Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

3 Şubat Cumartesi

3 Şubat Cumartesi
 

Gözcü gazetesi dışında bugünkü bütün gazetelerin manşetleri, Hrant'ın katliyle ilgili gelişen olaylara ayrılmıştı. Durumun ne kadar vahim olduğunu son birkaç gündür Basın'ın bu konuya önem vermesi dolayısıyla irdeliyorum. Fakat bugün önce Gözcü gazetesindeki manşetten başlamak istiyorum.

Diğer gazetelerde rastlamadığım bu haberin başlığı şöyle: HADDİNİ BİL AMERİKA!

Biz Türkler nedense sürekli problem üreten, ama çözüm üretmeyen bir milletiz. Çözülmeyen problemler bir süre sonra yenilerini de doğurduğu için, çarşafa dolanır gibi sorunlarla içiçeyiz. Daha da tuhafı, sorunlu yaşamaya alışmışız, belki de onu seviyoruz. Yani sorunsuz yaşamak, rahat olmak, mutluluk duymak bize biraz hafif geliyor.

Bir 301 problemimiz var malumunuz... Efendim, ABD başkan adaylarından senatör Joseph Biden, senotaya, Türkiye 301'inci maddeyi kaldırsın, Ermenistan'la ilişki kursun, ayrıca Ermeni soykırımını da tanısın diye tasarı vermiş.

Senato dış ilişkiler komitesinin Demokrat başkanı olan senatör, Hrant Dink'in katledilmesini bahane ederek, Türkiye'nin içişlerine karışmayı, sanki kendisine görev bilmiş.

Büyük ülke olmanın getirdiği büyük sorumluluklar da vardır. Elbette dünya barışı için, yeri geldiğinde onların görüşüne başvurulabilir, hatta yardım bile istenebilir. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur.

Ancak Amerika, bu büyüklüğünü sadece güçlülük olarak telakki edip, hak ve adaletten uzak bir biçimde, canı istediğini yapma hakkı ve yetkisi varmış gibi davranmaya alışmış. Ne yazık ki siyasi, iktisadi ve buna benzer başka sebepler yüzünden, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, kimse ABD'ye haddini bildirmek gibi bir tutum içine girmeyince, meydanı boş bulan Amerika, istediği gibi borusunu öttürebilmektedir.

Şu anda Irak'ta bulunan Amerikan askerlerinin, daha doğrusu Irak'a giren Amerikan ordusunun, eski Irak yönetimine karşı takındığı tavrın meşruluğunu ve gerekliliğini gösteren uluslararası hiçbir kural bulunmamaktadır. Sadece zorbalık ve askeri güçle bu harekât düzenlenmiştir.

Şimdi de Türkiye'ye karşı bir başkan adayı, böyle bir terbiyesizliğe, en azından diplomatik bir nezaketsizliğe başvurabilmektedir.

Gösterdiği bu ciddi tepki ve ortaya koyduğu bu tavırla Gözcü gazetesinin bugün iyi bir gazetecilik yaptığını düşünüyorum.

Manşetleri dolduran olay, gerçekten bu öneme haiz bir haber. Ancak kendimizi bu kadar kaptırıp, dünyada olup biteni de görmezden gelemeyiz.

Güneş gazetesinin dediği gibi, bunun bir KİRLİ TERTİP olduğu şüphesiz. Cumhuriyet gazetesine göre TERTİBİN AMACI BELLİ. Her şey bu kadar açıksa, problem ne peki?

Vatan gazetesinin dediği gibi ortada gerçekten DERİN BİR ÇÜRÜME var. Yapılan işlemler, inanılır gibi değil. Bugün gazetesinin deyimiyle ÇAY OCAĞINDAKİ DERİN DARBE, içinden çıkılamayacak, çözümsüz bir hal almış. Dünkü gazeteler, TGRT'de yayınlanan görüntülerin nerede çekildiğiyle ilgiliydi.

Bu tesbit edilmesi o kadar zor bir hadise mi? Ayrıca bunun çözümlenmesi için Basın'ın bu konu üzerine gitmesi mi gerekiyor? Bu bir asayiş sorunu, güvenlik kuvvetleri kendi aralarında bu işi çoktan halletmiş olmalılardı.

Milliyet'in dediği gibi DÜNYA SKANDALI HAYRETLE İZLİYOR, biz de dedikodu yapar gibi olayın mış mışları üzerine konuşuyoruz. Bu arada Hürriyet'in tabiriyle arada KATİL UNUTULDU.

Aslında Sabah gazetesinin yeni bir iddiası var: TETİĞİ YASİN HAYAL ÇEKTİ... Olmayacak şey değil ama, bugüne kadar emniyet güçlerinin açıklamaları buna paralel görünmüyordu. İşin tuhafı Radikal gazetesinde yazdığına göre SAMAST BAYRAMPAŞADA RESMİ TÖRENLE KARŞILANMIŞ.

Acaba bizim kafamızı karıştırmak mı istiyorlar, yoksa hedef şaşırtıp incelemeyi derinleştiriyorlar mı bilemiyorum. Şimdilik bu büyük skandal sadece 4 polisle 4 jandarmanın görev yerinin değişmesine sebep oldu. Acaba Bugün gazetesinin dediği gibi BU İŞ DAHA ÇOK KELLE GÖTÜRÜR mü?

Olup bitenleri şöyle bir düşününce Star gazetesinin manşeti gibi insan YOKSA HEPSİ HAYAL Mİ diye düşünmeden edemiyor. Ortada bir gerçek var maalesef, Hrant öldürüldü.

Türkiye gazetesinin manşetine göre Başbakan ÇETELEŞMEYE FIRSAT VERMEYİZ demiş. Olaylar karşısında, bu ne biçim sululuk diye sormak ihtiyacı duyan Erdoğan, inşaallah sözünü tutar da, olayın derinliğine inilip problem çözülür.

Arada olup biten bazı şeyler gerçekten gözden kaçma noktasına geliyor. el-Kaide bağlantılı çeşitli illerde aynı anda yapılan baskınlarla pek çok kişi ele geçirilmişti. Konuyla ilgili soruşturma derinleştirilirken, baskınlarda ele geçen telsizlerin başbakanlık korumalarının frekanslarına ayarlandığı ve teröristlerin başbakanın güzergahını takip ettikleri ortaya çıktı.

Posta gazetesinin el-Kaide Erdoğan’ı vuracaktı, Akşam gazetesinin el-Kaide hücresi Erdoğan’ı izliyordu, Bugün gazetesinin Erdoğan’a suikast planı başlıklarıyla verdiği olayın ayrıntılarına yönelik soruşturmalar devam ediyor.

Dünya gün geçtikçe küresel bir felâkete doğru gidiyor. Mevsimlerde meydana gelen değişiklikler, yağmur, kar dengesizliği, son 50 yılda insan eliyle küresel ısınma aleyhine % 90 bir katkı sağlandığı gerçeğini haber veriyor. Cumhuriyet gazetesinin dedii gibi bunun tek suçlusu insan... Yarın yeniden beraber olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..