Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

4 Liraya yeşil biber, domates

4 Liraya yeşil biber, domates
 

Sanırım 7 yaşındaydım, kızamık, arkasından da uzun süren bir bronşit geçirdim. İştahım hiç kalmamış zayıflamıştım. Annem ne yapsa burun kıvırıyor, yemiyordum. Bir gün "bak sana ne aldım çarşıdan" dedi, yine keyifsiz, bıkkın baktım, domates ve yeşil biber!

Aylardan Mayıs’tı . O zamanlar kış boyunca domates, biber, salatalık gibi yaz meyveleri serada yetiştirilmezdi, varsa da bizim ki gibi küçük yerleşim birimlerine gelmezdi. Mevsimi gelince, ilk çıkan sebzelere "turfanda" denirdi, onu da ancak, meraklısı ve parası olan alıp yiyebilirdi.

Annem benim iştahsızlığıma ve zayıflamama çok üzüldüğü için, paraya kıymış az da olsa, birkaç domatesle biber almıştı. Hemen doğramış, yanına zeytin peynir koymuş getirdi önüme koydu. Zaten o doğrarken evin içi mis gibi kokuyordu, koku iştahımı kabartmıştı. Öyle iştahla yiyip bitirdim ki, annem mutluluktan uçuyordu. Sonraki günlerde hızla iyileştim, toparlandım.

Bu gün pazara gittim, domatesler, biberler, patlıcanlar, salatalıklar… Yani tüm yaz sebzeleriyle doluydu tezgahlar. Zengin, yoksul herkes kapış kapış alıyordu. Kilosu 4-5 lira arsında değişiyordu domatesle biberin, daha ucuzları da vardı ama çok kötüydü, yenilir gibi değildi.

Televizyonda haberlerde bazen verirler pazarları, orta halli ya da yoksul teyzeler, amcalar bağırırlar; "5 liraya domates mi olur kardeşim, vallahi ancak yarım kilo alabiliyoruz!"

ALMA!, ALMA KARDEŞİM SEN DE!

Demek gelir içimden, "Mecbur musun Ocak ayında, hormonlarla yetiştirilmiş domatesi almaya! Yeme!"

Ülkemizdeki, "açlık", "yoksulluk" sınırındaki insanların hepsi alıyor bu sebzelerden, görüyor, biliyorum.

Zararlı olduğunu bildiklerini sanmıyorum, bilseler de yerler zaten! Sigaranın zararlı olduğunu bilmeyen kaldı mı? Buna rağmen, çocuğuna et, süt alıp yediremeyen ebeveyinler, fosur fosur sigara içiyorlar küçücük havasız odalarda, sarıbenizli, sıska, mutsuz çocukların yanında. Bu hormonlu, tatsız, tuzsuz mevsimsiz sebzeleri de alıp yiyorlar. Oysa dünya kadar kış sebzesi, meyvesi var yiyecek, ıspanaklar, pırasalar , karnıbaharlar…, portakallar, mandalinalar pırıl pırıl taze ve ucuz. Hububatlar çeşit çeşit…

Nasıl bu kadar bilinçsiz olduk, ne zaman bu hale geldik?

Kimseyi layık görmediğim için "yeme, alma" demiyorum! İsterim ki ülkemde herkes "insanca" yaşasın! İstediği, canının çektiği her güzel şeyden faydalansın, yesin.

Eskiden yoktu, biz de almazdık, ama dergi alırdık, gazete kitap alırdık, sinemaya, tiyatroya giderdik. Evde belki üç gün üst üste mercimek çorbası, lahana salatası yapar yerdik, ama o dergiler, o gazeteler alınırdı, sinemaya, tiyatroya gidilirdi.

Okumaya okumaya bu hale geldik! Beyinlerimiz uyuştu, aptallaştık! Televizyonun karşısında hipnotize olmuş gibi başkalarının yaşamlarını izliyoruz. Hiç sormuyor, sorgulamıyoruz, "Biz nereye gidiyoruz, ne olacak bu ülkenin hali (rakı masalarındaki muhabbetleri kastetmiyorum), çocuklarımızın geleceği?" demiyoruz.

Okumak için "para" sızlık, bence hiç geçerli bir mazeret değil! Asla kabul etmiyorum, en yoksul insan bile, hiç te gerek olmadığı halde cep telefonsuz gezmiyor. Ama bir gazeteye 300 lira vermiyor, bir kitaba 10 lira vermiyor! 12 daireli bir apartmanda yaşıyorum sadece 2 daire gazete alıyor!

Oysa insan istese, kütüphaneden alır, ödünç alır, değiş–tokuş yapar yine okur, yeter ki istesin.

Okumamak için diğer bir mazeret de "vakit" yokluğu! Gereksiz sohbetler vakit var, lüzumsuz tv.dizilerine vakit var, dedikoduya, aylak aylak gezmeye vakit var, ama yarım saatimiz yok okumak için, pöff, hiç inandırıcı değil!

Artık bir şeyler yapmanın zamanı gelmedi mi dersiniz? Şu gelen baharla birlikte, cemreler düşerken, biz de şöyle silkinip, zorla yatırıldığımız şu "kış" uykusundan uyansak, diyorum. Uyananlar, uyuyanları dürtükleyip, ya da soğuk su döküp uyandırsa! Biraz bize alıştırılan bu "paranın satın aldığı değerler" yerine, kendimizi geliştirecek değerler için vakit harcasak. Yararsız, aksine zararlı olduğu tıp otoriteleri tarafından sürekli söylenen, kış domateslerine, biberlerine vereceğimiz paraya kitap, gazete alsak, midemiz yerine beynimizi doyursak biraz, güzel, aydınlık fikirlerle. Üstümüzde oynan "oyunlara" , "DUR" diyebilecek bilgiye ve cesarete sahip olsak, ülkemiz ve geleceğimiz için daha iyi olmaz mı?

HEEEY MİLLET!

SİZE SESLENİYORUM, DUYUYOR MUSNUZ?

DOMATEEEEES, BİBEEER, PATLICAAAAN !

Değil, hayır!

KİTAAAAAP, GAZETEEEEE, DERGİİİİİİİİİİİİ!!!!!!!!!!!

 
Toplam blog
: 98
: 742
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

Okuyan, gözlemleyen, yorumlayan, öğrenmeye ve öğrendiklerini uygulamaya çalışan; doğayı, insanları, ..