“İnsan, yaşadığı yere benzer” diyor Edip Cansever Yolun sağına soluna yığılmış kar tepeciklerinin kıyısına açılmış tek kişilik ıssız yaya yolunda, elimde küçük valiz, gecenin bu saatinde uykul..
Karlar erimeye başlayıp, söğütler de çiğirdeklendiyse, yaza bir şey kalmamış demektir. Her ne kadar yaşlılar, “kasım yüzeli, yaz belli” deyip, Saatli Marif Takviminin sıraladığı Koca-Karı kışları..
Bundan tam tamına 400 yıl önce, 1609 yılında doğmuş Hezarfen Ahmet Çelebi. Leonardo Da Vinci’nin de uçma konusunda kendisine örnek aldığı, 10. yüzyıl Türk bilginlerinden İsmail Cevheri’yi incelemeye..
Koşar gibi girdi kapıdan. Sıradakilere aldırmadan yanaştı bankoya. Elindeki ufak kağıda yazdığı telefon numarasını, artık iyice tanıdık olduğu memura uzatırken, “fazla beklemem değil mi?” diye sorma..
Zaman zaman “Ankara yerine İstanbul’a yerleşmiş olsaydım, yaşantımda ne değişir, şimdiki durumumda bir fark olur muydu?” diye düşünsem de, “Kafa aynı kafa, sahibi de sen olduktan sonra değişen bir..
Adam zemheriden beri hayal kurup duruyordu. İlçeden geçerken tekel bayiine uğrayacak bir küçük rakıyı paketlerin arasına sıkıştırdıktan sonra çıkacaktı köyüne. Çocukluk arkadaşı Kemal’ le Devrez’ den ..
Yağız atları kişnetip, meşin kırbacı şaklatan sadece Faruk Nafiz Çamlıbel değildi Anadolu'da. Nice Ahmed'ler, nice Mehmed'ler önlerine kattıkları at, eşek ve katırlarına yükledikleri tuz kayalarını..
Kim ne derse desin, “Nazar”a inanırım ben. Kimi “Göz”, kimi “Nazar” ya da ne derse desin, böyle bir olgunun varlığına inanıyorum. Başıma gelenlerle, etrafımda gözlemlediklerim de, kanıtlıyor bunu..
Şu öğretmenler, şu okullar, hatta şu öğrenciler olmasa ne güzel idare ederdik Milli Eğitimi değil mi? Ne öğretmen, işim çok - maaşım az derdi, ne okulların elektrik- su, boya- badana, kitap..
İlçemin bağlı olduğu il olduğundan değil, büyük halamın yaşadığı şehir olduğu için giderdik Çankırı’ya. Kent merkezine bakan küçük binanın üst katındaki iki oda bir aradan oluşan küçücük ..