Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '06

 
Kategori
Haber
 

Alparslan Arslan'ın babasının acısının şifreleri

Alparslan Arslan'ın babasının acısının şifreleri
 

Danıştay 2'inci Dairesi'ne yaptığı silahlı saldırıda bir hakimi öldürüp 4'ünün de yaralayan avukat Alparslan Arslan'ın babası basın mensuplarının karşısında "şaşırtıcı" açıklamalarda bulunmuş. Ben haberleri yurtdışında olmam nedeniyle İnternet üzerinden gazeteler aracılığıyla takip ettim. Baba önceleri olay henüz tazeyken yaptığı açıklamalarda genelde oğlunun böyle bir şey yapacak yapıda biri olmadığını, yaptıysa bundan çok büyük üzüntü duyduğunu, öldürülenlerin acılarını paylaştığını, olayın hiçbir babanın başına gelmemesini temenni ettiğini belirten son derece tevazu dolu yaklaşım sergilemişti. Bu açıklamalar ışığında sıradan aklı başında bir insanda ancak oğlu lanet olası bir cinayetin başrolünü oynamış acılı bir babanın çaresizliğini anlama ve acıma duyguları uyandırıyordu.

Baba İdris Arslan duruşma öncesi son konuşmasında böyle bir saldırının olmasını istemediğini ve acı bir şey olduğunu belirtmiş fakat konuşmasının girişinde söyledikleri dikkate alındığında bu sözlerin anlamı birden bire değişiyor. Baba Arslan "Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet şu veya bu şekilde hak ettiği dersi verecektir" sonra "Emperyalist güçlere alet olmayın. Milletin hizmetinde olun. Milletin değerlerine saygı duymayanlara millet şu veya bu şekilde gerekli cezayı verecektir", ardından "Bu ülkede İslam düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Bu ülkeye yüz bin şehit verdik. Gerekirse yüz bin şehit daha veririz" deyince aslında oğlunun yaptığı saldırının gerekçelerini savunmuş oluyor ve bunu bu olayla da sınırlandırmıyor, kendince tanımladığı hainlere karşı "100 binlerce şehit" verme pahasına bu tür saldırıların devamlılığını savunuyor.

Aslında babanın "Bu ülkede adı Mehmet, Mustafa olan birçok Ermeni ve Rum var. Bunlar laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine ihanet ediyor" sözleri de dikkate alınırsa cinayet olan bir davranışı övmenin ve teşvik etmenin yanı sıra insanlarımızı din, dil ve mezhep kökeninde bir birlerine karşı kışkırtarak, bilinen bir tür bölücülük suçu işliyor. Bu tür açıklamalar aslında yeni değil, Mehmet Ali Ağca’nın bir hafta serbest bırakıldığı olayda da yakınları çıkıp benzeri açıklamalar yapmışlardı.

Bilmiyorum savcılar harekete geçip o zaman ki açıklamaları yapanları soruşturdu mu; fakat bu defa ki çok daha açık bir suç niteliğinde. Üstelik bu defa açıklamayı yapan "Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişi", çok daha hassasiyetle üstünde durulması gereken bir konuma sahip. Çocuklarımızı eğitenleri denetleyenlerin zihniyeti bu olursa, o eğitimden bir fayda gelmez, ancak hukuk fakültesini bitirip eline silah kapıp cinayet fırsatı kollayan tipler ortaya çıkar.

Babanın açıklamaların dönülecek olursa, oğlunun yaptığı işi tasvip etmiyor görünüyor ama asıl tasvip etmediği belli ki "oğlunun bu işi yapmış olması"... kurnazca bir yaklaşım... Eylemi yapan zihniyeti ve hain bellediği kişilere milletin bu tür dersler vermesi gerektiğini savunuyor, ama 30 yıl emek verip kariyer sahibi yaptığı çocuğu "böyle bir tetikçilik görevinde harcanmasaydı keşke" demek istiyor... Üstelik memleketi idare etmek gibi daha üst görevlere soyunabilecekken bu işi yapmış olması, hiç yenilir yutulur değil doğrusu! Yani daha düşük vasıflı biri bunu yapsaydı babanın böyle bir cinayetten pek şikayeti yok gibi.

Aman babası sen çok üzülme, bu oğlunun başında gelmiş küçük bir yol kazasıdır. Memleketimizde işte en yakınında Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişi olarak kendin olmak üzere, bürokraside ve devletin yönetim kademelerinde eline belki silah almamış ama silah alanları, tetikçileri kendilerince hain bellediklerini cinayetlerle cezalandırmayı ve bu zihniyeti teşvik eden, daha bir sürü üst düzey değerler (!) var. Eğer bu devletin Cumhuriyet Savcıları ve Milli Eğitim Bakanlığı, kamuoyu önüne çıkıp senin gibi açıklamalar yapanlara bunun hesabını sormazsa daha nice nice Arparslan Arslan’lar çıkacaktır. Senin gibiler yine timsah göz yaşları dökecekler "tasvip etmiyoruz, çok üzüldük" diyeceklerdir fakat o zaman vay halimize.

Not: Bu yazı olay aktüelken yazılmıştır. Bu süre içinde hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de Cumhuriyet Savcılığı'nın babanın konuşmaları hakkında soruşturma başlattığını gazetlerden okuduk. Bu soruşturmaların sonucu ne olur bilemeyiz. Hukuk sistemimiz bu tür tavırlara ne tür yaptırımlar getirmiştir ilerde göreceğiz. Buna karşılık babanın yaptığı açıklamalar toplum, siyasiler, aydınlar, basın ve diğer medya kuruluşları bu tür tavırları tartışmaya açmalı ve bu zihniyetin memleketin selameti açısından hiç te iyi olmadığı adam akıllı ortaya konmalıdır.

Konuyla ilgili Milliyet Gazetesi'nden haber ve röportajlar:

1- http://www.milliyet.com.tr/2006/08/11/son/sonsiy02.asp

2- http://www.milliyet.com.tr/2006/08/13/guncel/axgun01.html

 
Toplam blog
: 60
: 1352
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Arkeolog olarak arkeoloji, Eski Çağ tarihi, günümüzde sit ve çevre sorunları başlıca ilgi alanlar..