- Kategori
- Bebek - Çocuk
3 yaş öncesi ve sonrasında annelikten alınan keyif bambaşka

3 yaş
Her anne blogger gibi bu blog da çiş, kaka, uyku, yemek, vs derken doğdu diyeceğim ama ben biraz daha öncesini, hamileliği ve tüp bebek tedavisini de eklemiştim. Sonra sıpa doğdu, günlük rutinler ve zorluklarla yuvarlanıp durduk. Bebek kokusu, yürümesi, konuşması derken mutluluk ve ayrılmaz kardeşi ” sürekli söylenme” hali hiç bitmiyor. Ama yiğidin hakkını öldür Sezar’a ver, bu aralar çok eğleniyoruz.
Çok dilli bir çocuktu zaten en başından beri, erken konuştu. Erken cümleler kurdu ve çocukların o kendine has y , r harflerini yayarak, uzatarak sevimli sevimli konuşma hallerini doya doya yaşadım. Ama şu aralar herşey daha keyifli geliyor bana. İnanılmaz bir kelime hazinesi biriktiriyormuş meğer çocuklar. Ay bu kelimeyi ne zaman kaydetmiş, vay anasını bunu da mı duymuş demekle geçiyor günler. Öyle komik şeyler söylüyor ki günler sonrasında biler anımsadığımda keyfini sürüyorum. Bazılarını Facebook sayfasına ya da buraya yazıyorum, sonra unutacağım muhtemelen.
Dün akşam hain emellerime alet ettim çocuğumu ) Doruk, sen akşam baban gelince ” Ben kardeş istiyorum” de tamam mı ?
- Tamam. ( 10 kere tekrarlattım ! )
Akşam oldu, baba geldi. – Doruk sen ne istiyordun ?
- Babaaa ben çikolata istiyorum !!!
Vay anasını, hain Dorikus ! Saatlerce güldüm, güldük. ( Ahmet’le değil elbette, sosyal medyada annelerle )
Geçen hafta da inanılmaz bir şey yaptı. Öyle boş boş, anlamsız anlamsız salonda oturmuş dergileri karıştırıyordum. Yanıma geldi, canım benim, can kuzum ! dedim . Bizimki arkasını döndü:
- Ben Can değilim, ben Doruk’um. ( Koltuğuna oturdu )
- Sabahları sütümü içerim, Aysel’le markete giderim, okula bot giyerim, hamurları pasta yaparım, başka sözüm yok ! , deyiverdi.
Bu ne ya ? demeye kalmadan krize girdim gülmekten. Böyle sürprizli anlarda daha çok eğleniyorum. Daha çok gülüyorum, nerden çıkıyor bu laflar, o esnada aklında ne var da bu kompozisyonu geliştiriyor çok merak ediyorum. Bozulması, söylenmesi ayrı bir keyif, bir anda ağlarken 2 saniyede hemen toparlanması başka , istediğini almak için türlü türlü numaraları başka. Okula gitmesinin de çok etkisi var biliyorum. Benliğini, kişiliğini oturtuyor. Kendi kendine yaptıklarının sayısı artıyor. ( Kendi yemek, kendi giyinmek, eşyalarını taşımak, izin almak, soru sormak, yaşıtlarıyla daha çok oynamak, kendi odasında uzayan sürelerde yanlız oynamak vb. )
Sayılara, renklere her zaman düşkündü ama bu aralar azıttı. Bulduğu her rakam içeren nesneyi inceliyor, İngilizce öğreniyorlar okulda ve sayıları ingilizce sayıyor, bize de saydırtıyor kendini kontrol etmek için. Haftasonları öğretmen anneanne ona matematik çalıştırıyormuş. Anne biraz erken dedim, beynini sulandırmaya gerek yok. Ama meraklı ve soruyor , verdiğimi alıyor biz sohbet eder gibi oynuyoruz dedi. Bıraktım, yetmiş, seksen, doksan dedi geçen hafta. Annem bizimle böyle vakit geçirmemiştir.
3 yaş sonrası mini ergenlik bu arada. Terrible 2 da neymiş dedirtir insana bazen, ciddiyim o kadar fena. Kaşlar çatılıyor, eller yumruk yapılıyor, ciddi oluşuna saygı duyarak ciddi kalmak istiyorum onu öyle görünce ama bazen dudaklarımı ısırıyorum, çok fena gülesim geliyor. Hep mi güllük gülistanlık, nerdeee? Bazen daralıyorum, daralıyoruz. Anlamsız ağlama krizleri olabiliyor. Üstesinden gelemediğimiz anlarda anne-baba birbirimize satıp, kaçıyoruz valla 5-10 dakika. Sakin olan kazanıyor, çocukla daralıp sen de hırçınlaşınca iş büyüyor. Büyüten de sen oluyorsun , emin ol. Onun anlamsız bir şey yaptığına ve husuzlaştığına kanarsan, sen de bağırarak terbiye etmek istersen sonu yün yumağından beter oluyor.
Beraber oynadığı ve öpüşüp koklaştığı arkadaşıyla 2 saniyede boğaz boğaza gelebiliyorlar. Ama yeniden barışmaları, hiç bir şey olmamış gibi kendileri halletmeleri ömre bedel. Çocuk olmak ne saf , ne güzel…
Kuzguna yavrusu anka görünürmüş, benimkinin bir şey göründüğü yok. Sadece , bu dönem 0-3 yaş bebeklik sorunlarının bittiği, iletişimin en temel ve ana unsur diye öne çıktığı zamanlar. Ben çok eğleniyorum, okula gittiği için nefes alabiliyorum. Aysel teyzemiz olduğu için dışarıda işlerimi halledebiliyorum ve eve huzurla dönüyorum, onu özlemiş olarak dönüyorum. Bu da onunla geçen saatlerden daha çok keyif almamı sağlıyor.
Onunla sağa sola gitmek, seyahat planları yapmak daha kolay ve eğlenceli artık. Ahmet çok yoğun, işlerim de işlerim diyor. Bana bütçeyi ver, ben 3 ayda bir elinde harita plan yaparım. Yay burcu yükselenim, Kova asıl burcum. Bir yerde bağlı, sabit kalmam mümkün değil. Oğlum da aynı burçlardan, demek ki gezeceğiz, bol bol keyfi paylaşacağız diye hayal ediyorum.
Bazen hayran hayran bakıyorum ona, çok öpüyorum. Öptüm mü de ses çıkar, şapırdatırım haaa ! Çocuk öptükten sonra elleriyle silmeye başladı, off tam eski usül O kadar öpüyorum ki, acaba fazlası zararlı mı ? Öpücük manyağı ettim herifi o kadar yani !
Ben sevdim bu dönemi , 3 yaş sonrası nimet gibi geldi bana.