken sizi kötülemeye çalışmaktan öğrendikleri yarım yamalak şeyleri para karşılığı pazarlamaya çalışmaktan zerrece utanmıyorlar. Özel hayatlarında da aynı şeyler cereyan ediyor. Eşlerine, yakınlarına, ailelerine karşı da acımasız ve tahammülsüzler. Bu insanlar daha akademik hayatın ilk yılında bile yüzünüze karşı “sizin yerinizde gözüm var” diyebiliyorlar.

O yerlere gelmek için hiçbir bedel ödemek, emek zaman para harcamak onlara göre değil kesinlikle.

Siz bu insanlar ile ekonomiyi düzeltemezsiniz. Siz bu insanlar ile Mesela Çanakkale de düşmana dur diyemezsiniz.

Si bu insanlara beş kuruşunu harcatıp açlıktan ölse bile en yakınına bir ekmek aldıramazsınız.

Bu gurup insanların çoğaldığı bir ortamda; ne üretimi ne bilimi ne sanatı ne kültürü bırakın geliştirmeyi yaşatamazsınız.

İşte tam bu noktada diyorum ki.

Biz bu insanları yetiştirmeye çalışırken diyorum acaba ney ters tepti?

Biz onları insan yapalım vatana millete faydalı olsunlar diye uğraşırken yedikleri hazır gıdalar mı bunları mutasyona uğrattı?

Bence 21. Yüzyılın en büyük tehlikesi bir hastalığı tanımlama vakti.

“PARA BAĞIMLILIĞI”.

Hele de bizim ülkemizdeki gibi iki kültürün arasında sıkışıp kalanlar, yetenekleri ile olmak istedikleri yer arasında aşılması güç mesafeler olanlar kolayca ruhlarını ilk isteyene satıyorlar.

İşte tam bu nedenle geliyor başımıza bir sürü paralel, yatay, dikey belalar.

Bu insanlar paraya makam mevkie giden her yolu mubah sayıyorlar.

Sınav çalışmama engel oluyor diye, yakınına en olmazı yapmak da, hocasına kazık atmak da eşini gözden çıkarmak da, ana babasına sırtını dönmekte, kardeşi ile sudan sebeplerle ile küsmek ve onun için para harcamaktan kaçınmakta bunlarda. Utanmak, sıkılmak vefa derseniz o bu gurup insanlardan çok uzakta. Riya derseniz ciltler dolusu kitap yazabileceğim düzeyde. Daha aklınıza ne gelirse.

Asıl sorun burada diyorum efendim.

Kendimi de hiç ayırmadan soruyorum.

Biz nerede yanlış yaptık ve en önemlisi bu yanlışı nasıl düzelteceğiz yeniden güzel bir toplum olma adına?

Çünkü koca ülke sırtlan sürülerinin işgali altında ne yazık ki.

Herkes av peşinde. Kimin gücü kime yeterse.

Bunlar nasıl ayırt edilir diyorsanız bakın dikkatle. Onlar en yakınlarına, hocalarına, hamilerine, ailelerine ve dahi eşlerine bile kazık atanlardır genelde.

Hastalık derecesinde kıskanç ve tembeldirler bir de.

Kolayca bulursunuz azıcık dikkat ile.

En önemli sorunumuz budur bizim ülkece.

O yüzdendir ne kadar sistem değişse de eğitimin kötüye gitme nedeni. Yanlış sistem de değil bu para bağımlısı, kutsalı olmayan nesilde.

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN DİYORUM, GERÇEK ANLAMDA VE KARŞILIKSIZ YARARLI BİR ŞEYLER ÖĞRETEBİLEN HERKESE.

Saygılarımla.

 

Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir

24 Kasım 18

Muğla

 

(Not: Burada belirtmek isterim ki yazım kimseyi hedef almaz. Sadece bilgilendirme ve düşünceelrimi/deneyimlerimi paylaşma olup başka anlam taşımaz. Öte yandan altında kedi uyuyor diye arabasını park yerinden çıkarmayıp iki saat bekleyen en küçük jestinizi bile unutmayıp daima sizi arayan, sizin ihtiyacınız olduğunu düşündüğünde çağırmanızı bile beklemeden yanınıza koşan öğrencilerimi/gençlerimizi tenzih ediyorum).

 

 
Toplam blog
: 130
: 1375
Kayıt tarihi
: 08.04.14
 
 

Muğla Üniversitesinde Prof. Dr. olarak çalışmaktayım. Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez..