Firketesi çatlak onun, dikkat et! Bak pedalında lastik de yok! Çıplak ayakların ter içinde, kayıverir maazallah. ...düştün işte. Ağlama şimdi. Bakkalın kızı bakı..
1) Sözcükler mi dağınık yoksa kafam mı? Bir organizasyon bozukluğudur gidiyor. Koca bir kürekle karıp, hortumla sulasam ancak faydası olacak sanki. Kafamı mı karsam, yoksa sözcükle..
(Yol üstü tembellik manifestosu: Üç beş yılda bir hayatı biraz zorlayıp küçük de olsa kendimce onurlu, efendi hani –dedikleri gibi- akmasa da damlayan bir ekonomik, sosyal düzen kurduğum oluyor.
Sabahtan beri önüme kışlık yakacak misali yığdığım gazeteler odanın her tarafına dağılmış. Pazar ekleri, bölge ekleri, abone olduğum siyasi dergi, bayiden aldığım mizah dergisi, aç karna içti..
Gece yarısı mahallenin ortasındaki asırlık kavak ağacının altında park halinde bekleyen her reno (Renault) 12’nin sivil polis arabası olduğunu biliyor olmak bizlerde öyle fantastik duygular uyandırmaz..
Bi süredir yoktum. Kafamın içinde satırlar, hatta zaman zaman paragraflar dolaşmaya başladı bu aralar. Birikti galiba hikayelerim. ‘ben en iyisi Milliyet Blog’a geri döneyim’ dedim ..
Gün geçmiyordu ki dozerler mahalleye girip kepçelerini o güzelim tarihi ahşap evlerin böğrüne sallamasın. Bütün mahalle öne arkaya eğilmiş gibi duran hayvani apartman bloklarıyla sarılmıştı ad..
Deniz: Dokuz altı yollarında, bir zincir boğazımda, sıkar sıkar gevşetemem, ağlayamam, ayda yılda bir kaçamak, kaçsak bile yaşamamak dokuz altı yollarında gülmek yasaaaakk! Okan: Oğlum kısac..
Okan: ... sonrasında da imkan olursa Kaleiçindeki eski Oscar sinemasının bulunduğu yere bi kent tiyatrosu kurmayı hayal ediyorum. Ortalama yirmi kişilik bir ekiple oradan sanat sayfalarını sallayacak ..
Okan: ... O zamanlar apartmanlarda oturmak lüks sayılırdı, tabi şimdiki gibi çevre kentler falan da yok; insanlar gelir düzeyini yükseltip müstakil evlerini terk ettikleri zaman ilk olarak bir apartm..