Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '15

 
Kategori
Kitap
 

ACIMADI Kİ / Milliyet Blog Yazarlarından

ACIMADI Kİ / Milliyet Blog Yazarlarından
 

Küçük kızım bu yıl Erasmus Programı ile Polonya'ya gitti. O daha gitmeden ben başladım Polonya ile ilgili ne var, ne yok araştırmaya; Tarihi, nasıl kurulmuş, neleri meşhur, ne yerler, ne içerler v.s. İlk başlarda ona hasretimi gittiği şehrin mobese kamerelarını izleyerek azalttım. Günün değişik saatlerinde ekrana bakarak, hava şartlarını, insanların koşuşturmalarını, şehrin trafiğini izledim.Kendi etraflnda dönerek kur yapan güvercinleri, parkta oynayan çocukları o şehre ait  tanıdıklar olarak kabul ettim.

Zamanla kış bastırıp  havalar  kasvetli hale gelince vazgeçtim izlemekten. Zaten kameralar da net göstermiyordu artık. Aklıma Polonya filmleri izlemek geldi.. Sanata bakış açıları nasılmış bu Leh Milleti'nin, diye merak ettim.

Google amcaya yazdığımda karşıma çıkan sayfada 4 tane film vardı, ilkini tıkladım hemen:

PREGLI-2004 Dram. Babası tarafından büyütülen ve sürekli dayak yiyen bir çocuk. Büyüdüğünde o da aynı şeyleri yapıyor. 

2. filme tıkladım:

JESTEM 2005 Dram. Yetimhaneden kaçan, kötü şartlarda yaşayan annesinin kabul etmediği ve sokaklarda sürekli dayak yiyerek yaşayan güzel mi güzel yüzlü tatlı bir çocuk. İçim eridi izlerken, gözlerim doldu.

3. film;

EDI -2002 Dram.

Filmde herkes birbirini dövüyor, gücü gücüne yetene. 

O sayfada benzer filmler afişleri vardı. ŞEKER PORTAKALI çarptı hemen gözüme. Kitabını yıllar önce okumuştum, ama aklımda sadece sürekli dayak yiyen küçük bir çocuk imajı kalmıştı, konuyu hatırlamak için filmi izlemeye karar verdim.. O tatlı ve akıllı çocuk, biraz yaramaz ama sebepli-sebepsiz  sürekli babasından dayak yiyor. Sonu diğerlerine göre daha güzel bitiyor ama.

Bu arada bizim Türk sinemasına bir göz atayım, dedim. Epeydir izlemiyordum Türk filmlerini. Uğur Yücel'in geçen yıl çektiği Soğuk filmi çıktı tesadüfen. Yine dayak, yine dayak. Bu kez kadınlar yiyor, hem Türk hem de Rus kadınlar. Daha da ileri gitmiş üstelik, sonunda ölüm var.

Aynı günlerde Yekruseha arkadaşımdan bir mesaj aldım. Böyle böyle bir projemiz var katılır mısın, diye. İlk önce aklıma hiçbir şey gelmedi. İyi anılar hemen unutuluyor, kötüler kalıyor daha çok insanın aklında. Onlar da yazsam 4-5 sayfa etmez ki...Çocukluğumun hatırlayabildiğim ilk yıllarına doğru şöyle bir yolculuk yaptım, anıları birer birer tazeledim. İki olay vardı aklımda, biri birkaç ay yaşanmış uzun soluklu bir öyküydü ama ben yaşayan değil, anlatan olacaktım. Ben diğerini seçtim, olayı anlatan değil yaşayan olayım, diye.

Son haftada izlediğim filmlerin de etkisinde kaldım sanırım. Yediğim değilse bile hatırladığım ilk dayak olayını döktürüverdim kağıda.

Öykü bir günlük olaydı, 6-7 kitap sayfasına ulaşabilmek için Zülfü Livaneli gibi iciğini-ciciğini yazdım artık. İnşallah okuyanları ayrıntılarla sıkmam.

Kitabımız yakında yayınlanacak. 48 Milliyet Blog yazanı ile Soner Arıca ve Yazar Tarık Dursun K.'nın çocukluk anıları ACIMADI Kİ başlığı altında edebiyat dünyasında yerini alacak.

Güzel bir projeydi ve katıldığım için çok mutluyum. Ayrıca kitaptan elde edilen gelir çocuklarla ilgili bir kuruma bağışlanacak. Bu anlamda güzel bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Emeği geçen herkese ve özellikle kitabı hazırlayan Sema Öztürk'e ve Genç Şair Harun Atak'a katkılarından dolayı teşekkürler.

Kitabımız Noktürn Yayınları'nda basılıyor ve 24-25 Nisan'da saat 12:00 -15:00 arası İzmir Kitap Fuarı'nda okuyucularla buluşacak.

Yolumuz açık, okuyanımız bol olsun!

Söz uçar, YAZI kalır!

Esen kalın!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..