GAZZELİ iki küçük çocuktu onlar. Ablası Zehra ile kardeşi Muhtar. Bir süredir, elli renkli bir balon gibi yuvarlanan o sihirli tepeyi izlemişlerdi. Ardında dönüp kayan, sönüp yanan ışıkları pek mer..
‘Denize doğru’ dedi, fısıltıyla erkek! Kız, ‘Dalgaya doğru’ diye titredi. Baktılar, bakarak daldılar. İKİSİ DE dünyanın kendilerine sunduğu ‘ilk’ lerden birisini alıp beyaz yatak ..
Henry MİLLER yineliyor, işitiyor musunuz: ‘Her insanda bir kahraman, bir ermiş, bir şair, bir politikacı, babasına bile kazık atan bir alçak, bir güçsüz, bir sakat vardır, karman çorman…’ ‘..
“HER insanda bir kahraman, bir ermiş, bir şair, bir politikacı, babasına bile kazık atan bir alçak, bir güçsüz, bir sakat vardır; karman çorman!” / Henry Miller DENEYİ BİLENLER BİLİR, BU "G..
UZAKLARDANgelip sessizce kente inen akşam, sokaklarda dinleniyordu. Düşlerinden birkaç pembe bulut daha eksilen otuz beş yaşındaki futbolcu hırpalanmış, şaşkın ve bitkindi. Yaşamında ona atılan kaz..
“EVİN kapısı, son vuruşunu yapan çaresiz kalp gibi kapandı. Sonunda o boyu devrilesi veda, bir selam daha çakmıştı bana. Pencereden baktığımda, sevdiğim adamın “siyah otomobil”i, patlak egzozunun h..
KEMİK yığınları inanmıyorlar. Artık… Kanmayan oldular onlar! Boyun eğmemeye kararlılar Geri dönmemeye de masal dinlememeye de… Uyuyorlar! GÜNEŞ karayel soğuğ..
SEVGİMİN gözüpekliği, gümüş camlı pencerelerinin sayısını artırırdı evinin; kendisinden vazgeçen sevdiğimin. Soluğumu kesen ‘hangisinden uzatacak yüzünü’ hınzırlığı ile ben..
LİMANA in, sevgili “Hypetia!” (HAYPEDİYA) Sandaletlerini eline al, yalın ayak süzülerek limana in. Yakınlarda bir de koy olmalı. Göreceksin. Titizce çizilen küçücük bir dairenin yarısı. Kıpır kıpır..
“SİYAH DENİZKIZI”nın yelkenleri, şeker pembesi rüzgârı boşaltır boşaltmaz, teknenin ardından ağlayarak koşan iri köpükler, seslerini ve siyah okyanusa döktükleri beyaz gözyaşlarını aynı anda kesive..
1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..