Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '16

 
Kategori
Eğitim
 

Benim Okulum bu!

Benim Okulum bu!
 

Hazım Özata ve Eşekli Kütüphaneci H.Bekir Koca


Ürgüp’teyim. Hava oldukça sıcak. Serin bir yer bulmak için dolaşıyordum. Her zaman uğradığım, gölgelerinde oturup serinlediğim çam ağaçlarının bulunduğu çay bahçesine gittim. Ürgüp Belediyesinin karşısında güzel bir alan. Buluşmak, dostlarıyla söyleşi yapmak isteyen herkes genellikle buraya gelir. Bayram sonuydu. Arkadaşlar da geldi. Bu arkadaşlarım Emrullah Güney ve Mustafa Kaya idi. Her ikisi de dost canlısı, Ürgüp bilgi ve kültürü ile donanmış, araştırma yapmaktan bıkmayan, araştırdıklarını yazıya döken insanlardı. Yine her zaman yaptığımız gibi yazın üzerine, sanat üzerine konuşmaya başladık…  Bu arada çaylarımızı da içiyoruz. Konuşmalarımızın ağırlığını Ürgüp ve çevresinde oluşmuş kültürel konular aldı. Özellikle köylere eşekle kitap götürme konusunu tartışıyoruz. Bir gün önce Kayseri’ye gitmiş, orada görüştüğüm emekli öğretmen Rasim Pehlivanoğlu ve anıları üzerinde duruyorduk. Önümüzde Pazarören Köy Enstitüsü 1947 yılı mezunu Rasim Pehlivanoğlu ‘nun doksan beş sayfalık kitabı var. Kitap Kayseri’de 2015 yılının Temmuz ayında basılmış. Kitabın kapağında bakımlı, güzel bir eşek… Eşeğe yüklenmiş iki “Kitap İare Sandığı” yazan içi kitap dolu olan sandıklar. Köylülere kitap uzatan Karain Köyü Kütüphanesinin kitaplarını bu köye ulaştırmış olan Hacı Bekir Koca ve aldığı kitaplara bakan köylüler.
 
Söyleşiye dalıp gitmişken, masamıza bir kişi daha yaklaştı. Önce Mustafa Kaya’ya yöneldi. Önceden tanıştıkları anlaşılıyordu. Bizlerle de tokalaştıktan sonra, Mustafa Kaya ile konuşmaya başladı. Konuşmasını sürdürürken gözleri masadaki kitaba yöneldi. Kitabı eline aldı, uzun uzun inceledi. Kapaktaki fotoğrafa dikkatlice bakmaya başladı. “Ben bu eşeği çok iyi tanıyorum.” dedi. Gözlerini fotoğraftan ayırmadan bakmayı sürdürdü. Gözleri daldı, konuşmasına ara verdi. “Biz köyde bu eşeğin yolunu gözlerdik. On beş günde bir gelirdi köyümüze. Kitap alırdık okurduk. Böylece kitap okuma sevgimiz arttı. Sağlıkçı Ali Koca vardı. Kitapları getiren onun kardeşi ya da akrabası olabilir. Ben ilkokulda okuyordum. Okulu bitirdikten sonra da bu kitaplar sayesinde kitap okumayı sürdürdüm. İlkokuldan sonra okula gidemedim. Ne var ki, bu eşek sayesinde okumayı sürdürdüm. “ Eşekli resmi göstererek; “İşte benim okulum bu!” dedi.
 
“Özellikle Bekir Koca yaz ayları dışında gelirdi. Çünkü yazın köyde kimse bulunmazdı. Herkes tarlasında, bağında, bahçesinde olurdu. Bu nedenle kış ayları daha çok gelirdi. Kar, kış demezdi. Ona ve eşeğine çok şey borçluyuz. “
 
Bu nedenle olsa gerek, Bekir Koca karda kışta gide gele üşütmüş. Daha sonra da yaşamını yitirmiştir. Bunu Karain köyü Kütüphane kurma derneğinin başkanı olan Rasim Pehlivanoğlu anlatmıştı. Bekir Koca’dan sonra görevi çok çalışkan ve zeki olan Hakkı Alkan devralmıştır.
 
Hazım Özata Ortaokulu çok sonraları dışardan bitirmiş. Çok duygulandık. Adı Hazım Özata. Karain köyüne çok yakın olan Tahar(Yeşilöz) köyünden. 1942 doğumluydu. Olgundu, kibardı, saygılıydı. Belli ki çok okumuş, okuduklarından yararlanmıştı. Kedisini kutladık.
 
Tüm kitap dostlarına selam olsun.
 
10 Temmuz 2016 Ürgüp
 
www.mehmet-erbil.tr.gg
 
Toplam blog
: 63
: 729
Kayıt tarihi
: 29.09.11
 
 

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi-Yüksek Lisans Resim-19 kişisel Resim Sergisi Yazı..