Çözüm olmaktan kaçarcasına yaklaşıyor bedenime. Ruhuma işliyor her bir saniyesi, ölümü özlercesine. Sanki daha önce ölmüş gibi, bilirmiş gibi ne olduğunu; sorgulu sualli yarışa girmiş akreple yelkov..
Yağmur vardı sokak ışıklarının altında parlayan. Bir de kendi kişiliğini üstlerine atıp, verdikleri değeri göremediğim, hayali sevgililerim... Yorgun gelip yorgun giden bir çok düşün ardından, insa..
Bir sabah uyanacağımı biliyorum, Mutlu bir gelecekten emin, Duyguları kadar derin bir uykudan. Nefesimi tutup, Saymaya bile kıyamayacağım Günlerime bölünecek ruhum. He..
Anlamıyor bazen insan, yalnız kalmalı kendiyle. Hayır, o değil, çevresindekiler de anlamıyor bunu, yalnız bırakın işte. Adam bir nefes alsın, ne olduğunu kim ol..
Hangi hayal ki bu, gerçek kılmaya kıyılamayacak kadar güzel gelir. Kendi içinde bir saltanat, hüküm.. Sanılandan zor, oldurması kolay, var olan bir aşk. Hiç bilmediğim bir tanım..
Kararmış mı hava yine, farketmedim. Aydınlığı sadece güzel sohbetlerin sonunda görebildim. Hangi dilde, hangi zihinle ve hangi bedende başlayıp sonlandıysa da günüm, hayallerin hep kırıldığını görd..
Genç aşıktık bizler, Yavuz Çetin dinler, Yavuz Çetin söylerdik. 'Onun şarkısı' ile başlardı hayat ve 'Her şey biter' ile son bulurdu. Aynen kendisinde de olduğu gibi. 'Erkeğin olmak istiyorum' derdi..
Bir kaç çöp kadın vardı, ellerinde yine(!) bir kaç çöp adam tutan. Soğuk, terden sırılsıklam olmuş, yazmaktan yorulmuş avuçlarında barınıyorlar, yiyip içiyorlar, koşturup duruyorlardı. Televizyon..
Yazacak yeni şeylerden çok, 'hoşçakal'a dilimizin varmadığı yeni gidişlerimizde tuttuk nefesleri. Gitme demeye hakkımızın olmadığı küçük dünyamızda senelerimizi sayamadan, yine de bitmeyeceğini bild..
Daha saymaya yeni başlamıştım, Bir senli bir benli bir de bizli sözcükleri.Anlatımın dar geldiği anlara sığdıramadım acıyı zaten ve nedense bilmem yine bitti. Hoşçakal döküldü dilimden..