Bir sabah penceremden beyaz bir bulut , sımsıcak gülümsedi. Ellerimi uzattım. Gözlerini kapattı, bir kaç damla yaş süzüldü ellerime. Gülümsedi sonra, kocaman açtı gri gözlerini. Göğsüne aldı beni,..
Gözlerinde sorular, yüzünde bir tebessüm, uzun, serüven dolu bir yolculuktan henüz dönmüş gibiydin. Güneşin cama yansıyan buğulu ışığında suretin belirdi, bir şeyler mırıldanan sesini duydum belli ..
Yelkovan ilerliyor. Yolculuk başlamak üzere… Ayrılığı isteyen benim. Taşıdığım bavullar trene yaklaştıkça hafiflediler sanki. Omuzlarımın yükü her adımda azaldı . Yolculuklar sonsuzdur. Gezgin ruh..
Cadde Issız. Yağmur çiseliyor. Arabanın camlarına düşen damlalar bulutların gözlerindeki, buğulu acılar ve sevinçler. Direksiyondaki adam, radyodaki melodiyi mırıldanırken belli belirsiz, mutlu gö..
Utku akşam üstleri güneşi, dalgın gözlerle, kayboluna dek izler ve ona sorardı:”yine bir bilinmeyende kayboldun ya yarın dönmezsen?” Penceresinin hemen yanında bir tuval yerli yerinde, fırçasını..
Zaman kendini tekrar eder. Kendi değişmezliğini sürdürür. Algıda kendini var eder. Boşluğa düşme hissi, zamanın uçurumunda sallantıda kalmaktır. Zamanda yer çekimi yoktur. Uzay boşluğunda savrular..
Yaşamın tüm yalanları gözlerinde saklı. Dahası yaşam, ellerinin karanlığında kaybolan dalgaları denizin. Yok olmak değişmez bir yazgıysa eğer ya sonsuza dek var olmak? Yüz çizgi..
17. ve 18. Yüzyıllarda Fransa’da merkeziyetçi ve salt yetkili bir krallık düzeni vardır. Kralların yalnızca danışma amaçlı toplandıkları Etats-Généraux adlı meclis 1614’ten beri hiç toplanmamıştır...