Ahh Istanbul... En az beş kuşaktan bu yana geçmişim, çocukluğum, gidip gidip geldiğim, gelip gelip kaçtığım, özlediğim, bunaldığım, çoşturan, koşturan, boğan, kaçırtan, çıldırtan kent... ..
Olan bitenin farkındayız çoğumuz. Şikayet ediyor, küfrediyor ama birleşip bir güç oluşturamıyoruz. Neden? Yoksa biz, sürekli güdülen bir sürü müyüz? Tüm dinlerin, insanlık tarihinin..
Çık çık, çık git, diyor... Haftalardır hastane –ev arasında mekik dokuyorsun. Çık, caddenin cıvıltısını, devinimini gör. Deniz havası al, diyor. İtiyor artık, itiyor... Çıkıyorum. Erenköy’e d..
POETİKA “Poetika” sözcüğünün kökeninin, eski Yunanca’daki “poesis” sözcüğüne dayandığı varsayılıyor. Poesis, “Yapma, kurma” anlamına geliyormuş. Antik Yunan’da, tiyatro yapıtlarının dili o..
Şimdi var mı, bilmiyorum.... Eskiden sirklerde, panayırlarda kocaman bir silindir kurulur, genç adamlar motosikletle, o silindirin duvarlarında fır dönerek, tepesine kadar çıkar çıkar inerdi. ..
“Karlı dağların başında/ Salkım salkım olan bulut Saçın çözüp benim içün/ Yaşın yaşın ağlar mısın?” Yunus Emre Hava kurşuni... Bungun... Gök, ağladı ağlayacak... Süzülen birkaç gözy..
Belleğim... Gaddar belleği benim!.. Zalim belleğim!... Sizin de içinizi boğucu bir duman kaplar mı zaman zaman? Bunun, yoğun sisli, yağdı yağacak, sıkıcı bir gökyüzüne benzer mi yüreğ..
Federico Garcia Lorca’nın: “ANIŞ Ben ölünce gömün gitarımla beni kumlara. Ben ölünce, portakallarla naneler arasına. ..
Bir Akşamüstü, Bir Tekinsiz Gece İzmit Kapalı Cezaevi’nin, upuzun, hep loş, ne kadar havalandırılırsa havalandırılsın, temiz havadan gelince öğürten kokusundan kaçılamayan kadın koğuşu...