5751 blog. Tüm bloglara ulaşmak için arama yapabilirsiniz.
Yazdı. Parçalı bulutlu bir İstanbul pazarıydı. Galata Köprüsü'nün üstü balık tutan insanlarla doluydu. O an için güneş vardı. Balık tutan bir adamın 5-6 yaşlarındaki oğlu köprünün korkuluklarına tünem..
“ Bütün yollar, düşler kainatın bir yerinde, uçsuz bucaksız yemyeşil vadide sırçadan inşa ettiğin görkemli şatolarda son buluyordu... Bir gün bu serap ülkende gün ışığının keskin ışığıyla uyandığın..
Zor bir savaşın içine, kendi iç dünyasının iniş çıkışlarıyla sürükleniyordu... Mutsuz olmayı ilke edinmişçesine en küçük bir negatif elektrikten, dalları gökyüzünde gururla sallanan, yeryüzünün der..
İş çıkışı üzerimizde tatlı bir yorgunluk. Beyaz bir minübüs yaklaştı. Sürücü adeta flulaşmış. Tekerlek bir iki döndü. Sakin bir sokak... İki katlı bir bina. “Ne olur birkaç dakika durur musunuz? İs..
Günler boyu süren yaman mı yaman bir yağmurun ardından birdenbire çıkıveren şiddetli rüzâr, kapkara bulutları uzaklaştırdığında gökyüzünde zayıf ışıklarıyla tek tük yıldızlar görülüyordu. Çoğu çink..
Yolculuk süresince hiç konuşmama kararı almıştım. Yaklaşık bir saat sonra yan koltukta oturan orta yaştaki kadının sürekli iç çekişinden tedirginlik duymaya başlamıştım. Birkaç kez bakışlarımız kar..
Hoşgeldin yüreğime diyerek benliğimin derinliğinde şirin mi şirin bir yer açmıştım sana bebeğim... Tüm benliğimle bağlanmışım... Yüreğimin üç bölümlü odasından birine seni öyle bir yerleştirdim ki...
Olabildiğince çorak topraklar... Suya hasret uçsuz bucaksız bir vadi... Üç beş ev, birbirine akraba mezra halkını barındırıyor. Kimi genç yüzler güneşin, susuzluğun tesiriyle buruşmaya yüz tutmuş ...
Ölümün ardındaki varolduğuna inandığım sihirli yaşam, en büyük tesellim... Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım anne; bir türlü anlamadın... O kadın, küçücük dünyamda bir karabasan gibi yer ..
Ondan hatırladığım, beni etkileyen son kez uzaktan gördüğüm otuzbeş yaşlarındaki incecik uzun siluetiydi... On sekiz yaşıma yeni girmiştim... Çoğu kişinin anlattığı klasik bir hikaye... Otu..