Bir adam oturmuş anlatıyor "aşk"ı... Ama öyle sıradan biri değil, bir profesör. Kanal "ciddi" bir kanal, adam da öyle. Neler söylemiyor ki... O var ya o birisi...O'nu her gördüğünüzde, kalb..
Yürek acıdığında... Dil acıtmak ister...Bu yüzdendir "olmayası" kırıcı sözlerimiz. Ne denli yaralanmışsa "ben" imiz... Benliğimiz... O denli "kırmaya hedeflidir" söylemlerimiz.O an.. O dak..
Hani biter içinizde bir şeyler... Ya da bittiğini sanırsınız... İçiniz acır... Yaralanmışsıızdır.Gitmeleriniz gelr... Duramazsınız.Bir yanda o gitmeleri gelmiş yürek... Diğer yanda "acaba"ları..
Farkında değildiniz belki... Belki de çok farkındaydınız. Ama, bilin ki bazılarınız... Beni çok acıttınız.Çocuktuk... Çocuktunuz... Her çocuk gibi, saflığın hoyratlığındaydınız.Herşeyi söyle..
Sen bu şehre geldiğinde... Senin olmayan giysilere sarınmış... Başka kokular sinmişti üzerine... Bambaşka dünyaların... Bambaşka yaşamları... Bilmediğim sevinçler... Belki de hüzünler vardı geçmişinde..
Kadınları baştan çıkaran, cinsel performansı yüksek, erotik oyunların ustası olan erkekleri tarif etmek için kullanılan bir terimdir "kazanova"... Pek de bir havalıdır bu lakap... Sanki bir hoşluk k..
"Bu geceyi beraber geçireceğiz" dedi kadın... "Sadece sen ve ben.""Gel" dedi... Elinden tuttu adamı... Siyahlardan bir siyah... Odaya girdiler.Odada... Bomboş duvarlar... Bir yatak... Bir kolt..
Çocukken... Henüz daha kelimelerle oynamayı bilmediğim zamanlarda... Kim veya ne için hatırlamıyorum "Çok seviyorum" dediğimde... "Sor bakalım... O da seni seviyor mu?" diye bir soru sorulmuştu.... An..
Bir söylem çalındı kulağıma... "İkinci el aşk" diye... "Nasıl yani?" dedim. Düşünmeye başladım.Şimdi bu ikinci el aşk neyin nesi?Galiba durum şöyle... Bir kadınla adam birbirlerine aşık oluyor..
- Bak işte şu kadın...- Hangi kadın... - Şu bak... Mavi elbiseli olanı.- Parmağınla gösterme... Ayıp!.. Görecek kadın.- Görsüünnn.Balkondayız. Hava çok sıcak. İçeceklerimizi alıp....