3572 yazı bulundu
Sıralama :
Tane tane konuşan, hazırcevap, nüktedan, ağzından bal akan, her çeşit fıkrayı çok güzel anlatan ve insanları sıkmadan kendisini dinletmesini bilen birisiydi, eski kültür ataşelerimizden eğitimci ve Nasreddin Hoca uzmanı Şükrü Kurgan. Yıllarca Ga...
Bugün okuduğum güzel bir blog yazısı geçmişe döndürdü beni karşılıksız bir aşkı, içinde inanılmaz güzellikte sevgi ve paylaşım olan bir arkadaşlığın karşılıksız bir aşk yüzünden bitişini hatırlattı bana.. Yalçın abimi..Lise yıllarımda çok gösterişli...
Yazım için bölüm seçerken düşündüm: Hangi bölümde yazmalıyım diye…Önce mizah bölümünü seçtim, sonra düşündüm, değiştirip anılar bölümünü seçtim… Yani epey kararsız kaldım bölüm seçiminde. Nihayet anılara karar kıldım.Yazmaya başlamadan ağızım kulak...
İçimdeki çocuk yine kıpır kıpır… Her şeyden önce o çocuğun oluştuğu, şekillendiği yıllara doğru hızlı ve gelişigüzel uçuşlar yapıyorum, bir martının havadan denize anlık iniş kalkışları gibi, hafızada sabitlenmiş hatırlanmayı bekleyen noktalara da...
Uluslararası ilk satranç ustası - amcam NEVZAT SÜERBugün Milliyet’in ana sayfa başlıklarından bir tanesi de satranca ayrılmıştı. İster istemez çocukluk yıllarıma gidiverdim birden. Tüm hüzünlere boynu bükülmüşlüğüme rağmen keşke yeniden o yılları yaş...
Sabah kahvaltısından hemen sonra içilen biralar ve ardından şarap, kanyak, tekila ve ismini bilemediğim diğer alkollüler sayesinde erkekler ayakta durmakta zorlanıyor.Kadınlar da hafif sallana sallana beş karış suratlarıyla dolaşıyor.Gündüz etrafla...
Yıllar önceydi, Alsancak’ta sokak arasındaki büyücek bir eskici dükkanının müdavimi olmuştum. Dükkanda neler yoktu ki…Kristal karafakiler, takımı bozulmuş porselen yemek takımları, kesme cam şarap kadehleri, gümüş zarflar, kapı kolları, karpuzl...
Ben bir gecekondu kızıydım, avrupalı, akça pakça, narin, kırılgan, güzel ve akıllı, dipdiri ama sonradan ve kısa süreli de olsa bir gecekondu kızı. Beş uzun yıl kadar çivit mavi boyalı ahşap gecekonduda iki ablam, annem ve babamla gözlerden uz...
12 Eylül olmamıştı daha. Özgürlüklerimizin en güzel yıllarıydı yaşadıklarımız. Yurtlar da, bekar evlerinde kalıyor, sorumsuz günler yaşıyorduk. Omzumuzda bir türlü çalmayı öğrenemediğimiz gitarımız, koltuk altında okuyup, okumadığımızı bilmediğim...
Mesut Bey’in yazısı beni çok rahatsız etti! Daha önce de çok duymuştum bu sözü. Komutanım derdi başta. “Kaz uçar da laz uçmaz mı? Haydi uç bakayım Ahmet!” “Biz unuttuk o işleri komutanım!” Demiştim. Bir de ! “Sizin kafanız öğleden sonra çalışmaz...