Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '07

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Ölümün çocuk üzerindeki etkileri

Ölümün çocuk üzerindeki etkileri
 

Yakın arkadaş ya da akrabanın ölümü yaşamdaki en zor ve stres dolu olaylardan biridir. Anne-baba kaybı nedeniyle yas yaşayan bir çocuk için , bu deneyim daha da güçleşebilir. Öksüz ya da yetim çocuğun davranışları, ölen ebeveynin cinsiyeti, diğer ebeveynin yeniden evlenip evlenmemesi ve başka kardeşlerin varlığına bağlı değişiklikler gösterir. Çocuğun, öksüz ya da yetim kaldığı yaş, tepkilerde farklılıklara sebep olur. Farklı gelişimsel dönemdeki çocukların , ölümün anlamına ilişkin kavramsal anlayışları farklıdır. Yasın görünümü ve sonuçları , çocuğun ölüm anında ölümle ilgili kavramlarının gelişimine bağlıdır.
2-2,5 yaşındaki çocukların ölümle ilgili fikirleri çok belirsizdir. Buna karşılık 2 yaşından küçük bebekler ise ölümle ilgili herhangi bir kavramı anlamazlar. Çok küçük çocuklar için ölüm, gündelik hayatta var olan birinin artık orada olmaması kadar basit bir anlama gelmektedir.
Yurt dışında, üç yaşından küçük çocuklar için bile yazılmış ölüm kavramının sağlıklı gelişmesini amaçlayan kitaplar vardır. Evcil bir hayvanın ölümü, ölüm kavramını çocuğa açıklayabilmek için bir fırsat olabilir. Çocuğun yaşadığı duygular saygıyla karşılanmalı, tüm aile üzüntüsünü dile getirerek bir tören içerisinde hayvan evden uzaklaştırılmalıdır. Hemen yeni bir hayvan alınmayarak, çocuğun kavramları geliştirmesine olanak sağlanmalı ve anı anlamına gelen ritüel bir davranışa izin verilmeli, hatta teşvik edilmelidir.
Ebeveyninden biri ölmüş çocuklar üzerinde yapılan araştırma sonuçları , problemin zihinsel ve duygusal olmak üzere iki yönlü olduğunu ortaya koymuştur. Çocuğun yaşamında önemli bir yer tutan sevgi objesini yitirmesi , duygusal şoka yol açar. Bunu daha karmaşık hale getiren , çocuğun ölümün niteliğini anlayamamasıdır. Soyutlama yeteneği henüz gelişmemiştir; iki önemli kavram ( sebep-sonuç ) ona yabancıdır. Bu nedenle , çocuğa açıklama yapılırken , yanlış izlenimler oluşturulabilir. Ölülerin yok olmadığı, başka bir dünyaya gittiği şeklindeki açıklamalar , çocuğa ebeveyninin geri döneceği inancını verebilir.
Herkesin öleceği, buna bir şeyin ( hastalık,kaza vb.) sebep olacağı açıklamaları , çocukta ölüm korkusu meydana getirebilir. Ebeveyninin ölüm nedenini düşünen çocuğun aklına ; hataları gelebilir , sonuçta onda suçluluk duyguları oluşabilir.
Okul öncesi dönemde yaşanan kayba bağlı durumlardaki en büyük tehdit ; çocuğun bırakılma , terkedilme , sevilmeme durumlarıyla ilgili yaşadığı kaygıdır. Kayıpta yaşanan terkedilmişlik ve özlem duyguları ise bu sürecin doğal adımlarıdır.
Terkedilmişlik duygusu çocukta , uyumsuzluk , yalnızlık , boşluk duyguları oluşturur. Çocuk , kendisinin ve diğer sevdiklerinin ölüp ölmeyeceğini sorar. Bırakılmışlık düşüncesi , ölen ebeveyn ile birleşme hayallerini geliştirir. Küçük çocuklar, ölen anne ya da babalarıyla gökte birleşeceklerini düşünürler.
Gizli suçluluk duyguları, çok güç dışa vurulur. Çocukta sürekli cezalandırılacağına dair endişe vardır. Bu durum gece korkusu ve kabuslara sebep olabilir.
Bu konuda yapılan araştırma ve bulgulara göre vakaların % 13 'ünde aşırı ağlama, % 35 'inde üzgün , mutsuz görünme , diğerlerinde gülem , taşkınlık , gerileme davranışlarıyla ; aşırı yemek yeme , gaita kaçırma ve mastürbasyon saptanmıştır.
Çocukla aynı cinsteki ebeveynin öldüğü vakalarda , suçluluk duygusu daha belirgindir. Depresif belirtiler veya savunma amaçlı davranış bozuklukları daha belirgindir.
 
Toplam blog
: 45
: 4525
Kayıt tarihi
: 04.03.07
 
 

Yazmak sadece bilgi paylaşımı değil benim için.Yazmak, öğrenmek,unuttuklarımı hatırlamak,bilmediğ..