Başımın üzerinde düşüncelerle savrulan, düşlerle yontulmuş suretsiz bir gemi taşıyorum... Sürekli olarak yaşamdan öğrendiklerimi yüreğime, yürekten hissettiklerimi düşüncelerime taşıyan bir yolcu ge..
Gözlerini açtığında, ellerine sarmalanan iplerin sıkılığını bileklerinde ve tüm bedeninde hisseder olmuştu… Neydi onu öylece oraya bağlayan karmaşa? Kapkaranlık, daracık bir yerdi içinde sıkıştığı… ..
Ayaklarım kocaman bir köprünün ortasında amacından vazgeçmiş bu gece ve gözlerim köprünün altından hırçınca akan suya kilitlenmiş… Bakışlarım köprü altından akar olmuş, bedenim akıntıya kapılmak üzer..
Hiç denizin var ettiği sonsuz dalgaların afacan hareketlerini, yükselip alçalmalarını, seyrederek huzurun içine öylece daldınız mı...? Peki ya hiç düşüncelere süzülürken, ayaklarınıza hırçınca..
Sonsuz bir esintiyle çırpınan rüzgar gülü gibi yüreğim... Huzur dolu bir melodi sanki... Nasılı, niçini olmayan, sadece dalga dalga dünyamı kuşatmaya yüz tutan özgürlük ve aşk işte tam durduğum nokt..
Rüzgar sesine karışmış yaprak hışırtıları hafifçe fısıldıyor kulaklarıma; “ Hey! Huzur dediğin şey bu yanda!..” Sesin sahibini onurlandırmak için gözlerimi koca bedenine doğru çeviriyor, başımı hafif..
Parfümünün kokusu değildi yürüdüğü yola dağılan, düşüncelerinin sivrileşen, bıçak kadar keskin uçlarıydı… Kokusuyla değil, bilinciyle yer açmak istiyordu toplumda kendisine ve onun gibi hissedenler..
Uludağ Üniversitesi Tohumculuk Bölümü öğrencisiyim... Birşeyleri yoktan varetmeyi sevdiğim için fels..