Eğdim ben onu, o dümdüzdü... Büktüm ben onu, o dost doruydu.. Törpüledim ben onu, kendi ellerimle incelttim... Gün oldu besledim ben onu, haddini aşacak kadar... Gün oldu gör..
Gözlerine bakarken... derine, daha da derinine..."orada da göreceğim dudaklarının söyledikleri midir?" diye...Soru verdin "neden?" Ne arıyorsun sen o derinlerde?" diye...Her ne kadar g..
Öykünmüşken hazır, bu aşk, şiirlere...Mutlu mavi bir bulut olamaz mıydı bu hikaye ? El ele, sırt üstü uzanıp yeşilliklere...Hani gidersin ya, taa peri kızının ülkesine...İşte o ülkede..
"İyi geceler tatlım" dedi sevdiğine.... "ve birde..." dedi... fakat nedense birden devam edemedi. Üç noktayla diyeceklerini sonlandırmayı yeğledi...Oysa kadının içinden paylaşmayı istediği..
Susma... zehirler yoksa seni de, beni de o kelimeler... Seslenmeyi de seversin en az sözcükleri, sevdiğin kadar...Ne olur susma...Kan akıtmassa kalem, yürek övünmez derler...Yazmak..
Aşk sandığın; havada dönen bir tüydü be adam...Vurulduktan sonra dahi gökkubbede hala can canandaymışcasına kalan...Aldanma... düşecektir elbet asılı kalan, biraz zaman...Derlerse ki; ..
Hırsla istenen bir şey...Bazen aşk olur, bazense para...Yada "bir ideali gerçek dünyaya kavuşturmak adına"... der de; düşeriz ya o ilk adımı ürkerek, yinede büyük bir arzuyla atılan sonu karan..
Ne kadar ...ne kadar diyordum?.. .Ne kadar sürecek bu daha...söylesene, daha ne kadar ha?...Daha ne kadar sürebilir ki bu “mış” gibi yapmalar?...Ya o kayıtsız-“mış” gibi durmalar...
Kimi zaman, kalbinin yerinden çıkacak gibi atışından anlarsın aşık olduğunu ...Kimi zamansa, bir başkasıyla olupta yaşayabileceğin rehaf içinde bir ömrü, onunla yaşayacağın bir kaç güzel gün ..
Bilir misiniz... ne güçtür içindeki en değerli şeyleri çalınmış olan birine ulaşmak? Hiç yaşadınız mı; her adımınızın boşluğa doğru yeni bir savruluş oluşunu, ya bunun ne denli gerçek olduğunu?