Ne kadar çok şey var, bizi tebessüm ettirecek; küçük küçük başlayan mutluluklarımız… Bir bebeğin gülüşü; annemizin şefkatli kucağı, sevdiğimiz insanın uzaklardan gelen sıcaklığı… Ertelemeye ..
Adamın biri; bilge bir kralın yanına gider. Kralım, hayatta özgürlük var mıdır? Diye sorar. Kral, ''elbette" der , "kaç bacağın var senin ? Adam soruya şaşırarak "İki efendim" der..
Biz Türk kadınları asırlar önce mutluyduk. Küçük çadırlarımızda, kocaman yurdumuzda özgürce at üzerinde dolaşıyor kirlenmemiş bakir bir doğada yaşıyorduk. Küçük keyiflerimiz büyük mutluluklarımız ..
"Sevgi neydi? Coşkun akan dere, sonbahar rüzgârıyla ürperen yapraklar, cama vurup dağılan yağmur damlaları, bir yürek çarpıntısı... Sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur dine..
Yağmurun sesine uyandım. Cam açık. Rüzgar fısıldayacaktı yine belli ki, yine düşünecektim. Her damla bir şeyler söyleyecekti. Ve ihtiyacın olduğunda rüzgar esecekti içeri doğru. Yağmur öyle bir yağ..
Balkonun soğuk parmaklıklarına asılmış, rüzgârdan mıdır belirsiz kendini salıvermiş, coşkuyla salınıveren bir çarşaf uçuşur kimsesizliğin rüzgarında. O böyle kendini koy vermiş uçuşurken boşlukta,..
Hepimizin hayatında mutlaka bir şekilde başka insanlarla ilişkisi vardır. İnsan olmak sosyal bir olgudur. Yalnızlık Allah'a mahsustur. Eş, arkadaş, aile fertleri, akrabalar, komşu, me..
Birçok insan var roller ve maskelere boğulmuş, hayatlarını öyle devam ettirmeye çalışan. Özel hayatlarında, iş hayatlarında veya bulundukları diğer ortamlarda, her an her yerde bir role bürünmek zo..
Hayat çamaşır ipi, siz çamaşır, saplantılarınız ve takıntılarınızda sizlerin mandalları mı oldu? Hep ıslak hep gözü yaşlı mısınız? Bu ipte kuruyamıyor, mandallarınızdan kurtulamıyor musunuz? Neden ..
“Duygularınızı kontrol edememek küreksiz bir kayıkla gitmeye benzer, karşınıza çıkacak ilk kayaya çarpıp parçalanmaya mahkumsunuz” Mahatma Gandi söylemiş bu sözü, ben değil. Ancak benim içi..