Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '19

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kendine Kör Başkasına Ayna

 Sosyal medya kahramanlarından sözediyorum. İnsan ve insan psikolojisi üzerine tek satır yazı okumamış, bütün hünerleri başkalarının ürettiği paylaşımları çalıp yaymaktan ibaret olan bu kifayetsizler, kendilerini dev aynasında görmeye ve başkalarını hırsızlıkla suçlamaya devam ediyorlar. Bu zavallılara diyorum ki, önce kendinize ait bir fikriniz, bir fikir beyanınız olsun. Konuşmayı hakedin ki, sizi dinleyecekler bulunsun. Başkalarının eliyle adam olmaya çalışmayın. 
 
Bilmeniz gereken en önemli gerçek şudur. İnsanların bazı özellikleri doğuştandır. Karakter sonradan oluşmaz. Her insan, yaratılışı itibariyle çıkarcıdır. Ancak aldığı eğitimle bunu baskılayabilir, adaletten yana tavır alabilir. İnsan, aynı  zamanda farklı kabiliyetlere de sahiptir. Kimisi matematiğe, kimi resme, kimi edebiyata, kimi spora meyillidir.  Bazılarında ise, sahip olma duygusu yani çıkarcılık (herşeye rağmen) daha baskındır. 
 
Eğitim veya terbiye insanın iyi taraflarını açığa çıkarmaya, kötü yanlarını azaltıp etkisiz hale getirmeye yarayan çok önemli bir argümandır. Ahlak eğitimi ve öğretimi verilmeyen aile ve okul ortamında yetişmiş gençlerin "iyi ve kötü, doğru ve yanlış" gibi yargıları olamayacağı, her pozisyona aynı gözle bakacakları şüphesizdir. Tabiri caizse biz şu an böyle bir ortamın tam göbeğindeyiz.
 
Üç beş yaşındaki çocuğa tecavüze yeltenen, yurtlarda talebeleri taciz eden tiplerin buna cesaret etmelerinde ahlak eğitimi yetersizliğinin de payı olduğu söylenebilir. Çünkü iyi bir eğitim, insandaki kötü tarafları baskılar ve ortaya çıkmasına mani olur. İşte Freud'un, "süper ego" ismini verdiği benlik te  budur. 
 
Ahlakın ve toplumsal oto kontrolün zayıfladığı, iyi ile kötünün birbirine karıştığı zaman ve ortamlarda bazı bireylerdeki bu sahip olma duygusu kişisel menfaat peşinde koşmayı, çıkarcı bir şahsiyet haline gelmeyi kolaylaştırır. Artık bu noktadan sonra onun kanuna ve ahlaka uymayan işleri yapması sıradanlaşır. Kimse yüzüne karşı bir şey demediği için sıkıntı duymaz ve vicdanını dinleme ihtiyacı hissetmez.
 
Yukarıda bahsettiğim sosyal medya tiplerinin bunlardan hiç mi hiç haberi yoktur. Onlara göre AKP'liler hırsız, CHP'liler de melektir. Sanki Allah insanları doğarken AKP'li, CHP'Li diye damgalayarak dünyaya göndermiş, böylece çalanlarla dürüstleri birbirinden ayırmıştır. Bu duruma göre bütün tötülüklerin, bütün hata, yanlış ve günahların sorumlusu AKP, bütün iyiliklerin, hayrın ve dürüstlüğün kaynağı da CHP'dir. 
 
Sabahtan akşama yaptıkları facebook paylaşımlarında bu anlatılmaktadır. Aslında bu, cehaletin, akıl noksanlığının, saplantılı kafa yapısının bir sonucudur. Hayatları boyunca hep hazıra konan, aynı düşüncedeki ağababalarının fikirlerini bire bir doğruymuş gibi nesilden nesile taşıyan bu elemanlar, muhaliflerinin ülke için yaptığı eserleri hiç görmezler. 
 
Hergün yolları, hayatlarını kolaylaştıran metro gibi ulaşım araçlarını kullanırlar, hastanelerde tedavi olurlar, çocukları okul kitaplarını bedavaya alırlar ama onlar bunlardan habersizmiş gibi davranırlar. Sıkıştırıldıklarında ise, ya üç beş liralık "hastane katkı parasını" bahane ederler ya da "yapacak tabi, kendi parasıyla mı yapıyor" diyerek inatlarını devam ettirirler. Sanki daha önceki yöneticiler her şeyi kendi paralarıyla yapmışlar gibi.
 
Çalıp çırpmanın, yolsuzluk yapmanın, gayri meşru işler peşinde koşmanın partiyle, cemaatle, tarikatle, şu veya bu şehirden olmakla bir bağlantısının olmadığı bu bağnaz kafalara nasıl anlatılır bilemiyorum. Düşünmeyi beceremeyen, fikir üretemeyen, başkalarının el ürünleriyle kendini ispat etmeye çalışan kişilerin normal insanlar haline gelmeleri mümkün müdür onu da bilemiyorum.
 
İşin püf noktasına geldiğimizde karşımıza çıkan gerçek şudur. Ülkemizin en ilerici, en çağdaş, en vatansever en CHP'li ve en Atatürtkçü kesimi TÜSİAD üyeleridir. Her konuşmalarına Atatürkle başlarlar, onunla bitirirler. Tabiri caizse Atatürk, onlar için bir idoldür. Buna karşın, bu kaymak tabakanın kendileri için başkan seçtikleri kişi Simone Kaslowski  isimli bir İtalyandır. Şimdi, eğer büyüklerinizden kopya alma dışında bir hüneriniz yani düşünce üretiminiz varsa TÜSİAD'çıların, seçtikleri kişiyle, Atatürkçülüğü ve "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü nasıl uyumlu hale getirdiklerini bana anlatın ki, ben de bundan bir manivela üretip dünyayı yerinden oynatayım.
 
 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..