Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '07

 
Kategori
Anılar
 

Biz salyangoz yemiştik

Biz salyangoz yemiştik
 

Daha okula başlamamıştım. Abim ve ablalarım okudan geldiğinde; onların gelmelerini bekleyen annem, beni ablalarımla bırakıp gezmeye gitti.

O gün yağmur yağmıştı hep. İkindi vaktine doğru çıkan güneş, ilkbaharın ılıklığını hissettiriyordu. Böyle yağmur sonrası güneş çıktığında, hava da sıcaksa eğer. Salyangozlar gezer yeşil otların arasında.

Abim,
"Haydi salyangoz toplayalım, " dedi.
Nurten Ablam,
"Ne yapacağız topladığımız salyangozları?" diye sordu.
Abim,
"Mehmet'e veririz satar, para kazanır çocuk. Biz de hem oynar hem de faydalı oluruz, " dedi
Ayten Ablam'ın başka bir önerisi vardı,
"Abi, ben geçen hafta, Kurt Köyün'e Asiyeler'e gitmiştim ya!"
"Eeee!!!"
"İşte orada bir şey öğrendim ben." Ayten Ablam hem söylemek istiyor; hem de abimin tepkisinden çekiniyordu. Bunu anlayan abim en yumşak sesiyle,
"Ne öğrendin anlat bakalım ?"
"Salyangoz pişirmesini..."
"???"
"Salyangoz mu pişirdiniz?"
"Eveet salyangoz pişirdik."
"Peki, yediniz mi?"
"İlk önce yemedim ben, ama kokusu çok güzeldi. Asiye de ısrar edince yedim.!"
"Tadı nasıldı peki?"
"Aynı kakırdak (Kuyruk yağı eritilerek sızdırıldığında geride kalan.) gibiydi. Şekli de onun gibi yuvarlaktı."

Kurt Köyü denildiğine bakmayın, eskiden köymüş. Şimdi İnebolu'nun bir mahallesiydi orası. Şube yanındaki dar bir yoldan gidilirdi. Ormanın kıyısında olduğundan, kışın kar yağınca kurtlar inermiş oraya. Onun için Kurt Köyü demişler. (Şimdi ismi değişmiştir belki.)

Asiye'nin Annesi ve Babası Almanya'da çakıştıkları için; onlar Babaanne ve Dedesi'yle birlikte yaşarlardı.

Anneyle baba o yaz tatile gelirlerken, Alman bir aileyi misafir olarak getirmişler. Yine böyle yağmur yağıp da güneş açınca, salyongazlar çıkmış ortaya. Almanlar çok sevinmişler salyangozları görünce. Hep birlikte salyangoz toplamışlar. Sonra Almanlar onları kedi bildikleri yötemle pişirmişler, afiyetle de yemişler. Asiye'nin Ailesi hiç yememiş. Fakat o kadar güzel kokuyormuş ki Asiye gizlice tadına bakmış, çok beğenmiş.

İşte böylece salyangoz yemesini öğrenmiş Asiye. Dolayısıyla da ablam.

Ablamın anlattıkları abime mantıklı gelmiş olmalı ki hemen uygulamaya başladık.

Önce boş bir zentinyağı tenekesine kapak açıldı. İçine su dolduruldu. Aralıklı konulan İki taşın üzerine oturtuldu. Çevreden toplanan kalın dallar taşların arasına uzatılarak ateş yakıldı. Su kaynamaya başlayınca, salyangozlar canlı canlı kaynar suya atıldı. (Ama usulü böyleymiş, aynı ıstakoz gibi.) biraz sonra kaynayan suyun üzerine bem beyaz etler çıkmaya başladı. Salyangozun bütün iç organları kabuğuna yapışık olurmuş. Kabuklar ağırlığıyla dibe çökerken biz de yüzeydeki etleri delikli kepçeyle topladık.

İşleme mutfakta devam ettik. Elde ettiğimiz etleri yağ koyduğumuz tavada bir güzel kızarttık. Çok güzel kokuyordu. Önce çekinerek tadına baktık. Sonra birtane daha, bir daha derken; tavada Dört Beş tane kalmıştı ki annem geldi. Suç üstü olmuştuk!!!

"Bu güzel koku da ne, ne yiyorsunuz?"Diye sorunca; hemen toparlandık ve,
"Babam et göndermiş. Kuyruk yağını erittik, kakırdağını yiyoruz!!!" dedik. Abim mutfak konusunda becerikli olduğu icin olabilirdi. Ama neden et değilde kuyruk?

Annem İki tane Kakırdağı(!) attı ağzına.
Biz dördümüz de pür dikkat yüzüne bakıyoruz.
"Tadı nasıl olmuş dedik."
"Kakırdak işte, " dedi önce,
"Yalnız biraz sert, et gibi desem?!!!"
"Neydi bu? " diye" bizi şıkıştırınca; yediğinin salyangoz olduğunu söyleyiverdik.

Zavallı annem önce midesini tuttu... Bile bile nasıl salyangoz yiyebildiğimizi sordu bize. Ne olmuştu böyle? Çok kızıyordu.

Anlattık bizde. kimden görüp öğrediğimizi, nasıl pişirdiğimizi. Annelik koruyuculuğuyla hemen,
"BABANIZ DUYMASIN SAKIN" Dedi. (Duysa ne yapardı ki sanki babam?)

Bütün gözler bana çevrildi. En küçüktüm ya ben, söyleyebilirdim.

AMA SÖYLEMEDİM.

Daha sonra kendileri anlattılar babama, bir sohbet anında.

O zaman söylemedim ama, ben şimdi bir araştırma yaptım.
Ne yemiştik biz o gün, nasıl yaşar bu salyangoz, ne yer, nasıl ürer, besin değeri nedir?

O da sonraki Blog'da :)


Resim: Sevgili Aydın Tiryaki'nin gönderdiği
İnebolu salyangozunun fotoğrafıdır.

 
Toplam blog
: 16
: 2634
Kayıt tarihi
: 14.07.07
 
 

27 Mayıs 1960' da İnebolu'da dünyaya geldim. İnebolu Yeniyol İlkokulu, İnebolu Ortaokulu (nakil), Ga..