6 aylık ticaret açığı 54 milyar dolar…

“Bu kez kriz teğet bile geçmeyecek” 

Üst başlıkla alt başlık arasındaki yaman çelişki bizim kafamızdan çıkmadı. Birisi iktidara göbeğinden bağlı olduğundan herkesin emin olduğu TÜİKin diğerisi ise başbakanın tespiti. Bu ayın ekonomi verilerine bir göz atarsak belki biraz daha önümüzü göreceğiz. 

Dış ticaret açığı haziran ayında yüzde 79.2 artışla 10 milyar 198 milyon dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı, 2011 Haziran'ında yüzde 52, 8'e geriledi. 

TÜİK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2011 yılı Haziran ayında, 2010 yılının aynı ayına göre ihracat yüzde 19, 3 artarak 11 milyar 388 milyon dolar, ithalat yüzde 41, 7 artarak 21 milyar 586 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde dış ticaret açığı ise 5 milyar 690 milyon dolardan, 10 milyar 198 milyon dolara ulaştı. 

Sırf açığımızı finanse edebilmek için haftada bir milyar dolar sıcak paraya ihtiyacımız var. 2001 – 2008 arası gidecek yer bulamayan fazla para risk alıp ülkemiz tipi ülkelere sıcak para olarak gidiyor ve inanılmaz karlar elde ediyordu. Bu sayede aşırı tüketim ve aramalı ithalatının yarattığı açık borçlanılarak karşılanıyordu. 2008 den günümüze kadar devam eden ve derinleşerek devam etmesi beklenen kriz bu aşırı fazla parayı eritti. Dolayısı ile ufak bir tereddütle ülkeye gelen paralar çıkabiliyor. Daha da kötüsü yenilerini bulmak eskisi kadar kolay olmuyor. 

Seçim öncesi iktidar partisinin “İstikrar sürsün” tehdidinin işe yarayacağını gören dış sömürücüler Hükümeti göklere çıkarıyorlardı. Hani utanmasalar “Türkiye dünyanın lideridir” diyeceklerdi. Her türlü baskıya rağmen sesleri kısılamayan az sayıdaki gerçek ekonomistin uyarıları ise bu alkış tufanı içinde duyulamıyordu. Ücretlerinin büyük kısmını yabancı sömürücülerden alıp hükümetin her icraatını Allahın emri gibi destekleyen ve doğrulayan sözde liberal ekonomistler ise dışardan aldıkları gazla uçtular, bir kısım insanı da uçurdular. 

Sanırız artık ayakların yere basma zamanıdır. Ekonomi kurallarına göre ithalatın ihracatı karşılama oranındaki kritik eşik %65 dir. Bu yüzde aşağı doğru indikçe iflas yaklaşıyor demektir. Durumlarındaki belirsizlikler nedeni ile Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkeleri örnek gösterip kendilerini övmeye kalkan yöneticiler, o batıyor dedikleri ülkelerdeki ihracatın ithalatı karşılama oranlarını, cari açık denen yönetim ayıbının ne kadar olduğunu açıklamalıdırlar. Tabii yüzleri varsa. Bu verilere baktığımızda Türkiye’nin hiç de güvenli bir limanda olmadığını görmek zorundayız. Seçim öncesi hükümeti övmekten başka işe zaman bulamayan yabancı ekonomistler bir bir aleyhte görüş belirtiyorlar. Yani, fareler gemiyi terk ediyor. Uzak diyarlarda büyük bir deprem olmuş, oluşan tusunami hızla bize doğru yaklaşıyor. Sırf yabancı yatırımcıların tatlı karlarının devamını düşünen politikaların geminin büyük dalgaya karşı yanlamasına yakalanmasına neden olacağı kesindir. 

Eğer bu hükümet kendini bütün ülkenin hükümeti olarak görüyorsa, sonuç kendi zararına bile olsa geminin yönünü dalgaya çevirip alabora olmaktan kurtarmalıdır. 

İzmir 2011-07-29