type="text/javascript" src="http://www.google-analytics.com/ga.js" temp_src="Kişisel Gelişim
Hiç düşündünüz mü? Ömrünüzün neredeyse yarısı seyahatle geçiyor. Kimi zaman şöför , kimi zamanda yolcu oluyoruz ve camlardan bakılarak boşa geen seyahat süreleri. Yolculuğumuz bitip vardığımızda ise ..
İçiniz içinize sığmıyor ve çok üretken olduğunuz bir dönemde hissediyorsunuz kendinizi. Kimsenin düşünmediği bir proje üzerinde çalışıyorsunuz. Oldukça uzun bir süre uğraştınız ve emek verdiniz. Çabal..
ABC’yi söker sökmez çevremizdekilere bıkıp usanmadan “Bu Ne?” “Şu Ne?” diye sürekli sorular sorduk. Kimi zaman doğru cevaplar aldık, kimi zamanda aldığımızı sandık. Daha küçük yaşlarda sevdiklerim..
Hayatımızı kendi sahnemizden izliyoruz. Kendimiz yazıyor, kendimiz yönetiyor ve kendi kendimizi alkışlıyoruz. Rolümüzü o kadar iyi oynadığımızı düşünüyoruz ki salonda kendimizden başka alkış sesi ..
Dönüp şöyle bir baktım ardıma, ne kadar zaman geçmiş diye. Daha dün kopamam, ayrılamam dediğim kişilerle bir dargın bir barışık yaşamaya alışmış gidiyorum. Kendimdeki değişimin elbetteki farkında..
Uzun bir aradan sonra merhabalar... Zaman kazandırdığını iddia eden birçok şeyin aynı anlamda bizlere zaman kaybettirdiği de bir gerçek. Zaman kazanmak için neler yapıyoruz ? Başarılı olabiliyor mu..
Mecbur kalmadıkça sana yapılan iyilikleri görmezden gel. Böylelikle insanların gözünde bir değerin olur. Karşına bir iyilik yapma fırsatı çıkarsa da söz ver ama yerine getirme. Çevrendeki imaj..
Bir kurşun kalem hayal edin. Yazdıkça ucunun bittiğini ve okunması zor yazılar yazmaya başladığını. Bu durumda ne yaparız? Derhal ucunu açıp kalemi her oynattığımızda yazı yazmanın daha çok keyfine..
Başkasında olan bizim olunca hevesimiz kaçar. Çünkü amacımız tadını çıkarmak değil sahip olmaktır. Sonrasında ise bir boşluk duygusu ve ne yapacağını bilmezlik. Hedeflerimize varmayı istedi..