Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '15

 
Kategori
Anılar
 

9 Eylül

Karşımda gözleri çektikleri tinerden şaşı olmuş, oturdukları köprü altında dünyadan kopmuş iki tane çocuk.
Çocuklardan biri bize doğru geliyor, diğeri oturduğu yerde uzaydan bize bakıyor. Yaklaşan çocuk 1 lira istiyor. Diğeri uzaydan dünyaya doğru kusuyor oturduğu yerde. Yanımdaki arkadaşım çocuğu alıp, bali çekmek yerine karton toplamasını, günde kendisine fazlasıyla yetecek kadar para kazanacağını söylüyor. Çocuğun ensesini okşuyor bir abi gibi, sırtına pat pat yapıyor, çocuk kafasını sallıyor, dönüp uzayda ikamet eden arkadaşının yanına yürüyüp çömeliyor. Çok kısa konuştuktan sonra poşetleri geri ağızlarına dayıyorlar.

Bugün İzmir’in düşman işgalinden kurtulmasının yıl dönümü, 9 Eylül ve Pazar gününden beri onlarca şehit ve yaralı haberi aldık.
Geçmişte kazanılmış zaferin kutlamasıyla  şimdiki zamanda yaşananların protestosu birlikte olacak bugün. 9 Eylül İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu ve teröre karşı protesto yürüyüşü yapılacak. Bu sırada köprüaltındaki iki velet bir yerlerde sızacak, belki başlarını belaya sokacak hatta belki tecavüze uğrayacaklar.

Hayatın gerçekleri ağır geliyor değil mi, öteki tarafa bakmak hep daha kolay. Tıpkı bizimle birlikte köprünün altında beklemekte olan 50’li yaşlarındaki iki bayanın yaptığı gibi. Çocukların bize doğru baktığını fark ettiklerinde hem gözlerini onlardan ayıramadan hem de çocuklarla gözgöze gelmemeye çalıştılar sonra çocuk bize doğru yürümeye başlayınca tamamen arkalarını döndüler.

İzmir, sen çok güzelsin. Hatta Teoman’ın ara ara dilime takılan şarkısında dediği gibi “O kadar güzelsin ki çok çirkin kaldım yanında...” Sen güzelsin, sabahın güneşle denize pırıltılar dökerek başlar ve benim yaşadığım yerde pelikanlar denizin üstünde alçaktan uçarlar. Bu sırada bazı savaş uçakları da teröristlerin mevzilendiği alanlarda alçaktan uçar. Köprünün altındaki tinerci çocuklar da alçaktan uçar.

İzmir sen beni çok mutlu ediyorsun. Hatta burda mutluluğun tanımı değişti benim için. Benim yaşadığım yerde mutluluğun kahvaltıyla bir alakası vardır şairin dediği gibi. Güzel İzmir sabahlarında kahvaltı ederken keyif ve mutlulukla, doğuda bir dağın bir noktasındaki asker çürük domateslerle ettiği kahvaltıdan şikayet etmezken, yakalanan teröriste hazırlanan kahvaltıyı gördüğünde kahvaltının mutlulukla bir alakası olmadığını keşfettiğini yazar Facebook’a. O sırada sızmış olan tinerci çocuklara tiksintiyle bakmamak için yolun kenarında kahvaltısını eden hanımefendiler çocuklara en uzak masayı seçer. Kahvaltıda yedikleri ekmekleri kürt bir adam pişirir fırında, telefonundan çaldığı Ahmet Kaya şarkılarını dinlerken.

Kaç tane Türkiye var bir Türkiye’nin içinde? Kaç tane İzmir var bu güzel şehrin içinde? Bir insan kafasını görmek istemediklerini görmemek için en fazla kaç derece çevirebilir? Kim hesaplayabilir, kim verebilir hesabını bu olanların? Çok tipli insanların bir coğrafyada milyon tane farklı hayatı yaşamasıdır Türkiye ve bana martı kanadındaki umut, elimi uzatsam dokunacak kadar yakınımdaki çocuğa köprüaltında uzay mekiği İzmir.

 
Toplam blog
: 18
: 292
Kayıt tarihi
: 22.01.10
 
 

Bir varmış, bir yokmuş. Herşey bir varmış, birden yok olmasın diye yazı olmuş. Dünyada o kadar az..