Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

Başbakanın Söylediği Türkî'ye Kulak Tıkanmaz!

Başbakanın Söylediği Türkî'ye Kulak Tıkanmaz!
 

net'ten


Yaklaşık 15 gündür gurbetteyim. Önce Antalya, sonra Bursa... Hem iş hem eş dost ziyaretleri... Nedense gurbette yazamıyorum. Ancak kendi çalışma masamda coşuyor klavyem! Gurbeti yaşadığım bu zaman zarfında hem sporda hem siyasette çok hareketli günlere şahit olduk.

Sevgili arkadaşlar, siyasî söylemlerden uzaklaşıp sadece türkülerimize (Türkü/Türkî) kulak verdiğimizde bile, Türkiye Cumhuriyeti’nin haritadaki sınırlarından çok daha büyük olduğunu görürüz.

Türkülerimizde “Burası Muş’tur/Yolu yokuştur..” diyerek türkünün asıl geçtiği yeri, Ortadoğu’daki Huş’un izlerini silmemiz mümkün mü? Başka bir türküde “Bey babası gelir Şam’dan”ı “Bey babası gelir Van’dan!” yaparak, kültür atlasımızı ve coğrafyamızı küçültme gafletine düşenlere ne demeli? Bir Erzurum türküsü olan “Kırmızı Gül”ün sözlerinde geçen “Şol Revan’da balam kaldı!”da halen Ermenistan’ın başkenti olan “Revan”ı (Erivan) nereye oturtacağız?

Kerkük, Kırım, Yemen, Batı Trakya, Tuna türkülerini ruhumuzdan, gönlümüzden söküp atabilir miyiz? Halkımız hâlâ bu türkülerle hüzünlenir ve duygulanır.

Başbakan da Davos’ta yangın yeri yüreğimize su serpen güzel bir TÜRKÎ/TÜRKÜ söyledi! Bu TÜRKÎ’YE kulak tıkanmaz. Türkiye bölgenin abisidir, mazlumların ve mağdurların hamisidir. Türkiye çok büyük bir ülkedir.

Davos’ta AKP’nin liderinin değil, Türkiye Cumhuriyeti başbakanının yaptığı çıkışı ben bu minval üzere olması gereken bir davranış olarak yorumluyorum. Türkiye Filistin’e, Kafkasya’ya, Balkanlara duyarsız kalamaz. O bölgelerde olan gelişmelerin ülkemizi etkilemediğini söyleyemeyiz. Ülkemize dar elbise biçenlerin beyhude uğraşılarına anlam veremediğim gibi, en iyimser düşünceyle bu kesimi “cahil” olarak addedebilirim.

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, Davos’taki “Gazze” konulu oturumun Ermeni asıllı Yahudi moderatörü David Ignatius’a ve özellikle İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e BM Genel Sekreteri Ban ki Mun’un ve bütün dünyanın şaşkın bakışları önünde koyduğu tepkiyi en iyi anlatan cümleyi Yunan basınından okudum:

Türkiye Başbakanı, gezegendeki çok kişinin söylemek istediklerini dile getirdi!"

Adı Filistin davasıyla özdeşleşen Avrupa Merkez Bankası eski başkanı Hollandalı Wım Duisenberg’in eşi Gretta Duisenberg da Zaman’a verdiği röportajda, Avrupalıların İsrail yönetimine ve zulmüne bakışlarını açık yüreklilikle dile getirdi:

Bence Erdoğan kesinlikle haklı ve doğru olanı yaptı. Son derece cesaretli bir çıkış. Diğer Arap ülkeleri, Hollanda, Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu… Aslında herkes, hepimiz biliyoruz yaşananları; ama cesaret edip gerçekleri İsrail’in yüzüne söyleyemiyoruz. Erdoğan bu cesur davranışı gösterdiği için son derece mutluyum ve kendisiyle gurur duyuyorum!”

Ülkemizde gerek muhalefet, gerek basın ve gerekse sivil toplum kuruluşları en az dış dünya kadar başbakana haklı olarak sahip çıktı. Türkiye Cumhuriyeti, tüm birimleriyle başbakanına tam destek verdi. Olması gereken de buydu!

Ancak, bazı çatlak sesler çıkmadı değil. Bu çatlak seslerin Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı bu olayda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak değil de AKP’nin Genel Başkanı olarak algıladıklarını düşünüyorum. Tüm Türkiye’nin ve Yahudi komiteleri dışında tüm dünyanın Davos’ta desteklediği başbakanı çaresiz desteklemek zorunda kalan bazı kesimler, destek cümlelerinin ardından bol bol “ama, fakat, ancak”lı cümleler kurdular ki çok komik bulduğum bu kayıtlı desteğin altında yerel seçim kaygısının olduğu çok açıktı. Hatta ilk gün bazı siyasilerin anlamsız bir tarafgirlik gösterip başbakanı eleştirerek yaptıkları yorumların aynını ABD’deki Yahudi komitaları da yaptı. İlk günün ardından başbakanın gördüğü muhteşem destekten çekinmiş olacaklar ki bazı siyasiler ikinci gün başbakanı tam desteklediler. Tek millet ve yürek olmamız gereken bu olayda ülkemizdeki son durum oldukça moral verici…

Tarafgirlik, fanatiklik tuttuğu takımı her durumda takdir edip savunmak; tuttuğu takımın rakiplerini de her durumda yerden yere vurmak anlamına geliyor. Tarafgirliğin insanı nasıl bir önyargının, kinin, kıskançlığın, bencilliğin, saygısızlığın odağına getirdiğini en çok futbol taraftarları üzerinde gözlemleyebiliriz…

Ülkemizde özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray’ın fanatik taraftarları arasında böyle bir ruh haline şahit olmak hiç de zor değil. Öyle ki son yıllarda taraftarlar arasındaki fanatiklik ve tarafgirlik, Türkiye içinde rakip olan bu takımların ülkemiz adına yurt dışında yaptıkları turnuva maçlarında da kendisini göstermeye başladı. Fenerbahçe ya da Galatasaray’dan biri; bir Yunan, bir Ermeni veya İsrail takımıyla ülke adına çok önemli maça çıksa diğer takımın fanatikleri, maalesef Yunan, Ermeni veya İsrail takımını açıkça ve gönül rahatlığıyla destekleyebilmektedirler.

Hadi ülkelerin uluslararası ilişkilerine ve çıkarlarına göre çok daha hafif kalan takım tarafgirliği bir şekilde affedilebilir; ancak başbakanın şahsında Türk insanının, devletinin rencide edilme gayretini görememek, milletin arasına tefrika sokmak, affedilebilir bir tarafgirlik değildir.

Yazımı ben de canı gönülden “ancak”lı bir cümleyle bitirmek istiyorum:

Başbakanımızın Davos’taki sözleri ve tavrı, millet olarak stresimizden epey aldı götürdü, göğsümüzü kabarttı, Gazze’ye bakıp yanan yüreğimize bir nebze de olsa su serpti, başbakanımızla gurur duyduk…
ANCAK
Başbakanımızın yükselen karizması ve dünya siyasetindeki statüsünü takdir etmek; BAŞBAKANIMIZLA AYNI PARTİDEN OLUP YEREL SEÇİMLERDE BAŞBAKANIMIZIN KARİZMASINDAN YARARLANMAK İSTEYEN BELEŞÇİ, YÖNETİM KABİLİYETİ OLMAYAN, HALKTAN KOPUK VE VASIFSIZ BAŞKAN ADAYLARINI DA GÖRMEZDEN GELİNECEĞİ ANLAMINA GELMESİN!

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..