Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yeniden...

Yeniden...
 

Sonbahar güneşi vurmuş yüzüme. Uyanıyorum. Açmıyorum gözlerimi. Açık olan yarı sersem aklım. Birden kendimi "Hayatım hep böyle gidecek?" diye düşünürken buluyorum. O, ara sıra gelip, bana hain gülümsemesini gösteren karamsar yüzüm hemen yanı başımda oturmuş, günümün başlangıcında aklımı zehirlemeye çalışıyor. Açmıyorum gözlerimi inatla. Ve inatla beni zehirlemesine izin vermeyeceğimi söylüyorum. Hele de böyle tatlı bir sonbahar gününde asla.

Zihnimde iki yol var birbirinin zıt yönlerinde uzanan. Biri cehenneme diğeri cennete varıyor. Ara sıra şaşırıp o karamsar yüzümün peşine takılıp cehennemin yolunu tutsam da, biri, içimdeki bir ses hemen beni elimden kolumdan çekiştirip "Yanlış yoldasın evlat" diyor. Hemen dönüp diğer yola giriyorum. Bu sabah da cehenneme giden yola adımımı atmışken geri dönüp diğer yola geçiyorum. Zorlanıyorum elbet. Bir mıknatıs gibi beni içine çeken karamsarlığın çamurlu yollarından çıplak ayaklarımı kurtarmak kolay olmuyor. Ama yapıyorum. Zorundayım. Oradaki alevlere teslim olmamak için, tüm günümü o kara düşüncelerin içinde bir köşe yastığı gibi oturarak geçirmemek için bunu yapmaya mecburum. Kendi ruhumun kurtarıcısı, kendi hayatımın kahramanıyım şimdi.

"Dur, bu işler belli mi olur?" diye bir şarkı sözü gelip takılıyor dilime. İyi geliyor. Bazen garip iplere tutunuyoruz hayatta. Olmadık cümleler içimizdeki ışığın başlangıcı oluyor. Tıpkı sokakta, televizyonun önünden geçiverirken, bir takside ya da herhangi bir yerde kulağıma gelen ve beynimin içinde yer etmiş bu şarkı sözü gibi.

"Doğru" diyorum kendi kendime. "Bu işler belli olmaz. Yaşam belli olmaz ve asla aynı çizgide akmaz." Durup düşünüyorum. Aslında dünya üzerinde birbirinin aynı olan ne iki insan ne de iki olay var. Hayatın hep aynı olduğunu ve hayatta karşımıza çıkan insanların hep aynı tür insanlar olduğunu düşünmek tam bir yanılsama. Çünkü aslında aynılık asla yok. O aynılığı yaratan sadece bizleriz. Aynı gözlükten baktığımız için, olayların hep aynı olduğunu hiç birşeyin değişmediğini sanan aklımız farkında bile olmuyor kendi yarattığı yanılsamanın. Ve bu yanılsama dünyamızı küçültüyor.

O anda henüz gözlerimi açmamışken karar veriyorum "hayatımın hep aynı çizgide akıp gideceği" fikrini bir daha aklımdan bile geçirmemeye. Çünkü bu fikirle dolaştığım vakit biliyorum ki gözlerimin önünden akıp giden pek çok şeyi aynı sanıp, görmeyeceğim,kendi hayatımı sıradanlaştıracağım. Hayatın süprizlerle dolu bir kutu olduğu fikrini taşımaya karar veriyorum. Ve kendime söz veriyorum o kutudan çıkan herşeye daha ilk kez görüyormuş gibi önyargısız bakmaya. Onlara emek verip, hayatımın başka bir bölümüyle kıyaslamamaya.

Tüm bunları düşünmek beni rahatlatıyor. Gözlerimi açıyorum, sonbahar güneşi yüzüme vuruyor. Şimdi iyi ya da kötü süprizlerle dolu bir güne, onu herşeyiyle kabul ederek hazır olduğumu hissediyorum. Ve bir bebek gibi uyanıyorum yeni güne ve hayata. Yepyeni, daha önce hiç görmediğim ve hissetmediğim bir şekilde...

Fotoğraf: http://www.deviantart.com/print/992012/
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..