Yalnız kalmak.Kalabalığın içerisin de yalnızlığı tercih etmek gerekiyor bazen belki de.Dinlemek kendini. Yapılan konuşmalara sadece kulak kabartmak. Bazen o'nada gerek duymuyor insan. Kula..
Hani gün gelir gözlerin ışıl ışıldır.. Her giydiğin yakışır, saçların dağınık da olsa başka bir güzeldir sanki.. Sesin billur gibidir... Dinlediğin şarkılar coşku doludur.. Gözyaşların sevinçten akar..
Saatlerce yazışmaktan ne kadar da zevk alıyoruz değil mi? Duygularımızı iki nokta üstüste ve bir parantezle şekil a ' da görüldüğü gibi :)) ya da daha gelişmiş metodlarla nasıl da güzel anlatıyoruz.....
Sabah uyandığında "ayna" ya koştu. Kocaman bir gülümseme yapıştırdı yüzüne. Saçlarını taradı. Perçemlerini ayırdı özenle. Çok sevdiği parfüm şişesinde ki son iki damlayı sıktı. Ayna'ya gülümseyip ..
Bloğumuz da o kadar çok güzel yazı yazılıyor ki ! Takip etmekte yorum yazmakta zorlanıyorum..Ama hiç de şikayetçi değilim bu durumdan ..Tüm gün pc başında oturup öncelikle blog habercim de olan ar..
Renklerim vardı benim.. Mutluluğumun sembolü mavi .Heyecanımın kırmızı. Karamsarlığımın siyah ve gri. Çok sıkılmışsa içim karalara bürünmeyi tercih ederdim. Hafif dalgalıysa duygularım gri. Umutla..
Son bloğumu 9 Ekim'de yazmıştım.. ACI.. Ve şimdi başlığım ne yazık ki yine aynı ACI..Şehit kızı,şehit eşi..Yürekler avaz avaz haykırırken içimden ne yazı yazmak geliyor nede televizyon izlemek..
Islak ıslak..Dün yazdığım bloğa göz atarken; haberlerde ki alt yazı beni kendime getirdi. Yazdığım blogda hayatın kısalığından bahsetmişim. Barış ile ilgili başlamıştım yazıma ama devam edeme..
İlkokul çağlarımda Ramazan ayı benim için ayrı bir heyecandı. O zamanlar yaza gelirdi. İftar saati geç olurdu yani. Saat 21:00 bulduğu oluyordu. Eh o zamanda benim iftar bekleme telaşım uzadıkca uzard..
Hayata açtığı pencereden baktı maskeli yüzlere.. Sanki hepside aynı maskeyi takmış gibiydi..Aynı asık yüzler, hayata endişeyle, korkuyla, şüpheyle bakan gözler..Güvensizdi insanlar karşısın..